{10}

100 34 140
                                    

Bölümü yayımlamaya çalıştığımda tamamen silen Wattpad'e çok teşekkür ederim, Allah belanı versin💗

Günlerim sancılı geçmeye devam ediyordu. İçimdeki bu acı hafifleyecek miydi bilmiyordum ama hiçbir zaman tamamen yok olmayacağını biliyordum. Hayatımda ilk defa bir insanın benimle ilgilenmesi beni ona bağlamıştı.

Çünkü ben ailesi tarafından bile istenmeyen biriydim.

Her gece uykumdan sıçrayarak uyanıyordum. Ellerim istemsizce onun yattığı tarafa kayıyor, onun dingin kalp atışlarına ulaşmaya çalışıyordu. Ama her seferinde parmaklarım çarşafın soğukluğuyla karşılaşıyordu.

O gittiğinde ev artık ev değildi. Şarkılar artık aynı çalmıyor, fotoğraflar aynı gözükmüyordu.

Ve aylar önce eski sevgilisinin fotoğrafına bakarken yüzünde gördüğüm dağılmışlığı her aynaya baktığımda görüyordum. Onu dinlememiş, gitmek istemiştim. Ama beni bırakmamıştı.

O, Giray'dı. Gülerken bile kaşları çatık olan, ağlarken bile hafifçe tebessüm eden, değişkenliklerle dolu olan en güzel ihtimaldi. Hayattayken bana hayatı öğretirken o kadar çabuk elimden alınmıştı ki şu an etrafımda yaşanan olaylara nasıl tepki vereceğimi bilemiyordum.

Günün sonunda her seferinde kendimi onun odasında buluyordum. Aciz bedenim ondan ayrılmayı kabullenemiyordu. Bu oda onunla mühürlenmişti. Her köşede varlığı hissediliyordu.

Sandalyesinin üstünde asılı olan cekedini kaldıramamıştım. Hem ruhen hem de bedenen gücüm buna yetmemişti. Bu odanın kokusu dağılırsa ben de dağılırdım.

Atalay salonda oturmuş beni bekliyordu ama ben bu odadan çıkamıyordum. Çünkü korkuyordum. Korktuğumda sığınabildiğim tek adamı da benden çaldıkları için ne yapacağımı bilmez bir şekilde bekliyordum.

Elimdeki kitabı masanın üzerine bırakıp derin bir nefes aldım. Ayaklarımı sürüyerek odadan çıktım ve kokusunun dağılmasından korktuğumdan çıktığım gibi kapıyı kapattım.

"Tamam, ağlama güzelim."

Kısa bir sessizlikten sonra yeniden konuşmaya başlayan Atalay'ı duydum. "Yanına gelmemi ister misin?" diye çekinerek sorduğunda kiminle konuştuğunu anlamıştım. Atalay gibi sarsılmaz bir adamın sesini ancak tek bir kişi böyle titretebilirdi.

"Elbette gelirim, sen istediğin her an gelirim."

Başımı önüme eğip konuşmalarının sonlanmasını bekledim. Böyle bir durumda Atalay yanımdan gitti diye gücenemezdim. Çünkü aynı durumda olsaydık ve Giray beni çağırsaydı, bir saniye bile beklemeden giderdim.

Konuşmalarının sonlandığını anladığımda salona girdim ve yüzündeki karmaşık ifadeyi henüz gizleyememiş olan Atalay'la yüz yüze geldim. "Adal?"

Hafifçe gülümsemeye çalışarak kaşlarımı kaldırdım. "Neden kendi evimde beni gördüğüne bu kadar şaşırdın TalTal?" Gerçekten iyi olduğumu düşünmesi için böyle davranıyordum ama keskin bakışları yüzümü turlarken ifademi bozmamak daha da güçleşiyordu.

"Ben uyuduğunu sandım, tam da çıkıyordum." Başımı sallayarak onayladım. "Seni beklettiğim için kusura bakma. Bir şeyler atıştırdın mı?"

"Bir sorun mu var?"

Üzülmemeliydim. Gitmesine izin vermeli, kafasını allak bullak etmemeliydim. Belliki İdil'in bir problemi vardı ve ona sığınmıştı. "Hayır." Başımı iki yana salladım. "Sadece seni çok yıprattığım için üzgünüm."

soldan ikinci yıldız✨•peter pan•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin