çıktık akif'in evinden kapıda durduk babamla birbirimize bakıyoruz, nereye giderdi, bir müddet öncesine kadar ilişkim çok iyiydi yediğim içtigim ayrı gitmezdi ancak, son zamanlarda sadece odasında takılan bir adamdı, benden başka görüştügü tek kişi akifti o da bilmiyordu yerini, ancak gidebileceği bir yer daha vardı, *** bilardo salonu var bilen bilir, arada gidip bilardo oynardık, belki evden ayrıldıktan sonra gitmiştir ümidiyle babamla bilardo salonuna gittik, memduh abi vardı oranın sahibi, selamlaştık falan, atakan yok mu dedi bana, tam üstüne bastın abi dedim ben de onu arıyorum hiç geldi mi, yok koçum dedi en sonra senle gelmişti dedi, birazcık olan ümidim de silinmişti koskoca şehirde nasıl bulacaktım atakan'ı, bişey için demesine teşekkür ile karşılık vererek çıktık mekandan, çaresizce eve dönecektik artık, babamın telefonu çaldı, arayan annem, atakan bizde *** ile görüşmesi gerekiyormuş dedi, babam tamam hemen yola çıkıyoruz dedi kapattı telefonu, onu kaçırmamalıydık balığı ürkütmemeliydik, o an korkuyla dolu bir şaşkınlık aldı başını yürüdü, bu evreyi atlatınca hemen eve doğru yardırıyoruz babamla, birbirine yakın sayılabilir şehirler ancak arada yine de kaç saatlik mesafe var, aklımda tilkiler dolaşıyor, bu düsünceler arasında kurtulus yolumu kacırmamak icin cırpınıyorum babamla ve nihayet eve vardık merdivenleri koşarak çıktım kapıyı açtım
eve girdim, annemle atakan oturmuşlar, annem çay getirmiş içiyorlar, atakan son derece efendi biri gibi oturmuş, iyi aile çocuğu edalarında çayını yudumluyor, ben ayakta böyle mal gibi buna bakıyorum, oturdum, buraya niye geldin dedim, sende bir emanetim vardı dedi, almadım hiç ordan dedim en son senin odandaydı dedim, ayağa kalktı, tamam öyleyse dedi nefret dolu bir bakış attı bana ve kapıya yöneldi, tuttum omzundan nereye gidiyorsun birader dedim, aradığım burda değilse başka yerlerde arayacağım dedi, önce dedim bana hesap vereceksin, herşeyi baştan anlatacaksın, annemle babam endişeli gözlerle bizi izliyorlar, tamam dedi, tekrar oturdu yerine, özel konuşabilirmiyiz dedi, gel dedim, mutfak tarafına geçtik, ilk sorumu sordum ve yatağımın altından çıkan neydi dedim, aynısından akif'in evinde de buldum bize neden bunu yaptın dedim, gözlerime baktı dik dik ve bana ihanet ettiniz dedi sadece, neyin ihaneti birader dedim, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezken bu yaptıkların nedir senin dedim, sen bu işlere bu illetlere nereden bulaştın sen böyle biri değildin dedim, duymuyordu sanki beni, sadece kendi anlatacaklarını düsünüyor gibiydi, o kitabı ve kolyeyi nerden aldığını anlatmaya başladı
bu ilk olarak ece diye bir kızdan bu şeyleri öğrenmeye başlamış, derken iyice kızla muhabbeti ilerletmişler, bu kızın bir amcası varmış, kız çok övmüş amcasını, her cesit ilimi bilir amcam diye, adam bu işlerin uzmanı ama hep kötülük için kullanıyor ancak kendini atakan'a öyle tanıtmıyor, bu kitabı ve kolyeyi buna veren o adammış, dedim malmısın da alıyorsun belki kitaptan kurtulmak istiyordu birinin isteyerek alması gerekiyordu o da sendin komplo teorileri kuruyorum kafamda, ilgimi çekti diyor, adam buna övmüşte övmüş kitabı, işte her türlü isteğini yaparsın, herksen üstün olursun falan diye, yılan gibi diliyle etkilemiş, kolyeyle de kitabın direk bağlantısı varmış, kitabın icindeki bazı ritüelleri yapmak icin bu kolye gerekiyormuş, bu odada geçirdiği o saatlerde hep bunları denemiş saatlerce, günlerce, adam buna şöyle bir şey öğretmiş ve tembih etmiş, kimin yanında olacaksan bu tarifi yap eğer sana bir kötülüğü dokunursa onu cezalandırırsın demiş, bu yüzden akifle benim yatagın altında cıkan seyleri daha öncesinde koymuş, peki dedim benim sana ne gibi bir ihanetimi gördün, gözlerimin icne baktı anlatmaya başladı