Hello, Mr. Kim
5. Bölüm
Zaman bir anda durabilir miydi? Etrafındaki her şey donarken, sen hareket edebilir miydin? Şüphesiz ki Park Jimin'in istediği şey şu anda buydu. Zamanın durması. Dudakları, Taehyung'un dudakları ile birleşikken ve vücutları birbirine yaslıyken zamanın durmasını istiyordu.
İkisinin birbirine doğru atılması sonucunda Jimin, ellerini Taehyung'un omzuna koyarken, Taehyung ise incecik bele tutunmuştu. Dudakları ahenkle hareket ediyor kalın dudaklar, ince dudaklar arasında eziliyordu. Yavaşça adımlamaya başladı Taehyung. Taa ki Jimin'in sırtı Bilim-Kurgu raflarına değene kadar. Jimin, aradığı desteği bulmuşcasına daha da asılırken dudaklara, Taehyung Jimin'i kalçasından kavramış ve kucağına almıştı. Bir kaç saniye için ayrılan dudaklar tekrardan özlemle buluşurken Jimin ellerini Taehyung'un saçlarına atıp bacaklarını sıkılaştırdı. Hayatında aldığı ilk öpücüktü ve şimdiden kendinden geçmiş hissediyordu. Öpüşmeye devam ederlerken kulaklarına gelen melodi yüzünden birbirlerinden ayrıldılar fakat hala Jimin, Taehyung'un kucağında ve yüzleri birbirine yakındı. Nefes nefeselerken, Jimin ceketinin cebinden telefonunu çıkardı ve çağrıyı cevaplandırdı.
"E-efendim Bay Sang?" Taehyung onu yavaşça indirirken gözü hala kızarmış ve şişmiş dolgun dudaklardaydı.
"Küçük bey, aşağıdayım."
"T-tamam, geliyorum." telefonu kapattıktan sonra yutkunmuş ve kızaran yüzüyle Taehyung'a bakmıştı. Sanki az önce ateşli bir şekilde öpüşen onlar değilmiş gibi.
"Ba-bay Kim, b-benim gitmem gerek," diyip hızla merdivenlere yönelmişti. Yaptığı şeyden pişman değildi, bir daha olsa bir daha yapardı fakat utancı şu anda daha ağır basmıştı.
Taehyung ise arkasından bakmış ve hafifçe gülümsemişti. Utandığını anlayabiliyordu. Dudaklarını yaladı Jimin'in tadını almak istercesine. Kalbi hızla atıyordu ve yüzünde güzel bir gülümseme vardı.
°°
Jimin, arabaya bindiğinde şoför anında gaza basmıştı. Hava Jimin'e fazlasıyla sıcak geliyordu ve bu yüzden camları açmıştı ama daha Şubat ayının sonundalardı. Nefesini düzene soktuktan sonra telefonunu çıkarmış ve Wonho'yu aramıştı.
"Efendim Jiminnie?"
"Wonho, acilen bize gelmen gerekiyor."
"Çok mu acil ya? Bugün Takuya ile buluşacaktık da," demişti Wonho. Jimin Gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı.
"Pekala, size iyi eğlenceler o zaman." tam telefonu kapatacaktı ki Wonho'nun sesini duydu.
"Bekle, konu ne hakkında?" Jimin arabayı süren şoförde göz gezdirdi. Söyleyemezdi.
"Şu an arabadayım."
"Taehyung'la ilgili mi?"
"Evet," diyip dudağını ısırdı Jimin.
"Hadi canım! Jimin sende gel benimle? Takuya bir şey demez."
"Emin misin?"
"Evet, sana mesaj atarım. Hadi görüşürüz!" telefonu ceketinin cebine koydu ve derin bir nefes alıp başını arkaya yasladı. Gözlerini kapattığı anda aklına Taehyung ile öpüştükleri sahne geliyor ve kalbinin ritmi tekrardan bozuluyordu. Elini kalbine koydu ve gülümsedi. Kim Taehyung'un yaşattığı bu his çok hoşuna gitmişti.