BU KİTAP YAVBAH HAYRAN KURGUSU OLUP, YAVBAH FANDOMA İTHAFEN YAZILMIŞTIR.
Obsesif kişilik bozukluğu olan, bu hastalığı kendine pek dert etmeyen iki genç, kısa bir süre sonra hayatlarının hastalıkları yüzünden karardığı gerçeği ile yüzleşirler.
Tedav...
Relaxing thunderstorm and rain with music -natura sounds
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
7. B Ö L Ü M
✏Merhaba, ben geldim. Gelişimle de 38 sayfalık, yani 7568 kelimelik bölüm getirdim sizlere;
✏Fakat bir maruzatım olacaktı. Bölüme 700+ kişi okuyor ama oylar 100+ artı. Bu, biraz canımı sıkıyor çünkü emeğe saygısızlık bence. lütfen yanlış anlamayın🙏 Sadece içimden geçenleri söylüyorum..
✏OY için yıldıza basınız. Ölümcül değildir☠ Sadece küçük bir yıldız.
YENİ BÖLÜM GEÇ GELECEKTİR. O ZAMANA KADAR UMARIM İDARE EDEBİLİRSİNİZ. GECİKMEMEYE ÇALIŞACAĞIM.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ellerimle yüzümü sıvazladıktan sonra kendime çektiğim bacaklarımı uzattım ve ayaklanarak duvardaki saate baktım. Saat gece on ikiyi gösteriyordu ve hâlâ Yavuz gelmemişti. İç çekip koltukta uyuklayan Kopuğa baktım. Feyzullah’ı Su’yun yanında olsun diye geldikten bir saat sonra göndermiştim. Ne de olsun gençlerdi, yan yana olmaları daha makuldü..
“Kopkop?” dedim sırıtarak. Onunla çok iyi arkadaş olacağımı düşünüyordum, çünkü oldukça eğlenceli ve renkli bir kişilikti.
“Hı,” dedi irkilerek. Küçük bir erkek çocuğu gibi gözlerini ovup doğruldu ve bana baktı: “Ne oldu, yenge?”
“Kahve yapacağım kendime. İster misin sende?”
Yüzünü elleri ile sıvazladı ve ayaklandı: “Yardım edeyim sana..”
“Yok, otur sen. Ben yapıp getiririm..” dedim onu engelleyerek.
Kafasını olumsuz anlamda sallayıp işaret parmağı ile ilerlememi söyledi. Gözlerimi devirip ayaklarımı yere sürte-sürte mutfağa doğru ilerledim. Kopuk da benim de peşimden ilerledi ve birlikte mutfağa girdik. Mutfağa girdikten sonra, “Fincanlar nerede yenge?” dedi. Parmağımla buzdolabının yakınındaki dolabı gösterdim ve o da hemen fincanları alıp tezgahın üzerine koydu.
