22. Bölüm: "Onu kıskanıyorum"

2.7K 292 243
                                    

22

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

22. B Ö L Ü M

Öncelikle herkes'e merhaba! Ay, kendimi youtuber gibi hissettim djjsks. Çok üzülerek söylemek istiyorum ki benim zamanım kısıtlı. Yani keyfimden bölüm atmamazlık yapmıyorum. Elimdeki yarım kitapları okuyorum bazı gecelerde, sırf yorgunluk atmak için. Cidden onları düzenleyip sizlerle paylaşmak için can atıyorum ama takdir edersiniz ki bir yandan bunu yapacak hevesim, diğer yandan da zamanım yok. Haftasonları bile yetiştirmem gereken konular ve projeler var. Yani siz "yb istiyoruz" diyince ben yb atamam. İstesem de atamam. Geçen yıl ki bol zamanım yok artık. Umarım beni anlıyorsunuzdur.

Keyifli okumalar!

BU ARADA LÜTFEN BÖLÜMLERİ OKUYUP GEÇMEYİN, EN AZINDAN OY VERİN. KÜÇÜCÜK, MİNİCİK BİR YILDIZ SADECE, BASINCA BİR ŞEYCİK OLMUYOR. EN AZINDAN EMEĞE SAYGI OLARAK BASIN ŞU YILDIZ'A LÜTFEN🙏


🔗


Sınır koyayim bari (Bir etkisi olmaz herhalde kıaıtlı olan zamanım yüzünden)😂 En azından boş durmasın buralar; 130 oy 130 yorum yapak mı? 😂🤔🚬



                 
           Ben küçükken, hep düşünür, hayal kurardım. Bir gün beyaz atlı prensim gelecekti ve beni çok sevecekti, bunu biliyordum. On üç yaşımda bu hayallerimi annem ve babamın öldürülmesi ile zihnimin en tozlu, en karanlık dolaplarına gizlemiş ve bir daha oradan çıkaramamıştım. Sonra beni ona -beyaz atlı prensime - getiren bir hastalığa tutuluvermiştim. Hastalığımı mesleğime olan aşkım yüzünden yenmeğe karar verdiğim an, beyaz atlı prensim çıkagelmişti. Fakat gerçek şuydu ki, benim beyaz atlı prensimin beyaz değil de, geceler kadar kapkara bir atı ve sayısız yaraları vardı..

          Yavuz iri parmaklarını ince parmaklarıma geçirip derin bir nefes aldı. Bütün yolculuk boyunca kaşlarını çatmıştı, dolgun dudakları gerginlik yüzünden gerilmiş ve düz bir çizgi halini almıştı. Onu bir kitap gibi okuyamıyordum ama yaşadığı duyguları en derinlerimde hissedebiliyordum. Candı o, nasıl hissetmezdim ki?

“Burası demek,” derken yüzündeki hiç bir mimik oynamamıştı. “Kardeşimi bu yetimhaneye vermiş!”

Yetimhaneye baktım. Kısaca göz gezdirdim ve ardından kafamı yetimhanenin soğuk duvarlarından ayırıp yanımdaki adama çevirdim.

“Emin misin?”

Kafasını salladı: “Adreste burası yazıyor!”

Dudaklarımı büküp kafamı salladım. Benim bildiğim kağıtta sadece yetimhanenin adının yazdığıydı, -Yavuz buranın adresini nasıl bulmuş ki- diye düşünürken, iç sesim çoktan yardıma gelmiş ve yirmi birinci yüzyılın kullanışlı aparatı olan navigasyon cihazı ile tanıştırmıştı beni.

Senden Önce | Mavi Hilal | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin