Hello, Mr. Kim
Özel BölümPark Jimin, yanağında hissettiği ufak buselerle gözlerini araladı. Yiğeni Mina, ona büyük gözleri ve sevimli gülümsemesi ile bakıyordu.
"Dayı, uyan hadii!" Mina heyecanla dayısının uyanmasını bekliyordu. Onunla kahvaltıdan sonra parka gideceklerdi çünkü dayısı dün akşam öyle söz vermişti. Jimin, Mina'yı koltuk altlarından tutup yatağa yanına yatırdı ve onu gıdıklamaya başladı. Mina kahkahalar atarken Jimin de ona eşlik ediyordu. Son zamanlarda mutlu olduğu tek an Mina'nın güldüğü zamanlar olabilirdi. O sırada ablası Jieun gelmiş ve ikisine de gülmüştü.
"İki tane bebeğim varmış gibi hissediyorum." bu sözün üstüne Jimin ve Mina gülmüş yataktan kalkmışlardı. Jimin banyoya giderken ablasının yanağına ufak bir öpücük vermiş ve öyle geçmişti. Deagu'daki 4. Günüydü. Gününün çoğunu uyuyarak ya da Mina ile oynayarak geçiriyordu. Başka türlü kafasını dağıtamayacağını düşünüyordu.
Kahvaltı masasına geldiğinde ablasının eşi Banghoon ablasına yardım ediyordu. Onları gülümseyerek izledi ve Mina'yı kucağına olarak yerine oturdu.
"Min Mina, 4 yaşındasın artık dayının kucağından kalk lütfen."
"Ama baba," diyip dudak büzmüştü Mina ve yerine geçmişti. Herkes oturduğunda kahvaltıya başlamışlardı.
"Biliyor musun baba biz bugün dayımla birlikte parka gideceğiz." sesindeki heyecan bütün masadakileri güldürmüştü.
"Öyle mi? Anlaşmamızı biliyorsun değil mi prensesim?"
"Biliyorum tabiki baba! Sen hiç merak etme," diyip göz kırpmaya çalıştı Mina. Yapamamıştı ve bu masadakilerin gülmesine sebep olmuştu.
"Hala konuşmadın mı Taehyung ile?" Jimin ve Taehyung 4 gün önce ayrılmışlardı. İlişkilerinin 5. Yılındalardı ve aslında her şey güzel gidiyordu. Fakat yoğunlaşan işleri yüzünden ikisi de gerilmiş ve birbirlerine zaman ayıramamışlardı. En sonunda ise Jimin'in yaşadığı kıskançlık yüzünden ikisi de olduğundan fazla tepki vermişlerdi ve Jimin evi terk etmişti.
"Hayır. Biliyorsun ki telefonum kapalı."
"Ama ben konuşuyorum onunla. Sürekli sana ulaşabilmek için beni arıyor. Ben tutmasam şimdiye burda olur," dedi Jieun. Haklıydı da.
"Biliyorum, sadece biraz daha kendime gelmem gerek, noona." Banghoon, Jimin'in omzunu sıkmış ve güven verici bir şekilde gülümsemişti.
"İstediğin kadar kafa dinle. En iyi kararı ver ve ne olursa olsun senin arkanda olacağımızı bil." gözleri dolmuştu Jimin'in. Min Banghoon, onun için olmayan abisi olmuştu. Ona çok minnettardı.
"Teşekkür ederim, hyung." birlikte kahvaltı yaptıktan sonra Banghoon işe gitmiş Jimin ve Mina ise hazırlanarak parka gitmişti. Öğle sıcağına kalmak istemiyorlardı.
Ablasının oturduğu site oldukça büyük ve yüksek güvenlikli bir siteydi. Evler müstakildi. Park, oyun sahaları, market ve havuz barındırıyordu içinde. Aynı zamanda yazları oturulması için havuz kenarında güzel bir kafe de vardı. Yaz aylarında oldukları için çocuklar çoktan parka doluşmuştu bile. Jimin ve Mina da parka geldikten sonra Jimin, banklardan birisine yerleşti ve Mina'nın sevinçle arkadaşlarının yanına gitmesini izledi. Birazdan yanına gelecek ve 'dayı beni sallar mısın?' diyerek Jimin'in eline yapışacaktı. Jimin, gülümseyerek onu izlerken yanına oturan bedenle bakışlarını ona çevirdi.
"Merhaba, hyung. Nasılsın?" bu, ablasıyla aynı sitede ailesiyle yaşayan üniversite öğrencisi Jeongguk'tu.
"Merhaba Jeongguk. İyiyim sen nasılsın?" Jeongguk'ta kız kardeşini getiriyordu parka. Bu vesileyle tanışmışlardı zaten.