Bölüm 16

107 11 5
                                    

Aptal alarmı kapatıp uyumaya devam etmek istedim fakat ben bir kere uyanınca daha uyuyamıyorum...

Çok zeki ben(!) iki gün önce kurduğum alarmı bugün için iptal etmeyi unutmuşum!!!

Yatakta oturur pozisyona geldim. Dizlerimi kendime doğru çekip kollarımı üstüne koydum ve başımı oraya gömdüm.

Kahretsin kaçmıştı işte!!!

Telefonuma ölümcül bir bakış atıp çaprazımdaki yataktaki Duru'ya baktım.

Ohh hanımefendi mışıl mışıl uyuyor..! Bana da onu izlemek düşüyor ancak!!!

Adaletin bu mu hayat!!?? Olmaz olsun senin eşitliğin! Lanet olasıca pislik...

Hayata olan tüm kinimi sövüşlerimle dile getirdikten sonra yorganı kaldırıp kalpli pijamalarımla banyoya gittim ve duş aldım...

Turkuaz gömleğimle beyaz pantolonumu giydiğimde kurt gibi acıktığımı fark ettim...

Odada küçük bir buzdolabımız var ama orası beni kesmez kardeşim!!! Kusura bakma sevgili buzdolabı...

Duru'nun başında dikildim ve saçını okşamaya başladım.

Hayır amacım ortamı dramatikleştirmek deģil uyanmasını istiyorum!

Şimdi bana kalsa yorganı üstünden çekerim de Duru uyanınca bunu ödetir. O yüzden tedbirli davranıyorum...

Duru yavaşça gözlerini açıp esnemeye başladı...

Fırsattan istifade konuşmaya başladım:

- Günaydın Yüz Yıl Horlayan Prenses...

Duru birkaç saniye dediğimi algılamak için bekledikten sonra korkuyla sordu:

- Horladım mı??!!   

- Yok horlamak çok masum kalır..! Yani daha çok böğürmek gibi bir şey...

Duru uykunun etkisiyle sinirlerine hakim olamadı ve yüzünü buruşturdu...

Yok artık aģlamaz herhalde..!!!

- Yok be kanka. Gıcıklığına yapıyorum kuzu gibiydin...

Bana sevgiyle sarılmasını beklerken ne oldu?

Ne olacak yastığı kafama ateşledi!!!

Hain......

- Bunu uyku sersemliğine veriyorum kardeşim. Yoksa halin çok fena olurdu...

Duru'yla gülüşerek odadan çıktık ve Buğra'ların kapısına vurduk.

3.çalışta açtılar.

Kapıyı Ozan açtı:

- Sabahın köründe ne rahatsız ediyorsunuz çiftleri, dedi uykulu bir sesle aynı zamanda gülerek.

Lafımı kesen içeriden gelen sayıklama sesleriydi...

Üçümüz yavaşça Buğra'nın yanına gittik...

"Anne, beş tane....beyaz çubuk...n'aptın onları....? "

Yine Buğra yine saçmalık. Sessizce konuştum:

- Ne saçmalıyor bu???

- Ne bileyim beyaz çubuk mubuk diyo...

- Öff rüya görüyor kardeşim ne mantığı arıyorsunuz Allah Allah, diyerek bizi meraktan kurtaran Duru olmuştu...

Pek zeki kankam(!) tebrik ediyorum biz de bizimle konuşuyor zannediyorduk..!

TÜRBÜLANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin