{8}

95 37 141
                                    

Hoş geldin Uğur, seni özlemek beni yoruyordu.💛🌈

"Bu nasıl bir sorumsuzluk?" diye kükredi. "Ayakkabı bağcıklarını bile almanız gerekirdi!" Ellerini şakaklarına bastırıp odayı turlamaya devam etti. "Psikoloğumuz uyanmasını bekliyor, hatamızı bir şekilde telafi edeceğiz." Masanın üstünde duran kemeri kavradı ve konuşan adama doğrulttu.

"Bunu nasıl telafi edebilirsiniz?" dedi sertçe. "Psikoloğunuzun onu rahatlatabileceğini mi sanıyorsunuz?" Alayla güldü ve elindeki kemeri yere attı. Kemerin tokası yere vurduğunda tok bir ses çıkartmıştı. Polislerin mahçup tavırları Atalay'ı sakinleştiremiyordu.

"Buraya geldiğimizde ne kadar bitkin olduğunu görmemeniz imkansız. O da küçücük bir kız. Hayatındaki en önemli kişiyi kaybetmiş küçük bir kız."

Birden açılan kapı yüzünden herkesin bakışları oraya dönmüştü. Atalay'ın yüzünde etkisini kaybetmemiş bir savaşın kalıntıları vardı. "Siz çıkın," dedi Atalay dışındakilere hitaben. "Odaya da kimseyi almayın." Herkes bunu bekliyormuş gibi seri adımlarla dışarı çıktığında Atalay'ın öfkesinin ne kadar büyük olduğunu fark etti.

"Bunun sorumlusu kim?" dedi Atalay. Kelimelerinin ucundan damlayan tehlikenin sesi, karşısında duran adamın mağarasında yankılanıyordu. "Bilmiyoruz." Omuzlarını dikleştirip daha kendinden emin bir duruş sergiledi. "İçimizde başkasına çalışan biri varmış," dedi sesini kısma gereği duymadan. "Kasıtlı bir şekilde sokmuşlar o adamı. Kim, ne zaman onu buraya sokmayı başardı bilmiyoruz ama soruşturuyoruz."

"Efken," diye tısladı avının boynuna sarılmak için yavaş yavaş ilerleyen bir yılan gibi. "Adal'ın fobileri diğer insanlarınki gibi değil. O gerçekten tüm kontrolünü kaybediyor."

"Anlıyorum."

Biraz daha bekledi. Asıl bombayı patlatmak için uygun bir zamanı kolluyordu. Genel olarak hiçbir şeyi düşünmeden hareket eden biri olmasına rağmen şu an karşısında duran adamın vereceği tepkiden çekiniyordu ve bu yüzden söylemesi gereken şeyi bekletiyordu.

"Bir şikayet aldık," dedi ve ellerini arkasında birleştirdi. Kasları gerilmiş, bakışları keskinleşmişti. Birazdan kopacak olan fırtınayı tetikleyecek olan tatlı meltemler odanın içinde esmeye başlamıştı. "Adal hakkında."

Öne eğdiği başını hızlıca kaldırıp gözlerini birleştirdi. İrislerinde belirmeye başlayan soru işaretlerinin sayısı saniyeler geçtikçe artıyordu. "Ne?" diye soludu. "Ne saçmalıyorsun sen? Lafı ağzında geveleme Efken."

"Olayın olduğu gün," dedi ve derin bir nefes aldı. Bunları söylemek zorunda kaldığı için Tanrı'dan özür diliyordu. Adal'ın ne halde olduğunu görmüştü ama kendisine gelen şikayetleri geri çevirme yetkisi yoktu. "Eve biri gelmiş. Kim olduğunu söylemediler ama gelen kişi Giray ve Adal'ın kavga etmesine neden olmuş. Evdeki camı çerçeveyi indirmişler kavga ederlerken."

Tek kaşını kaldırıp sözlerine devam etmesini bekledi. Ayağının ucunda duran kemerle beraber hedefine yaklaşan bir cellada benziyordu. Keskin bakışları, sıktığı için belirginleşen çene hattı, yumruk yaptığı eli onun ne kadar öfkeli olduğunu net olarak gösteriyordu.

"Adal çok ağlamış ama Giray önemsemeden yanlarına gelen kişinin kolundan tuttuğu gibi çıkıp gitmiş."

"Kimin geldiğini bilmek istiyorum," dedi sıktığı dişlerinin arasından. "Adal durduk yere Giray'a sorun çıkaracak biri değil. Hele Giray, Adal ağlarken arkasını dönüp gidecek biri hiç değil. Bu yüzden kimin geldiğini öğrenmek istiyorum, söyle bana."

soldan ikinci yıldız✨•peter pan•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin