2.2

6.2K 491 251
                                    

Hello, Mr. Kim

22. Bölüm



Yorucu ve aynı zamanda zevk dolu geçen geceden sonra Jimin ve Taehyung'un arasındaki bağ bir tık daha artmıştı. İkisinin de ilk cinsel deneyimi olduğu için ikisi de tecrübesizdi fakat birbirleri sayesinde öğrenmiş ve keşfetmişlerdi. O gecenin üzerinden 1 ay geçmiş, Jimin; Wonho ve Takuya ile ayrı eve çıkmıştı. Okulu tatile girmişti ve bir süre kafa dinlemek istiyordu. Zaten yakın bir tarihte şirkette staja başlayacaktı.

İlk birliktelikten sonra bir daha birliktelik yaşamamışlardı. İkisinin de üstünde hafif bir çekingenlik vardı ya da uygun bir ortam yakalayamamışlardı. O geceden sonra özellikle Jimin de olmak üzere ikisin de vücudu aşk izleri ile kaplıydı. Bu izler bir iki hafta içinde anca geçmişti ve ailesi artık sevgilisi olduğunu biliyordu. Ama kız olarak biliyorlardı. Bu durum, Jimin'i hem kurtarmış hem de zora sokmuştu. Ailesine eşcinsel olduğunu nasıl açıklayacağını bilmiyordu. Annesi belki ılımlı yaklaşırdı ama babası, ne yapardı hayal bile edemiyordu.

Arada ailesinin evine gidiyor ve yemek yiyorlardı beraber. Şimdi de öyle bir zamandalardı. Masada üçü oturmuş, Jimin sadece annesiyle sohbet ediyordu.

"Daha sık gelmelisin, Jiminie. Bu ev siz olmadan çok boşmuş." annesindeki değişimi fark ediyordu Jimin. Kendisi, ailesinden uzaklaştıktan sonra annesi daha da yakın olmaya başlamıştı. Bu burukça gülümsemesine yol açsa da gene de mutluydu.

"Eh, arada bende sizi özlemiyor değilim."

"Arada mı? Park Jimin, kalbimi kırdın." annesinin sahte üzüntüsü onu güldürmüştü.

"Ah, tamir edelim o zaman," diyip uzanıp annesinin yanağından öptü. Annesi mutlu bir şekilde kıkırdarken babası alayla bakıyordu. Komik geliyordu babasına, sanki oyundu hepsi. Tıslayıp yemeğine devam etti. Bu sırada Jimin ve annesi şakalaşmaya devam etti.

"Keşke, ablam da burda olsaydı." bu güzel zamanlarında ablasının da burda olmasını isterdi.

"O zaman haftasonu çağıralım. Hem böylece torunumun cinsiyetini de kutlarız, ha?" genişçe gülümsedi. Kızı olacaktı ablasının. Kendisi kadar güzel bir kızı.

"Harika olur! Ben de kalırım hem." yemek bittikten sonra Jimin, lavabo için izin aldı ve yemek odasından ayrıldı. O sırada telefonu çalmış ve 'Sevgilim" yazısı çıkmıştı. Annesi de babası da açmamaya karar verirken telefon bir daha çalmış ve babası açmıştı. Merak ediyordu Jimin'in kız arkadaşını.

"Hayatım, neden açmıyorsun telefonunu?" Park Jiwoo duyduğu sesle yerinde çakılı kalırken bir daha isme baktı. Sevgilim yazıyordu fakat gelen ses bir erkeğe aitti.

"Jimin? Sevgilim neden cevap vermiyorsun?" sesi bir daha duyduktan sonra sinirle gözlerini yummuş ve derin bir nefes almıştı Park Jiwoo. Eşi, merakla bakarken telefonu kapatmış ve yere fırlatmıştı. Soomin, korkuyla irkilmişti.

"Neler oluyor, Jiwoo?" cevap vermemişti Park Jiwoo. Kravatını gevşetip volta atmaya başlamıştı. En sonunda Jimin odaya geldiğinde gergin atmosferi hissetmiş ve aynı zamanda yerde olan telefonunu görmüştü. Korkmaya başlamıştı ki haklıydı da.

"Gel buraya!" diye bağırdı babası. Jimin, korkuyla yanına gidince Park Jiwoo, Jimin'e sert bir tokat attı. Annesi korkuyla bağırmış, Jimin ise yere düşmüştü. Dudağı kanamıştı.

"Ben, ben seni bu yaşına kadar ibne olasın diye mi büyüttüm, ha?" annesi duyduklarıyla gözlerini açarken babası yerde olan Jimin'e tekme atmıştı. Acıyla inlemişti Jimin.

"Ben, seni kendini başka erkeklere siktirt diye mi büyüttüm!" bir tekme daha atmıştı. Daha sonra hıncını alamamış ve Jimin'in üstüne çıkıp yumruklarını savurmuştu. Annesi durdurmasaydı belki de bayıltana kadar döverdi. Sinirle kalkmış ve Jimin'in telefonunu almıştı. Jimin ise yüzü gözü kan içinde yorgun bir şekilde yatıyordu. Babası onu zorla kaldırmıştı.

"Şimdi, arıyorsun o ibne sevgilini ve ayrıldığını söylüyorsun."

"H-hayır." sonunda Jimin'in sesi çıkmıştı. Oldukça kısık ve güçsüzdü. Alayla güldü Park Jiwoo.

"Hayır diyor bide. Ara dedim!" bir daha vurmuştu Jimin'e. Daha sonra Jimin'in elinden telefonu almıştı. O sırada defalarca çalan telefon bir daha çalmıştı. Park Jiwoo, telefonu açıp hoparlöre almıştı bile.

"Jimin, sevgilim neden kapattın telefonu? Endişeleniyorum bak." zorla konuşturmuştu babası Jimin'i.

"B-ben, senden a-ayrılıyorum." cevap vermesine izin vermeden kapatmıştı babası teleronunu ve tekrardan yere ayıp üzerine basmıştı.

"Aferin. Şimdi siktir ol git evimden! Benim evimde senin gibi bir ibnenin geri yok." Jimin'i kolundan tutup sürüklemiş ve kapıya kadar götürmüştü. En sonunda kapıyı açıp Jimin'i resmen fırlatmıştı. Annesi, babasını durdurmaya çalışsa da başarılı olamamıştı. Kapı, Jimin'in yüzüne kapandığında Jimin'in sol gözünden bir damla yaş aktı.

Merhaba
Oldukça kısa bir bölüm farkındayım ama geçiş bölümü olduğu için kısa tuttum. Diğer bölümü de en kısa zamanda atacağım.
Bi de sizce final zamanı geldi mi?

Hello, Mr. Kim /Vmin ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin