bölüm 18 - telefon numarası

1K 142 68
                                    

"Sana Hoseok'un eşcinsel olduğunu nereden biliyorsun diye sordum? Gizli sapık felan mısın?" Namjoon sözlerini yinelerken Seokjin şaşkın bir şekilde bir ona, bir de bana bakıyordu. Bense aklımda uydurabileceğim bir yalan kurmaya çalışıyordum.

Seokjin aklına bir şey gelmiş gibi hareket yaptıktan sonra sözelerini sıraladığında, fark etmeden hayatımı kurtarmıştı. "Hey, ona o kadar sert tepki gösterme. Muhtemelen hayranı falandır. Biliyorsun, Hoseok'un adına açılmış bir sürü fan sayfası var." Namjoon Seokjin'e bakarken bende onaylar bir şekilde başımı sallamıştım. "Evet, onu fan sayfasından biliyorum. Sizinle de fotoğrafları var hatta. Sizi de oradan tanıyorum. Yani kesinlikle başka bir şey yok."

Namjoon biraz inanmış, biraz da inanmamış olduğunu belli eden bir şekilde derin derin nefes aldıktan sonra sınıfına girmişti.

Seokjin Namjoon'u arkasından takip ederken bir ara arkasına dönüp bana laf atmıştı. "Sen gelmiyor musun?" "Ben mi? Benim sınıfım burası değil." Seokjin anladığını belli edercesine başını sallamış ve tekrar önüne dönerek sınıfta ki yerini almıştı.

Rahatladığımı belli edercesine derin bir iç çektikten sonra bende arkamı dönmüş ve sınıfıma yönelmiştim. "HEY! Yoongi!" Sesi duyduğum yöne baktığımda koşarak bana doğru gelen Kyungsoo'yu görmüştüm.

Kyungsoo benim sınıf arkadaşım olmasıyla beraber her şeyimi paylaştığım arkadaşımdı. Evlerimiz yan yanaydı ve ailelerimiz de aynı zamanda tanışıyorlardı.

"Sınav puanlarımız açıklanmış, gördün mü?" Başımı olumsuz anlamda salladığım anda Kyungsoo beni kolumdan tuttuğu gibi sınıftan çıkarmış ve sınav sonuç tablolarının olduğu yere götürmüştü.

"Hem 1. oluyorsun hem de tabloya bakmıyor musun? Vaay Yoongi, sende ki umursamazlıktan istiyorum. Şahsen ben 1. olsam, şu an bütün alem duysun diye uğraşıyordun. Enteresan bir insansın."

Kyungsoo'nun sözlerine gülerek geçiştirmiş ve aklıma gelen şeyle tekrar tabloya bakarak Kyungsoo'a dönmüştüm.

"Sende 2. olmuşsun, fena değil ha?" "Yani bende de var bir şeylerde işte sen olmasan." Kyungsoo gülerek cevap verdiğinde zilin çalmasıyla herkes sınıflarına dağılmıştı.

"Pisst, hey Yoongi baksana." Sağıma döndüğümde sınıftan birisinin bana fısıldayarak seslendiğini duymuştum. "Efendim?" "Çıkışta gelir misin seninle bir şey konuşacağım." Yalnızca başımı sallayarak geçiştirmiş ve dersi dinlemeye devam etmiştim.

Ders bitiş zili çaldığında derste bana seslenen kişi -ki adı her neyse bilmiyorum- yanıma gelmiş ve sınıftan çıkarak konuşmamız hakkında bir şeyler geveliyordu.

Okulun bahçesine indiğimizde cümlelerini toparlamış ve bana dönerek konuşmuştu. "Şey, bu yeni gelen çocukları tanıyorsun sanırım. Sabah seni onlarla konuşurken gördüm." Başımı evet anlamında salladıktan sonra ne diyeceğini merak eden gözlerle beklemiştim. "Bana aralarından birisini yapmanı istiyorum." İlk önce şaşırmış olsam da birkaç saniye sonra karşımda ki bedene dönerek cevap vermiştim. "Ama zaten o ikisi sevgili. Yani, şansının olduğunu hiç sanmıyorum. Üzgünüm." "Zaten o ikisinden birisini değil ki, onların arkadaşları var bir tane. Ah, tanımıyorsan boşver." "Sakıncası yoksa... Arkadaşlarının ismi ne?" "Jung Hoseok. Tanıyor musun yoksa?"

Yaşadığım şokla bir süre beklemiş ve karşımda ki bedenin göğsünde ki yaka kartına baktıktan sonra hiçbir cevap vermeden arkamı dönerek oradan gitmiştim.

"Kim Jong In mi? Hayatımda duymadığım bir isim. Bu çocuk nereden geldi böyle?" Yolsa giderken kendi kendime konuşuyor ve bir yandan da Hoseok'la nerede karşılaşabileceğimi düşünüyordum.

Birisine çarpmamla başımı ovalamış ve gözlerimi sinirle karşımda ki kişiye çevirmiştim.

"Hey, sakin ol dostum." "Kyungsoo sana bir şey soracağım." "Evet tabi." "Bizim sınıfta Jong In diye birisi varmış. Kim o?" "Aah, Jongin mi? Yaratılış harikası bir şekilde yakışıklı olan hani? Hani şu kaslarıyla okulda ki bütün kızlarla beraber erkekleri de kendine aşık eden çocuk? Tanrım, ne çok gay olsun isterdim biliyor musun?" "Kyungsoo sen gay misin?" "Yok ya ne gay olması. Başkaları faydalansın diye diyorum. Cık cık. O kadar süredir arkadaşız, yönelimi mi bilmiyor musun yani? Çok ayıp. Tamamen gay değilim. Bisex? Aynen aynen, bisex. Ah her neyse sen neden sormuştun bana Jongin'i?" "Yok. Yok bir şey boşver. Daha önce hiç dikkatimi çekmemişti de, merak ettim." "Anladım. Yoongi, bana yardım etsene bir öğreneyim gay olup olmadığını." "Gay." "NE? Nereden biliyorsun?" "Bilmem, yalnızca içime doğdu diyelim. Bir şansını dene istersen."

Kyungsoo heyecanla yanımdan ayrılırken bende sınıfa çıkmış ve çantamı almıştım. Okuldan çıkarken Seokjin ve Namjoon'la karşılaştığımda Seokjin beni durdurup nereye gittiğimi sordu.

"Bizde o yönden gideceğiz. Birlikte gidelim. Olur mu?" Olumlu anlamda kabul ettiğimi belli edercesine başımı sallamıştım ve yolda ilerlemeye başlamıştık. Otobüse binmiş ve hepimiz farklı yerlere oturarak ineceğimiz yeri bekliyorduk.

Otobüs durakta durduğunda üçümüzde inmiştik. "Ben anaokuluna geçeceğim, ya-" sözlerimin yarıda kesilmesini sağlayan şey, Seokjin'in bir bedene doğru koşması ve o bedenin Hoseok olmasıydı. Her ikisi de Namjoon ve benim yanıma geldiklerinde Namjoon konuşmak adına dudaklarını aralamıştı.

"Hoseok bak, bu Yoongi. Senin fan sayfalarından birisini takip eden hayranlarından bir tanesi." Hoseok gözlerini bende süzdükten sonra konuşmuştu. "Memnun oldum, Yoongi." Gözlerimin yaşarmasına engel olamamış ve birkaç damlanın akmasına izin vermiştim.

"Vay, şuna bak Hoseok. Seni görünce çok duygulandı. Çok seviyor olmalı." Seokjin'in konuşmasıyla gözlerimde ki yaşı silmiş ve kendime gelmeye çalışarak gülümsemiştim.

"Bir şey sormama izin verin." "Kaç yaşındasın?" "Efendim?" "Neden resmî konuşuyorsun?" Konuşma bana bir yerden tanıdık gelirken Namjoon şaşkınlıkla konuşmaya atlamıştı. "Oh, şuna bakın. Siz ikiniz çok benziyorsunuz. Yoongi ile ilk karşılaştığımda o da bana aynı şekilde cevap vermişti. İnanılmaz." "Aynı okulda mısınız?" "Evet, öyle." "Anladım. Şimdi sorunu sorabilirsin." "Belki biraz garip gelebilir ama..." "Telefon numaramı mı isteyeceksin?" Ne demek isteyeceğimi anlamasına şaşırırken telefonunu bir anda bana uzatmasıyla bu şaşkınlığım iki kat daha artmıştı. Öyle ki sadece ben değil, Seokjin ve Namjoon çifti de Hoseok'un bu hamlesine şaşırmıştı.

"Numaranı yaz." Ben tereddüt ederken Hoseok telefonu bana daha çok ittirmiş ve telefonu almam için hareketler yapıyordu. Daha fazla beklemeden Hoseok'un elinden telefonu almış ve numaramı yazdıktan sonra geri uzatmıştım. Aklıma gelen şeyle saate bakmış ve hemen çocuklara dönerek konuşmuştum. "Hepinizle tanıştığıma memnun oldum, fakat benim şimdi gitmem gerekiyor. Yarın okulda görüşürüz çocuklar."

Anaokuluna doğru ilerlemiş ve içeriye girmiştim. Köşede beni bekleyen Yoon Ji beni gördüğünde koşarak bana doğru gelmiş ve sarılmıştı. "Abiii!" Daha sonra okuldan çıkmaya hazırlanan arkadaşlarına dönerek konuşmasına devam etmişti. "Bakın işte o çok yakışıklı diye bahsettiğim sevgilim." Yoon Ji'ye gülerken etrafıma baktığımda okul dışında gördüğüm şeyle bir süre duraksamıştım.

Göz yanılması olabileceğini düşünerek, gözlerimi kapatıp açmış ve tekrar oraya bakmıştım. Fakat hayır, göz yanılması felanda değildi. Gördüğüm beden, Hoseok'tu

lavinia & yoonseok.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin