{11}

147 16 66
                                    

Giray'ın hiçbir zaman açmamı istemediği çekmecenin önünde bağdaş kurup oturmuştum. Bu, benim için zor bir karardı. Açarsam kendimi ona karşı sorumlu hissedecektim, açmazsam da içimdeki merak beni yiyip bitirecekti.

Korkuyordum. Göreceğim şeyin beni yıkacak kadar ağır olmasından korkuyordum. Benim çökmüş omuzlarıma bir yük daha yüklenmesinden çok korkuyordum. Çünkü artık bu ağırlıkla tek bir adım daha atamayacak gibi hissediyordum.

Parmak uçlarımı çekmecenin kilidinde gezdirirken oturmama rağmen bacaklarımın titrediğini fark ettim. Ürkek bir ceylanmışım gibi.

Gözlerim yine hafifçe doluydu, bakışlarım da muhtemelen her zamanki gibi cenaze havası veriyordu. Ama burada kendimle baş başayken endişelenmeme gerek yoktu. Ben Atalay gibi güçlü numarası yapamayacak kadar beceriksizdim.

Her zaman oradan buradan çıkan bedenini özlemiştim. Sıcak kollarını, yaşadığım tüm kötü şeyleri unutturan gülümsemesini öyle çok özlemiştim ki onu birkaç saniye daha fazla görebilmek için gerekirse tüm dünyayı birbirine katabilirdim.

Ama ona veda dahi edememiştim.

Onun gitmesine izin vermeyerek zihnimin en derin kuyusuna itmiş ve oraya mahkum etmiştim. Bazen kendimi de onun yanına itmek istiyordum. Ama ben karanlıktan korkardım. Ve onun etrafı aydınlatamayacak kadar yorgun olmasının bana hissettireceklerini hayal dahi edemiyordum.

Parmaklarımın arasında çevirip durduğum anahtarın dişleri arada avucumun içine sürtünüyordu. Karar vermek gerçekten zordu. Çünkü hayatımın belli bir dönemine kadar kararlarım daima başkaları tarafından verilmişti.

O zamanlarda kendimi kendi hayatımda bile figüran olarak görüyordum.

Anahtarı yavaşça kilidin yuvasına yerleştirirken titrek bir nefes aldım. Kurulu bir şekilde verilen silahı başıma yaslamış, parmağımı da tetiğin üstüne koymuştum. İçinde sadece bir tane mermi vardı. Tetiği çektiğimde ya aldığım riske değmiş olacaktı ya da bir kez daha ölecektim.

Dişlerimi birbirine bastırarak anahtarı çevirdim ve kilidin açılma sesi kulaklarıma doldu. Ses, zihnimin duvarlarının arasında defalarca kez tekrarlanmıştı.

Buradan geri dönüş olmadığını bildiğimden daha fazla düşünerek dibe batmamak için hızlıca açtım çekmeceyi.

Yaşlardan kızaran, hastalıklı gözüken gözlerim çekmecenin içinde gezinirken tüylerimin ürperdiğini hissettim. Yüzlerce zarf vardı çekmecenin içinde. İçinde ne olduğunu tahmin ettiğim yüzlerce zarf bana karşıdan göz kırpıyordu.

Soluk borumun tıkandığını, akciğerlerimin nefessizlikten patlamak üzere olduğunu hissettim o anda. Sanki her şey gözlerimin önünde yok oluyordu, benim de müdahale etmeye iznim yoktu.

Rastgele bir zarfı çekmeceden çekip aldığımda üzerinde yazan tarihe baktım. Özel bir gün değildi. Unutmamamız gerek bir gün de değildi. Parmaklarımı tarihin üzerinde gezdirirken mürekkebin bir cam kırığı gibi hissettirdiğini fark ettim.

Parmaklarımın ucunu parçalayacağını bilmeme rağmen durmadım.

Ruhumdan sızan damlalar zarfı kanımla yıkarken bir türlü zarfı açacak cesareti toplayamadım.

İçinde ne olduğunu biliyordum. O çekmeceyi açtığım andan beri bu zarfı aralarsam ne göreceğimi biliyordum. Ama emin olmaktan başka bir çarem yoktu.

Zarfı araladım yavaşça. Hareketlerim, ölüme yaklaşan hasta bir yaşlı kadının hareketleri kadar yavaştı. Zarfın içine baktığım anda başıma yaslı olan silah ateşlendi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 23, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

soldan ikinci yıldız✨•peter pan•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin