hocamın yanına yaklaştım hiç ormanda gördüğüm sınır mevzusunu açmadım baskaları da var diye, kulağına eğilip bu adam ve kız kim hocam dedim, otur oğlum yabancı değiller onlar da senin ve arkadaşının derdine benzer bir dertten muzdariptiler lakin dermanlarını buldular dedi, sessizce oturdum mindere, birkaç dakika kimseden ses çıkmadı herkes yerdeki desenlere bakıyordu, bu sessizliği hocam bozdu, yüzünü bana çevirdi, oğlum dedi tuğba kızıma zamanında aşık olmuş bir tanesi, tuğba dediği adamın yanındaki yani evdeki kızdı, çok güçlüydü ona bulaşan mahluk, lakin ar ve namus sahibi olan aynı zamanda iffetini koruyan bu kızımın azmi ve bir takım şeyler sayesinde uzaklaştırdık dedi, şaşırmıştım hocamı dinliyordum dikkatlice, bundan 2 sene evveldi oğlum tuğba kızım banyo yapıyormuş, lakin banyoda avret yerlerini örtmemiş, bu tehlikeli bir durumdur oğlum dedi, dikkatimi iyice çekmişti anlattıkları, sadece dinliyordum, bu hatası yüzünden bunu görmüşler, bir tanesi buna aşk-ı musallat olmuş dedi,
günleri geceleri korku ile geçiyordu, bizzat ben şahidim oğlum dedi, geceleri kalkıp kimi zaman ahıra gidiyordu kimi zaman ormana, oralarda yatmak istiyordu ama bunu istemsizce yapıyordu dedi, babası annesi perişan bir halde neredeyse her gece kapımı çalıyordu ve kızlarını eve götürmemi rica ediyorlardı bana dedi, çaktırmadan kızın yüzüne baktım o ise yere bakıyordu, çok saf bir güzelliği vardı, başörtüsü takmıyordu kız, ancak son derece kapalı ve hanımefendice bir giyimi vardı, siyah saçları büyük gözleri vardı, küçük bir burnu bebek gibi cildi vardı, babası söze girdi, sağolun hocam sizin yardımlarınız sayesinde diyordu, ama ben sadece kıza odaklanmıştım, tuhaf bir çekiciliği vardı, bir an kız kafasını kaldırıp bana baktı, hemen gözlerimi diğer tarafa çevirdim utanmıştım çünkü, o günlerde ilk defa bir umut ışığı doğmuştu içimde bu kızı görünce, hocam bana doğru baktı, oğlum dedi tuğba kızımı kurtarmaktan çok daha zor mühür bozmak ancak sağolsun kendisi bize yardım edecek, bozmak için gerçekten çok ama çok kötü şeyler gerekiyor dedi, nasıl yani hocam dedim, tam bu sırada kızın babası konuşmanın kalanını dinlemek istemiyormuş gibi müsaade isteyip aniden kalktı gitti, ancak kız hala duruyordu
odada hocam, atakan, tuğba ve ben kalmıştık, tekrardan hocam bu kötü şeyler neler, nasıl şeyler açıklayabilir misiniz dedim, hocam bir müddet durakladıktan sonra zar zor söyledi, hayız kanı gerekiyor dedi, şaşırdım direk kıza baktım bu sefer, hoca sözüne devam etti, hayızlı halde bekaretini yitirmemiş bir hanım kişinin hayız kanı dedi, kız kıpkırmızı oldu ama ben daha çok utandım bunları duyunca, gerçekler oğlum dedi, yapılması gereken bu, ne kadar arsızca utanmazca gelse de yolu bu devası bu dedi, odada bir sessizlik oldu kimseden çıt çıkmıyordu, zar zor kıza baktım, aynalardakini gördün mü dedim, kız bir müddet gözlerimin içine baktı ve kafasını evet manasında salladı çekinerek, belki kız bu yüzden ilgimi çekmişti, benim aynaların içinde gördüğümü o da gördüğü içindi belki, yalnızca ben bunları yaşadım zannederken, içime atarken, onun da benzer şeyleri yaşamasıydı aslında ilgimi çeken şimdi düşününce daha iyi anlıyorum