Bişey demedim. Diyemedim...
Bir genç benim yüzümden hayatını yaşayamamış ve göçmüştü bu dünyadan. Ben yapmıştım. Ben bitirmiştim hayatını!Hastaneden çıktım. Kendimi tanıyamıyordum. Sanki yokmuşum gibi hissediyordum. Yağmur hala yağıyordu. Saat 11 civarıydı. Montum bile yoktu. Yağmur yeryüzünde hükümranlığını devam ettiriyor, bense ıslanarak yoluma devam ediyordum. Gözyaşlarım sessizce yanağımdan süzülüyordu. Sanki alev alıp yanağımı yakıyorlardı. Uzun uzun yürüdüm. Günahımı unutacakmış gibi. Ama olmamıştı her adımım daha da büyütmüştü sanki suçumu. Evime ulaştığımda gözlerime inanamadım. Ordaydı. O kız yine ordaydı. Yanına koştum. Dejavu gibiydi. Elimi omzuna koyduğumda yine baktı bana. Bu kez gözlerinde nefret vardı. Ve o elimin altında bir an yok oldu. Sis oldu ve havaya karıştı. Hayal görmüştüm..
Evime girdim ve kapıyı sıkı sıkı kapatdım. Her şey aynı hiçbirşey değişmemişti. Kedim uyuyor, şömine çıtırdıyor, yağmur yağıyordu. Masama bıraktığım kahve buz olmuştu. Kedimin yanına gittim. Yere çöktüm. Karanlık odanı tek aydınlatan ışık olan, şöminenin ışığı yüzümün bir tarafını aydınlatıyordu. Kafasında elimi gezdirdim kedimin. Uykusundan ayılıp mırlamasını dahada artırdı. Yerinden kalkıp dizimin üstüne çıktı. Kafasını dizime yaslayıp uyudu. Bende şöminenin önünde uzandım ve herşeyi unutmaya çalıştım. (!)
Ve ardından sadece bana kalan zifiri karanlık oldu.-SABAH-
Gözüme düşen güneş ışıklarıyla yerden kalktım. Tüm gece yerde uyumuştum. Başım fena ağrıyordu ve çok halsiz hissediyordum. Galiba üşütmüştüm dün geceden sonra...
Yerden kalkıp ilaç almaya gidecektim ki kapının sert bir şekilde vurulmasıyla olduğum yerde kaldım. Acaba, acaba polisler mi geldiler? LANET OLSUN!Korkak adımlarla kapıya yöneldim. Titrek bir sesle
"Kim o?" Dedim. Cevap gelmedi.
Birdaha tekrar etdim.
"Kim o?""Beni duyuyormusunuz?"
"Polis! Kapıyı açın! Bizimle gelmelisiniz!"
Sanki başımdan kaynar sular döktüler. Tutuklanacakmıydım?
Ellerim titreye titreye kapıyı açtım. Karşımda 2polis memuru vardı."İsterseniz geçin. Ben hazırlanmalıyım."
Sert yüzlü polisler bir cevap vermeden içeriye daldılar. Bir şey arıyormuş gibi içeriyi süzmeye başladılar. Bense aldırmadan odama gittim. Bu aralar kimse sorularıma cevap vermiyor.
Dün yağmurda ıslanıp kendi kendine kuruyan saçlarım berbat bir hal almıştı. Ama böyle gitmeye mecburdum. Siyah bir tişört, siyah bir tayt giydim. Altına spor ayakkabılarımı giyindim. Saçımıysa sade topladım ve aşağı indim.
Memurlarla arabaya yöneldiğimizde bunun polis arabası olmadığını fark ettim.
Durumu anlayan memurlar birbirlerine baktılar."Bizim şubede özel arabalar kullanılıyor"
Garip.. Bu işte garip bişeyler var ama yakında anlarız. Arabaya bindik ve merkeze doğru araba ilerlemeye başladı. Bir garip şey daha söyleyeyim mi? Elime kelepçe vurmadılar. Ben arka koltuğa 2 memursa ön koltukta yerlerini aldılar.
"Beni neden merkeze götürüyorsunuz?" Sanki bilmiyorsun.
"Cevap versenize!"
"Bakın hanımefendi. Merkeze ulaşana kadar size bir şey söyleyemeyiz." Arabayı süren polis söylemişti bunu.
Bense oflayarak arkama yaslandım. Ellerimi birleştirdim ve geride bıraktığımız şehire baktım..
Bu bölüm nasıldı sizce? Umarım beğenmişsinizdir :))) Vote ve yorum yapmayı unutamayın. Gerçekten unutmayın. Çok üzülüyorum 😔.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAHVE
Misterio / SuspensoYağmur, kitap ve kahve... Genç bir kızın ünlü olma hikayesi.. bir ölüm eseriyle.. Tamamile bana aittir. Kopyalanma durumunda yasal yollara başvurulacak! 📍08.03.2019