2.3

5.9K 526 110
                                    

Merhaba, bölümü koyduğum şarkıyla okuyabilirseniz, öyle okuyun lütfen. İyi okumalaar!

Hello, Mr. Kim

23. Bölüm

Korku ve endişe. Bu iki duyguyu iliklerine kadar hissetmişti Kim Taehyung. Kapısının önünde yatan kanlı bedeni gördüğü anda hissetmişti bu duyguları. Koşar adımlarla yanına gitmiş hatta ayağı kayıp yere, yanına düşmüştü. Hızla Jimin'i dizlerinin üzerine alırken yanağını tutuyordu.

"Jimin, sevgilim, hadi gözlerini aç!" telaşlıydı. Gözleri dolu doluydu. Jimin gözlerini aralamadıkça daha da kötü oluyordu. Ani bir kararla kucakladı sevgilisini. Başı ve kolları aşağıya düşmüştü ve bu oldukça kötü bir manzaraydı. Hızla asansöre binmişti ve zemin katı tuşlamıştı. Yüzündeki kanlar kurumuştu Jimin'in.

O sırada Taehyung'un gözünden bir damla yaş Jimin'in kurumuş kanla kaplı yanağına damladı.

Asansörden indikten sonra koşar adımlarla çıkmıştı binadan. Sevgilisini arabasının arka koltuğuna dikkatli bir şekilde yatırmış ve kendisi de şoför koltuğuna binmişti. Gözlerindeki yaşları elinin tersiyle silmiş ve arabayı çalıştırmıştı. Sevgilisi için dikkatli sürmeliydi arabayı.

Arabayı sürerken gözü sürekli dikiz aynasından sevgilisine takılıyordu. Hareket etmeden yatan beden onu korkutuyordu. Nihayetinde hastaneye geldiğinde arabadan inmiş ve bağırmaya başlamıştı.

"Sedye getirin!" hemşireler hızla sedye getirirken Taehyung, Jimin'i kucaklamıştı bile. Gelen sedyeye yumuşak bir şekilde yatırdı Jimin'i. Hemşireler onu götürürken ellerini ayırmıyordu fakat acil müşahede odasına almamışlardı onu. Kapı yüzüne kapanırken ellerini saçlarından geçirmiş ve bağırmıştı. Elleri titriyordu. Kim? Kim, Jimin'e böyle bir şey yapabilirdi? Kafayı yiyecekti. Sinirle volta atmaya başladı. O sırada cebindeki telefonu çalmaya başlamıştı. Hırsla aldı telefonunu. Arayan Wonho'ydu. Açtı hemen.

"Hyung! Jimin, Jimin yanında mı?" sesi telaşlıydı, korku doluydu.

"Wonho, biz has-hastanedeyiz."

"Ne! Hangi hastane hyung?" Taehyung hastane adını söylemiş ve telefonu kapatmıştı. Jimin'in olduğu odanın kapısının karşısındaki duvara yaslanmış ve yere çökmüştü. Kafası duvara yaslıyken sessizce göz yaşı döküyordu. Bir süre sonra Wonho ve Takuya gözüktü koridorun başından.

"Hyung!" diye bağırdı Wonho ve kendini Taehyung'un yanına attı. O da ağlamıştı.

"O... O kanlar içindeydi Wonho. Ka-kapımın önünde yatıyordu." daha da ağlamaya başlamıştı Taehyung. Takuya da yanlarına çökmüş ve Wonho'yu kendisine çekmişti. Soğukkanlıydı o.

"Park Jiwoo. Bunları yapan babası, hyung." şoka girmişti Taehyung. Hangi baba çocuğuna bunu yapabilirdi?

"Ne-neden?"

"Sizi öğrenmiş, hyung. Senden ayrılma sebebi de babasıymış. O zorlamış." Gözleri kararmıştı Taehyung'un. Aklı almıyordu.

"O, oruspu çocuğunu bitireceğim!" ayağa kalkmaya yeltenmişti fakat Takuya onu durdurmuştu.

"Hyung, sakin ol. Şu anda Jimin'in sana ihtiyacı var." bu sözler yatıştırmıştı Taehyung'u. Ama yine de Baekhyun'u aramıştı.

"Efendim?"

"Parki Jiwoo ile ilgili bütün ilişkilerimizi kesmeni istiyorum. Hemen!"

"Sorun ne Taehyung? Jimin'in babası değil mi o?" Taehyunh ise sadece hastanenin adını vermiş ve telefonunu kapatmıştı. Doktor, odadan çıktığında üç beden de kalkmış ve çevresini sarmışlardı.

"Hastanın yakınları sizler misiniz?"

"Evet. Neyi var?"

"Kaburgalarında bir kaç ezilme ve sağ bileğinde incinme var. Dudakları ve kaşı patlamış. Neyse ki daha fazla darbe almamış. Bu gece burda kalacak, yarın durumuna bakacağız." Taehyung ve Wonho konuşamazken Takuya tek dirayetli olarak yanlarındaydı.

"Onu görebilir miyiz?"

"Birazdan normal odaya alınacak. O zaman görebilirsiniz." Doktor yanlarından gittikten sonra Chanyeol ve Baekhyun gelmişti. Takuya olanları üstü kapalı özet geçmişti.

Hemşireler Jimin'i çıkardıklarında Taehyung hemen ellerini tutmuştu. Sağ eli sargıya alınmıştı. Baekhyun, yönetim ile konuşmuş ve Jimin'i VIP odaya aldırmıştı. Jimin odaya alındıktan sonra herkes yanına girerken Wonho girmemişti. Rehberindeki ismi bulduktan sonra titreyen elleriyle aramıştı.

"Wonho? Efendim, oğlum?"

"Büyükbaba Chanho, sana söylemem gereken şeyler var."

°°

Rahatsız bir hisle gözlerini aralamıştı Jimin. Nefes alamıyordu sanki. Her nefes aldığında kaburgaları ciğerlerine batıyormuş gibi hissediyordu. Etrafta göz gezdirdi. En son Taehyung'un binasının önüne geldiğini hatırlıyordu. Gerisi yoktu. Hastanede olduğunu anladı. Daha sonra karnının yanında koltuğa oturmuş, başını yatağa koymuş rahatsız bir şekilde uyuyan sevgilisini gördü. Gözleri dolmuştu anında. Serum bağlı sol elini kaldırmış ve erkek arkadaşının siyah saçlarına parmaklarını gezdirmişti. Dün, babası yüzünden kurduğu cümle beyninde yankılanıyordu. Gözünden bir damla yaş düşmüştü. Zorlukla nefes aldı. Taehyung ise saçlarında hissettiği dokunuşla gözlerini aralamıştı. Saçlarıyla oynayan Jimin'di. Hızla başını kaldırdı bu Jimin'i korkutmuştu.

"Jimin! Şükürler olsun!" ayaklanmış ve el verdiğince sarılmıştı. Saçlarına ve yüzüne öpücükler veriyor, şükürlerini sunuyordu Tanrıya.

"Tae-Taehyung, ben özür dilerim." sesi güçsüz çıkmıştı Jimin'in.

"Neden, bebeğim?" saçlarını okşuyordu Taehyung, Jimin'in. Yorgundu ama Jimin'i iyi görmek ona iyi gelmişti.

"Senden ayrıldığım için."

"Şş," diyip öpmüştü Taehyung Jimin'i.

"Öyle bir şey olmadı. Her şeyi biliyorum, Jimin. Sen bunu dert etme. Sen iyi misin? Onu söyle bana." zorlukla gülümsedi Jimin.

"Sadece sağ bileğim ve kaburgalarım acıyor." telaşla kalktı Taehyung.

"O zaman, hemşireyi çağırayım ben. Ağrı kesici yap-" sözü kapının çalınması ile kesilmişti. İçeriye giren Park Chanho ile Jimin şaşkına dönmüştü. İşler şimdi karışacaktı.

Hello, Mr. Kim /Vmin ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin