1.5

6.9K 562 118
                                    

Hello, Mr. Kim

15. Bölüm

Ne kadar çabuk sürede mutsuz olunur? Veyahut mutsuz olmak çok kolay mıdır? Bunu düşünüyordu Park Jimin. Arabada Taehyung'la kavga etmelerini düşünüyor ve bir türlü odaklanamıyordu. Kötü hissediyordu Park Jimin. Onun yüzünden kavga etmişlerdi. Kurs çıkışında Wonho yanına geldiğinde yere bakıyor ve ağladı ağlayacak bir şekilde gözlerini kırpıştırıyordu. Başı ağrıdan çatlıyordu resmen. Şu anda tek istediği uykuydu.

Mümkünse Kim Taehyung ile.

"Chim? Sana diyorum?" Wonho en sonunda onu duymayan arkadaşını dürtmüş ve ona bakmasını sağlamıştı.

"Üzgünüm Wonho, dalmışım. Ne oldu?"

"Babam aradı size gidecekmişiz bir kaç önemli misafir gelmiş. Hem senin de telefonun kapalıymış."

"Ah evet, şarjı bitmişti. Hadi gidelim o zaman?" yürümeye başladığında Wonho kolundan tutup durdurmuştu onu.

"Bekle! Neyin var Jimin? Geldiğinden beri iyi değilsin." Jimin bunu beklercesine ağlamaya başlamıştı. Wonho şaşkınlıkla bakarken hızla sarılmıştı kardeşine.

"Hey hey hey sakin ol ve anlat bana. Neler oldu?"

"Taehyung ile kavga ettik. M-mektupları gördü."

"Harika! Ben sana demiştim değil mi?"

"Evet ama çok sinirlendi. Sanki benim suçum!"

"Ama söylemeliydin. Ah be Jimin," diyip saçlarından öpmüştü.

"Ağlama şimdi. Eve gidince telefonunu şarja tak ve Taehyung ile konuş. Eminim sakinleşecektir."

"Umarım Wonho, umarım." birlikte arabaya bindiler ve Jimin yol boyunca başını Wonho'nun dizlerine koydu.

Eve geldiklerinde hizmetlileri kapıyı açmıştı.

"Merhaba, noona. Misafirlerimiz kim?" diye sordu Jimin. Cevap alamadan içeri geçmişti ve gördüğü kişilerle yerinde durmuştu. Arkasından gelen Wonho ise sessizce bir küfür savurmuştu.

Masada ailesi ve Wonho'nun ailesi haricinde Kim Taehyung, Byun Baekhyun, Park Chanyeol ve tanımadığı bir kaç adam daha oturuyordu.

Şaka mıydı bu?

"Ah Jimin, hoş geldin tatlım," diye seslendi annesi. Cevap verememişti Jimin gözü tek bir bedende takılı kalmıştı.

"Neden telefonun kapalıydı Jimin?" diye sordu babası. Sesi sertti ve Kim Taehyung odağını babasına yöneltmişti. O da merak ediyordu bu sorunun cevabını.

"Üzgünüm baba, şarjım bitmiş," diyebildi en son. Sonra kendine iyice gelip misafirlerle selamlaşmaya başladı. En sona Taehyung kalmıştı. Derin bir nefes aldı ve elini uzattı.

"Merhaba, Bay Kim." Taehyung elini tutmuş ve baş parmağı ile elinin üzerini okşamıştı. Bu Jimin'in nefesini tutmasını sağlarken yüzünde hafif bir gülüş oluşmuştu Taehyung'un.

"Merhaba, Park Jimin."

"Hadi tatlım ellerinizi yıkayın ve masaya oturun," dedi Bayan Shin. İkisi de sessizce lavaboya gittiler. Lavaboya gittiklerinde Wonho şaşkınlıkla bağırdı.

"Hassiktir! Bu ne?"

"Ben de bilmiyorum Wonho. Şaka mı bu?"

"Tanrının işi bu. Bunu iyi değerlendir dostum."

"Nasıl olacak o? Annemler var, misafirler var?"

"Halledersiniz bence. Endişleneme." birlikte lavabodan çıktılar ve yemek odasına girdiler. Boş yerlere oturduklarında Jimin Taehyung ile karşı karşıya kalmıştı.

"Nasılsınız çocuklar?" bu sevecen ses Baekhyun'a aitti.

"İyiyiz hyung, sen nasılsın?" Bay Park bu samimiyete şaşırmıştı.

"Hyung?"

"Jimin ve Wonho ile dışarıda da karşılaşıyoruz Bay Park. " diye açıklama yapmıştı Chanyeol. Başıyla onaylamıştı Bay Park çünkü bu durum hoşuna gitmişti.

"Keşke erkek arkadaşınızı da getirseydiniz Bay Kim," demişti Bayan Park. Jimin korkuyla nefesini tutmuş ve Taehyung ile göz göze gelmişti.

"Üzgünüm Bayan Park fakat onu bir süre kimse ile paylaşma taraftarı değilim. Onun iyiliği için." yüzündeki imalı gülüşü masada anlayan 4 kişi vardı sadece. Babası rahatsız olmuştu bu konudan ama bir şey diyemiyordu.

İki gün önce ibne dediği adamla aynı masada kazançları için oturuyordu. Hem de sevgilisiyle!

Yemek Jimin için stresli geçmişti. Karşısında oturan sevgilisi yüzünden doğru düzgün yemek yiyememişti. Hala araları bozuktu ve bu onu rahatsız ediyordu. Yemek sonrası tatlı yenmiş ve salona geçilmek üzere ayaklanmıştı herkes.

"Jimin, bana lavabonun yerini gösterir misin?" aşina olduğu kalın ses ona seslenirken yutkunmuş ve başıyla onaylamıştı.

"Odana gidelim," demişti Taehyung yanından geçerken. Birlikte merdivenleri çıkarken aşağıdakiler salona geçmişti bile.

Jimin'in odasına geldikten sonra Taehyung etrafı süzmüştü bir süre. Duvardaki çerçevelere hızla göz atmış ve Jimin'e dönmüştü.

"Sana ulaşamayınca ne kadar endişlendim biliyor musun?"

"Üzgünüm, şarjım bitmiş." bir kaç adımda yanına gelmişti Taehyung. Elleriyle yüzünü kavrarken burnunu öpmüştü yavaşça.

"Özür dilerim sevgilim fazla tepki verdim."

"Ben de özür dilerim. Söylemeliydim sana," diyip sevgilisine sarılmıştı.

"Sadece, benim sende gördüğümü görecekler diye çok korktum," diye mırıldandı Taehyung Jimin'in boynuna doğru. Sonra güzel kokan boyuna yumuşak bir öpücük vermiş ve kafasını kaldırmıştı. Erkek arkadaşı şu anda fazlasıyla güzeldi. Eğildi ve dudaklarını öpmeye başladı.

"Taehyung! Bu çok tehlikeli!" gerçekten de öyleydi fakat bu Taehyung için önemsizdi.

"Olsun, seni özledim ben. Biraz öpüp gideceğim. Söz," diyip alt dudağını kavradı Jimin'in. Jimin de üst dudağını kavrarken kısa ama keyif verici bir şekilde öpüşmüşlerdi.

Merhaba,
Muhtemelen bu bölüm sizi tatmin etmeyecek ama en kısa sürede yazabildiğim buydu.
Yeni bölüm ne zaman gelir bilmiyorum fakat umarım bu sizi mutlu eder.
Sizi seviyorum

Hello, Mr. Kim /Vmin ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin