2. Bölüm: "Çıkış bileti"

3.7K 286 228
                                    

Birileri - Zamanın Dışında, Boşluğun İçinde  

Birileri - Zamanın Dışında, Boşluğun İçinde  

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

2. B Ö L Ü M

‘Tüm zayıflıklarım ve başıma bela bu canavarlar. Beni boğmadan onları ben yok etmeliyim.’

          Uçsuz bucaksız bir kuyu düşünün. Kuyunun tam ortasındasınız, ne aşağıya inebiliyorsunuz, ne de yukarıya çıkabiliyorsunuz. Tam ortada takılıp kaldınız. İşte o kuyu benim hastalığımdı. Ve ben tam da o kuyunun ortasında durmuştum...

          Kuyunun dibi gözüküyordu ve olacaklar belliydi. Ben o kuyunun dibini boyladığım an her şeyimi kaybedecektim. Bu yüzden elimdeki tek çare kuyudan çıkmaktan ibaretti. Bunun için pasaklı, pinti, istifçi bir herifle aynı evi paylaşmam gerekse bile..

         Cihan beyin bizimle yaptığı o konuşmanın ve benim o sarışın adamla tanışmamı, o gün bağırıp, çağırıp böyle bir şeyin iki dünya birleşse bile olmayacağını haykırarak, hatta o sarışın adamın “Bu da deli çıktı!” diye söylenmesinden ve benim çantamı onun kafasına indirip oradan ayrılmamın üzerinden tam bir ay geçmişti.. Şimdi ise bir kafede o sarışını, nam-ı değer Yavuz Karasu’yu bekliyordum. Çünkü ikimizin de birbirimize ihtiyacı vardı.

          “Deterjan?” Derin bir ses duymamla kafamı kaldırıp karşımdaki adama baktım. “Son görüşmemizden sonra nasılsın bakalım? Hani kafama çantayı geçirip gittiğin o görüşmeden sonra!”

           Siyah gözlüğü yüzünden gözlerini göremesem bile yüzüne, şu kaz yuvasını andıran kirli sakallara bakar bakmaz tanıdım ve yüzümü buruşturdum. Sağ dudağının kenarı hafif yukarıya kıvrıldu. Umursamazca sandalyeyi çekip oturdu ve gözlüğünü çıkarıp o kobalt mavisi gözlerini görsel bir şölen yapıyormuşcasına bana sundu.

         “Bana böyle seslenme cüretini nereden buluyorsun sen?” dedim, tehditkar bir ses tonu ile. Çanta konusuna girmeyecektim ki zaten bu adamla gerektiğinden fazla uğraşacağım daha şimdiden belliydi. Ayrıca bana hitap şekli kesinlikle hastalığımla ilgiliydi.

         Deterjan!

        Güldü. Biraz bana doğru eğilip siyah deri montunun sarıp sarmaladığı geniş omuzlarını gererek ellerini masaya koydu. Biraz daha omuzlarını gerseydi, o montun kesin patlayacaktı. Evet, patlaması an meselesiydi.

        “Böyle gülünce kısılan gözlerinden,” deyip gözlerini kısarak güldüğünde hazırlıksız yakalandığımdan dolayı nutkum tutuldu.

         Geri çekildim. Yüzüme gelen birkaç saç tutamını kulağımın arkasına sıkıştırdım ve alt dudağımı üst dudağımın altına alıp yavaşça emdim ve bıraktım. Babamdan başka herhangi bir erkekten iltifat işitmediğim için donup kalmam normaldi sanırım.

Senden Önce | Mavi Hilal | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin