"Ayın ışığı karanlığa bürünüyordu yavaş yavaş.
Kim bilir belkide dolunay olucaklardı"
Bir kaybeden.Hayatın ona çok ama çok acımasız davrandığı bir kaybeden.Daha küçücükken en zor hayat sınavlarını vermişti.
Bir daha mutlu olamayacağını kendine benim...
ZEİT Yavaş yavaş uyanmaya başladım. Uyandığım zaman telefonu alıp saate baktım. Saat 5.30'du. Alıştım artık bu kadar erken uyanmaya yıllardır bu saatte uyanınca alışıyor insan. Banyoya gidip işlerimi hallettikten sonra mutfağa gidip kahve yaptım kendime. Kokusunu aldığım zaman kalan uykumda gitti. Salona gidip sigaramı aldıktan sonra balkona çıktım. Sandalyeye oturdum. Hava esiyordu ama soğuğa alışıktım ve seviyordum. Soğuk hava, sıcak bir filtre kahve ve daha batmamış ay. Bu muhteşem anın tadını çıkardım biraz. Daha sonra odama çıkıp saate baktım ve saat 6.30'du. Daha dersin başlamasına 1 saat vardı ama evim okula uzak olduğundan dolayı erken çıkmam gerekiyordu. Üzerime siyah bir tişört altıma siyah bir kot giydikten sonra ceketimi aldım ve aşağı indim. Sigaramı arabanın anahtarını ve evin anahtarını aldıktan sonra arabaya bindim. Tam yola çıkıyordum ki telefonuma mesaj geldi. Mesaj Mauvais'ten gelmişti.
"Günaydın Zeit. Rica etsem benide alır mısın?"
Bu kız artık sinirlerimi bozuyordu. Nereye gitsek hep onuda almamı söylüyordu. Sırf bir geçmişimiz var diye ve en zor zamanlarımda yanımda olduğu için kıramıyordum. Yaklaşık 5 yıldır tanışıyorduk. Ona tm diye mesaj attıktan sonra yola çıktım. Evinin önüne geldiğimde kapının önündeydi. Yine çok abartılı giyinmişti. Bundan 2 yıl falan önce onu böyle görsem çok seksi gözüktüğünü falan düşünürdüm. Ama artık böyle düşünmeyecek kadar dostum görüyordum onu. Yine de tarzını beğeniyordum. Kısa siyah bir şort, altına file çorap ve üzerinede bordo omuzları yer yer açık uzun kollu bir badi giymişti. File çoraptan bacağındaki dövmesi gözüküyordu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Hemen arabaya bindi ve kafamı ona çevirdiğim gibi dudaklarını dudağıma bastırdı. Karşılık vermeyince hemen geri çekildi.
- Sanada günaydın Mauvais.
Sesim çok soğuk ve ruhsuz çıkmıştı.
- Seni kaç kere bu yapmaman konusunda uyardığımı ben bile hatırlamıyorum. Sinir olduğumu bile bile yapmak hoşuna mı gidiyor?
Gerçekten artık hoşuma gitmiyordu. Evet bir geçmişimiz olmuş olabilirdi ama artık ona karşı dostluk sevgisinden başka birşey beslemiyordum. Onun için aynı şeyleri söyliyemiycem çünkü beni hala deli gibi sevdiğine emindim ve bunu anlamak o kadar zor değildi.
- Ben özür dilerim. Biliyorsun seni gördüğümde-
Elimi yanağına götürdüm ve yüzünü kendime çevirdim.
- Benden özür dileme. Ben seni çok iyi tanıyorum ama artık kendine hakim olman gerekiyor. Çünkü kendine zarar veriyorsun ve bu beni üzüyor.
Yanağına küçük bir öpücük kondurdum ve hemen yola çıktık. Okula geldiğimizde çok mutluydum herkesi çok özlemişim. Çünkü sadece burada mutlu oluyorum ve sadece burada istediğim gibi davranabiliyordum.Yalnızken bu durum daha farklı. Bizimkileri gördük ve hemen yanlarına gittik. Çoktan hasret giderme fastını geçmiş koyu bir sohbete dalmıştık. Birden Avril'in ıslık sesi kulağıma geldi. Okulun girişine bakıyordu. Bende baktım ve içeri giren bir kız gördüm. Kız tek Avril'in değil bütün okulun dikkatini çekmişti. Oda bunu fark etmiş olacak ki saçlarıyla boynunu kapatmaya çalışıyordu. Ama kimsenin dikkatini orası değil giydiği okul kıyafeti çekmişti çünkü kimsenin okul kıyafeti giydiği yoktu. Kıza baktım. Saçları sarının en soğuk ve açık tonuydu, bacakları incecik ve uzundu, gözleri masmavi ve kocamandı. Yüzüne bakınca küçük olduğu çok iyi anlaşılıyordu. Kız yakınlaştıkça bir şey fark ettim ve beynimden vurulmuşa döndüm. Bu kız ona çok benziyordu. Vücut ısım artıyordu ve avuç içlerim terliyordu. Omzumda bir el hissettim.
- İyi misin?
Omzuma dokunan elin sahibine baktım ve Mauvais olduğunu gördüm. Sanırım oda fark etmişti. Onaylar şekilde başımı salladım. Aradan yarım saat geçtikten sonra Avril konuşmaya başladı. - Oooo küçük şey tam karşımıza oturmuş. Ne kadar da utanmış ve korkmuş.
Dudaklarını büzerek konuştu ve herkes kahkaha atmaya başladı.
- Yanına gidip biraz sohbet mi etsek?
Mauvais bana şok olmuş şekilde baktı. Bende bunu yaptığıma şaşırdım çünkü bu kız ona çok benzerken nasıl konuşabilirdim bilmiyorum ama grubumuzun başkanı sayıldığım için bunu söylemesem garip karşılanacağımı düşündüm. Kız tam kalkacakken önünde belirdik.
- Okulda yenisin galiba?
- Evet yeniyim.
Sesi sinirli geliyordu.
- Bu okula pek senin gibi hanım hanımcık tatliş kızlar gelmez de o yüzden şaşırdım.
Çok hazır cevaptı ve hemen cevap verdi.
- Belli oluyor ama ben senin dediğin tatlişş kızlara benzemem.
Tatlişin üzerine basarak söylemişti. İlk defa bir kız bana böyle davranıyor ve kafa tutuyordu. Bu beni biraz sinirlendirdi.
- Yanlış anlamadıysam sen bana kafa tutuyorsun.
Gür bir kahkaha attım. Diğerleride pis pis kıkırdadılar. Gözlerini büyüttü ve gözlerime dikti. Ona çok benziyordu ve bu kendime hakim olmamı zorlaştırıyordu.
- Hayır sana kafa tutmuyorum sadece açıklama yapıyorum.
Çarpık bir gülümseme yerleştirdi yüzüne. İyice sinirlenmeme sebep olmuştu bu yaptıgı. Cidden siniri bozucu bir kızdı.Kulağına doğru eğilidim.
- Bu açıklama şekli hiç hoşuma gitmedi!
Gözlerimi biraz daha gözlerine dikip arkamı dönüp gittim. Diğerleride arkamdaydı. Böyle konuşması sinirlendirmişti beni. Çünkü ilk defa bir kızdan böyle bir tepki alıyordum.
- Ona bir ders vermeliyiz.
Bunu yapmalıydım çünkü böyle davranmaya devam ederse onun için ve ayrıca benim içinde iyi şeyler olmuyacaktı. Diğerleride beni onayladı ve yapacağımız şeyi onlara anlattım. Bunu bir çok defa yapmıştık. Plan şuydu:
Herkes sınıflara gireceği zaman bizde araya karışıp onlarla içeri girecektik. Kız içeri gireceği sırada ben başından aşağı soğuk su dökecektim ve Avril de ayağına çelme takacaktı. Bu onu bizden uzak tutacak iyi bir ders olucaktı. Hemen plana başladık.Tahmin ettiğim gibi en son içeri o girdi. Okula girdiği gibi suyu başından aşağı döktüm ve Avril de çelmeyi taktı ve kız yere yapıştı. Hepimiz deli gibi gülüyorduk. Eğilip kolundan sıkıca kavrayıp hızla kaldırdım.
- Bana açıklama yapmanın ne kadar yanlış olduğunu anlamışsındır umarım.
Tekrar gülmeye başladım. Ona döndüğümde hiç beklemediğim bir şey yaptı. BANA TOKAT ATTI!!!