25

439 56 11
                                    

Akşam yemeğinde Mr Jeon çok keyifliydi, oğlunun yeni yeri onu gururlandırmıştı. Kore'nin en önde gelen holdingleri birleşmiş ve ileri zamanda bu imparatorluğunun başına biricik oğlu geçecekti. Oğluna bıraktığı servet, oğlunun yaptığı akıllıca evlilik sayesinde katlarak artıyordu. Güzel, hanımefendi gelini bir torun verirse yakın zamanda, evliliklerinin devamı da garantiye alınırdı.

Oğlunun çapkınlıklarından dolayı biraz gergindi, ama gelini daha şimdiden bir çok şeyi görmezden gelerek Jungkook'u olduğu gibi kabul etmişti. Aynı kendi eşinin yaptığı gibi... Evlilik birbirine destek olmaktı, erkeklerinin biraz çapkın olması onun için kabul edilebilir bir durumdu.

Sana POV

Bir an önce şu masadan kalkmak hatta mümkünse kaçmak istiyordum. Hem iş yerinde hem de evde boğuluyordum aslında, bu eve ait değildim. Kendi evimi özlemiştim.

Jungkook ara ara telefonuna bakıyordu. Muhtemelen az sonra dışarı çıkacaktı. Bense odaya hapsolacaktım, Namjoon tenezzül edip mesaj atarsa oyuna girerdik. Ona da çok kızgındım. Oyun oynamak da istemiyordum.

Belki Jungkook'la dün yapamadığımız dizi izleme seansımızı yapardık, onu beklediğim için dün diziye başlamamıştım.

İçeri geçtiğimizde dizi mevzusunu ilk o açsın istiyordum.

-Dün ben yokken izledin mi diziyi?

+Hayır biraz kitap okuyup uyudum.

-Ben çıkıyorum şimdi, istersen izle sonra üzerine konuşuruz. Biz bir iki bölüm izleriz, Rose'ye sözüm var. Hadi görüşürüz.

Siyah deri ceketini alarak arka kapıdan çıkmak için hazırlandı. Ben de dışarı çıkacaktım, ama nasıl?

+Bir saniye bir saniye! Ön kapıdan çıkmaya ne dersin?

-Nasıl?

+Birlikte çıkıyormuş gibi yapacağız.

-Ama sen? Sen tek başına ne yapacaksın?

+Ben de bir yerlerde otururum. Burada kapana kısılmış gibi hissediyorum kendimi. Lütfen...

-Peki, o zaman saat 23:00'da buluşup eve dönelim olur mu?

+Tamam hadi acele edelim o zaman.

Üzerime bir kazak, altıma ekose bir etek ve çizme giymiştim. Jungkook'la arabaya bindik, beni her zaman gittiğim mekanda indirmesini istedim. Gündüzleri cafe/restoran olan yerde akşamları hafif canlı müzik de oluyordu, bir tarafı kütüphane şeklindeydi. Biraz kitap okuyup bir iki kadeh içecektim.

Taehyung POV

Rose beni ısrarla arkadaşıyla buluşturmak istiyordu. Ciddi bir buluşma olsun istemedim, o yüzden Lés Coordonés'de buluşmayı teklif ettim. Yakın arkadaşım Min Yoongi'nin mekanıydı. Fransız tarzı döşenmiş mekan gündüzleri bir kütüphaneyi andırıyordu,  akşamları canlı jazz müzik yapılıyordu, zaman zaman Yoongi piyano çalıyordu.

Kız Rose'nin dediği gibi gerçekten de güzeldi. İddialı bir güzelliği vardı hatta.

Ama lanet olsun ki nereye baksam Sana'yı görüyordum, kızla konuşmaya konsantre olamamıştım, hatta çaprazda elinde kitabıyla şömine yanında oturan, yüzü tam görünmeyen, krem renkli kazaklı, ekose etekli kızın Sana olduğuna yemin bile edebilirdim.

-Ben de İtalya'ya gitmiştim staj için, Rose bahsetti sen nerde okumuştun?

+Çok özür dilerim...

Daha fazla dayanamayacaktım, onun burada olma ihtimali yoktu ama gidip gözlerimle görmeliydim

+Sana?

-Aaaaa Taehyung! Sen!!! Burda?

+Ne tesadüf değil mi? Asıl ben seni burada gördüğüm için şaşırdım. Burası benim arkadaşımın mekanı, çok sık gelirim, açıldığından beri, hatta iç dekorasyonunda parmağım var bile diyebilirim. Bak şu tabloyu görüyor musun, o mesela benim hediyem.

-Şaka yapıyorsun!! Burayı çok seviyorum ben, yani kaç yıldır, açıldığından beri hatta, favori mekanım diyebilirim.

+İnanmıyorum... Seninle nasıl karşılaşmadık? Şaka gibi... Oturabilir miyim?

-Tabiii!

Elidenki şarap kadehine baktım.

+Şarap? Emin misin içmenin doğru bir hareket olduğuna?

-Alkolsüz şarap!!!!

Gülerek söylemişti, bir kız nasıl bu kadar tatlı olabilir diye içimden geçirdim.

+Ben de eşlik edeyim o zaman.

-Şarap, kitap, şömine, jazz!

+Ben fazlalık olmadım umarım.

-Hayır!!! Saçmalama, hatta o kadar iyi oldu ki gelmen. Bir arkadaşa ihtiyacım vardı aslında. 23:00'a kadar zamanım var.

+Neden? Yani neden o saate kadar?

-Jungkook gelip beni alacak.

+O nerede?

-Rosé ile birlikte. Normalde ben evde duruyordum ama bugün dışarı çıkmak istedim. Sen ne yapıyordun?

+Hiiiiç, öylesine gelmiştim. Seni gördüm ve içimden "Nereye baksam Sana'yı görüyorum yok artık!" diye söylendim.

-Hahah bıktırdım seni, her yerden çıkıyorum desene... Başka nerede gördün?

+Yok öyle değil, sanki sürekli karşıma sen çıkacaksın gibi geliyor, mesela senin saçına benzer birini gördüğüm zaman "Acaba Sana mı?" diye heyecanlanıyorum. Yine öyle sandım.

Aslında ona bir itirafta bulunmuştum, anlamamış gibi davrandı.

Saat 23:00'a geldiğinde telefonuna baktı, henüz arayan yoktu.

-Yaaa benden dolayı beklemiyorsun değil mi? Jungkook şimdi gelir.

+Hayır, hiçbir planım yok hatta keşke hiç gelmese.

Bir yarım saat gecikmeli olarak telefonu çaldı.

-Geldin mi? Tamam çıkıyorum.

-Taehyung, bu güzel akşam için çok teşekkür ederim.

+Bir daha geleceğin zaman haber ver ben yine burada olurum tamam mı?

-Tamam.

Sana çıktıktan eski yerime döndüm, sahi ben birisiyle buluşuyordum bu akşam. Çoktan çekip gitmişti ve bu umrumda değildi.


-----------------------

Yazanın Notu: Min Yoongi'nin mekanında akşamları piyano çalınıyor. Hatta Yoongi çalıyor zaman zaman. Medyada La La Land paylaşmadan edemedim.

Okuduktan sonra illa oy verin demiyorum ama fikirlerinizi, görüşlerinizi yazın, merak ediyorum.

Görüşmek üzere.

Planlanmış Evlilik (J.J.K. x Sana) SAKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin