Baba kızın aniden yükselen gerginliğini dağıtmak isteyen Koray "Konuyu değiştirelim mi? Önümüzdeki hafta barın sezon açılışını yapacağım, hep beraber gelirseniz çok mutlu olurum!" derken bütün asık suratlara tek tek bakarak fikirlerini sorguluyordu. "Üstelik İtalya'da tanıştığım bir gitarist özel konuk olarak katılacak, eminim seversiniz."
"Ah Koray, harika olur bence de.. Hem Hayal için de değişiklik olur. Hep ders çalışıyor kızımız, biraz eğlenmek onun da hakkı.." diyen kadın kızı hiç anlamayan doğal tavrını sürdürürken, babaları da gülüşerek organizasyona sıcak baktıklarını ve Hayali dönemsel yorgun olarak gören kadına katıldıklarını belli etmişlerdi. Koray sadece yanında olduğunu hissettirmek için masanın altından suratı asık oturan Hayal'in parmaklarına uzandı. Sıcacık narin parmaklarına değdiğinde hiç ummadığı bir tepki ile elektrik çarpmış gibi hiddetle elini geri çekti Hayal. Çocuk kalabalık masanın ortasında bir heykel gibi kasılıp kalırken tepki veremedi, dönüp bakamadı bile! Lokması boğazında yan gözle gergin ve ruhsuzca oturan, yemeğine dokunmayan kızı süzdü. Herkese isyankar bir tonla neredeyse ağlayacak gibi kendini anlatmaya çalışan kızı gerçekten anlayabiliyordu, onun şimdi kaybolduğunu sandığı labirentte o da kaybolmuş, kendi yolunu bulup hayaline tutunarak çıkmıştı. Yanındaki bu heykel gibi duran sarı saçlı kız için Avrupa'da kurabileceği bir hayatı bırakmış, babasına söylediği onca lafı sineye çekerek bu küçücük kasabaya geri dönmüştü. Lakin beklemek.. "Bu akşam kapalıyız ama istersen yarın akşam bara gel, kafanı dağıtırsın.." diye fısıldadı kıza doğru eğilerek ve kızın boyun boşluğundan duyumsadığı parfümü tüm bedenini ele geçirdi o an.
Hayal önüne bakıyordu. Bu akşam daha da örselenmeye gücüm yok.. Olumsuzca başını salladı. Avuçlarının arasındaki telefon titreyince ne yaptığını merak ettiği ve defalarca mesaj attığı Leyla olduğunu bildiğinden gelen mesajı çok sakınmadan ağır hareketlerle açtı ve okuduğunda heyecandan kaskatı olan kalbiyle nefesini tutup Koray görmesin diye telefonun ekranını hızla ters çevirip bacaklarına yapıştırdı.
"Koray ile olduğunu biliyorum ama seninle konuşamazsam uyuyamayacağım, dışarıda bekliyorum. Bir yolunu bulup gelmen gerek, lütfen. Fırat ben."
6.Bölüm
Mayıs ortasıydı, Hayal'e o an ne olduğunu sorsanız; kesinlikle bir kelebekti.. Bahar da kozasından çıkan, yepyeni hayatını keşfetmek için heyecanla kanat çırpan, ayakları yere basmadan sadece kanatları ile kısacık baharının tadını çıkaran.. Kanatlarında siyah dertlerinden toz pembe hayallerine, düşlediği masmavi gök ile ulaşmak istediği yemyeşil çimenlere, kıpkırmızı aşk ile bembeyaz umutlarına kadar her rengi barındıran.. Ve bir kelebeği izlerken mutsuz hisseden kimse yoktur; Fırat da çiftlik evinin ihtişamlı kapısının dışında beklerken, savaş alanındaki bir harabenin ortasında sevdiği kızı bekleyen yara bere içinde bir asker gibi yüzünde doğal bir tebbessümle kızın koşarak gelişini izliyordu. Gecenin bir yarısı, ruhunun gözleri tüm renklere kapanmış dünya gri tonlarındayken tek görebildiği çağırdığı an koşarak gelen Hayal'in renkleriydi..
"Burada olmaz.." Hızlı nefeslerinin gülücüklerine karıştığı aceleci tavırlarla Fırat'ın elini tutan Hayal çocuğun bisikletini park ettiği yarısı yıkık duvar yanına sürükledi. "Burada konuşursak ikimizi bir arada görebilirler."
"Nerede konuşalım?" diye soran Fırat içindeki tufanı bastırmaya çalışırken neden kaçtığını bile anlayamayacak kadar heyecanlıydı. Halbuki yirmi sekiz yaşında koca bir adamken neden kendini on dört yaşında gibi korkak hissediyordu? Bilinçsiz elleri bile gömleğini düzeltiyor, saçlarını çekeliyor, yakaları ile oynuyor, dışarıdan izleyen herhangi biri için tecrübesiz bir erkeğin kaçamak buluşması gibi duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefesini Tutmak
Ficção GeralFırat ve Ateş, kayıp kız kardeşlerini bulmak için çocukluklarını harcadıkları yolda sona yaklaşmışlardı; eğer Fırat'ın tüm planlarını öfkesine hakim olamayan fevri kardeşi Ateş bozmasaydı.. Şimdi Ateş bir katil, Fırat onu saklamaya çalışan bir ağabe...