"Saçların, yakışmış." Suran'ın saçlarımı işaret eden parmağına gördükten sonra gülümseyip yalnızca küçük bir teşekkür ederek konuyu geçiştirmiştim. "Hoseok'ta boyamış, ne zaman yaptınız?" Başımı kaldırmadan konuşmak için dudaklarımı araladım. "Okul başlamadan yaklaşık 2 hafta önce felandı. Yani, sanırım." "Hımm, anladım."
Gitmek için oturduğum sıradan, ellerimi masaya koyarak destek almış ve kalkmıştım. "Gidiyor musun?" Suran'ın sorusuyla arkamı dönmüş ve başımı sallamıştım. "Henüz konuşamadık ama." "Jin'in yanına gitmem gerek, nasıl olduğunu merak ediyorum." Suran onaylar bir şekilde başını sallarken bense başka bir şey söylemesini beklemeden sınıftan çıkmıştım.
Ortam çok kasvetliydi ve insanın eski sevgilisiyle konuşmak için bir sınıfta kalıp, hiçbir şey konuşamaması kadar garip bir ortam vardı.
Bugünkü derslerim tamamen bittiğinde Hoseok'u aramak için elimi telefona götürmüştüm. O sırada telefonuma bildirim gelmişti.
mochiepjm sizi bir gönderide etiketledi!
mochiepjm: Hyunglarım! Sizi şimdiden çok özledik! Lütfen çokça güzel vakitler geçirin ve bizim için endişelenmeyin!
minpd bu gönderiyi beğendi
minpd bu gönderiye yorum yaptı
minpd: Lütfen sizde kendinize dikkat edin donsaenglerim! Çokça iyi vakitler geçireceğiz, söz veriyoruz!
kimtata bu gönderiyi beğendi
kimtata bu gönderiye yorum yaptı
kimtata: Hey! Daha seksi çıktığım bir fotoğraf koyabilirdin!
Sen çok fazla olmaya başladın küçük!mochiepjm bu yoruma yanıt verdi
mochiepjm: Kim küçük? Sensin küçük! Ucube!
kookiemookie bu gönderiye yorum yaptı
kookiemookie: protesto etmek amacı ile fotoğrafı beğenmiyorum.
BEN NEDEN BURADA YOKUM?!?!?!?mochiepjm bu yoruma yanıt verdi
mochiepjm: Çünkü o sırada kız düşürmeye çalışıyordun, Neon :D
kookiemookie bu yoruma yanıt verdikookiemookie: Ne? Neon mu?
Ah, evet.. Sende haklısın, o kadar dikkat çekiciyim yani :D
Ama ben eşcinsel değilim, mochiepjm'cim :) Yani tipim değilsin, öpücükler kondurdum yanaklarına,
ama hangi yanaklarına :Dmochiepjm bu yoruma yanıt verdi
mochiepjm: Tamamiyle iğrenç bir espri yeteneği, biraz geliştir.
İstersen YARdımcın olayım :)Telefona gülümseyerek bakarken bir anda aklıma elimi neden telefona götürdüğüm gelmişti. Hemen arama yerine girerek Hoseok'un numarasını çevirmiş ve kulağıma götürmüştüm. "Ne o? Numaramı kaydetmedin mi yoksa? Ah, ezberledin demek." "Hoseok?" "Her gün birbirimizi görüyoruz, neden bu kadar şaşırdın ki şimdi?" "Burada olacağını düşünmemiştim." "Yoongi, farkında mısın bilmiyorum fakat, aynı üniversite de okuyoruz ve burası da bir üniversite?" "Doğru, yani, ne bileyim. Derstesin sandım." "Ama değilim, değil mi? Hadi yürü gidelim." "Namjoon ve Seokjin?" "Sen Suran'a zaman ayırmakla meşgulken, onlar erken çıktı." "Ah, anladım. Şey, acaba-" "Zaten yanlarına gidiyoruz, Yoongi." Hoseok tekrar ve tekrar, beni beklemeden arkasında bırakarak yolunu tutmuştu.
Genelde çocuklarla beraber takıldığımız bir yer vardı ve yine oraya gelmiştik. Han Nehrine yakın, kullanılmayan bir daireyi çocuklarla beraber gayet güzel bir yer haline getirmiştik. Burada her ne istersek yapabiliyorduk.
İçeriye girdiğimizde Namjoon mutfak gibi olan tarafta bir şeyler yaparken, Jin ise koltukta boş bir ifadeyle oturuyordu.
Hoseok Namjoon'un yanına giderken bende adımlarımı Jin'e doğru uydurmuştum. "Jin?" Herhangi bir cevap gelmiyor, öylece oturuyordu. Tekrar yineledim, belki bir umut cevap verir diye. Ben dudaklarımı aralamışken Jin bir anda konuşmaya başlamıştı. "Bana iğrenç bir varlık olduğumu söyledi." Göz yaşlarının arasından devam etti konuşmasına. "Öyle miyim? Gerçekten öyle miyim ben Yoongi? İğrenç birisi miyim? Böyle olmayı bende istemedim, fakat bir şekilde oldu işte. Gerçi, her ne kadar istememiş olsam da bir kadın değil de, bir adam beni mutlu ediyor. Bu garip mi? Biz garip miyiz?" Jin'in ağlaması daha da şiddetlenirken konuşmaya başlamıştım.
"Ne sen, ne Namjoon, ne Hoseok, ne de donsaenglerimiz. Hiçbiriniz iğrenç değilsiniz Jin. Böyle olmayı siz seçmediniz. Seçecek olsanız bile yine sizi mutlu eden tarafa gidecek miydiniz? Evet. İnsan neyi sevdiğini değiştiremez çünkü, insan kaderini değiştiremez. Aslında iğrenç olan kim biliyor musun? İğrenç olan, senin ve senin gibilerin hayatına karışmayı kendine görev bilmiş düşüncesizlerde. Bu onların haddine bile değil. Hani bir söz var ya, İnsan neyse karşısındakini öyle görürmüş diye. Aynı bunun gibi. O yüzden kendini üzme, olur mu? Sen böyle güzelsin, ve böyle güzel olduğun için böylesin."
Jin gülümseyerek bana sarıldığında içimin huzurla dolduğunu hissetmiştim. Birisine iyi gelmiştim, ve bunun farkındaydım. Bunun farkında olmak, bir insanın mutlu olabilmesi için iyi bir nedendir.
Kapının çalınmasıyla Namjoon elinde ki tabağı Jin'in önüne bırakıp o yöne doğru gitmişti. "Kim o?" "Hyung! Biziz!" Gelen tanıdık seslere karşılık Namjoon kapıyı açmış ve misafirlerimizi içeri almıştı.
"Hey! Jin hyung, neden ağlıyorsun?" Taehyung'un şaşkınlığıyla karışık soru sormasına Jungkook cevap vermişti. "Ya, biraz anlayışlı olsana, belki döneminde?" Jimin Jungkook'un kafasına vurup yanımıza gelirken konuşmuştu. "Ya! Aptal felan mısın? Jin hyung güzelliğiyle övünebilir fakat o bir kız değil. Boş konuşmayı acilen bırakmalısın."
3'lü arasında komik diyaloglar geçerken hepimizin kahkahası küçük odayı doldurmuştu.
Hep böyle mutlu olmayı dilemiştik, hep birlikte kalıp birbirimize sıkıca sarılıp, yaralarımıza merhem olmak. Ama hayat her zaman planlandığı gibi gitmiyordu işte. Her zaman planlarımız düşündüğümüz gibi işlemiyordu, ne yazık ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lavinia & yoonseok.
Fanfictionaynı hikâye, farklı seçimler. ✉&düz yazı. ✉not: açıkçası bir miktar beyin yakıyorum burada.. ufak tefek yanlışlarda var ama ilk yazdığım fic olduğu için umarım mazur görürsünüz. saygılar.