"YANIMDA KAL"

82 16 3
                                    



"Baba, babacım bak ben geldim. Kaçtım, geldim. Kurtuldum baba. Artık beraber yaşayacağız."

"Derin, senin burada ne işin var? Nasıl geldin buraya sen?"

"Kaçtım baba. Otobüsteki bir teyzeden yardım istedim geldim." 

"Dalga geçme benimle. Annen nerede? Üvey baban nerede kızım, hadi söyle bana." 

"Dalga geçmiyorum babacım. Onlar Akçakoca sokaklarında beni arıyorlardır şu an kesin. Ben kaçtım geldim senin yanına." Kıkırdadım. 

"On iki  yaşındasın sen, yasal değil bu kızım. Ben sana bakamam." Kıkırdamamı küçük ellerimle bastırıp, kaşlarımı çattım.

"Sen benim babamsın, öz babamsın. Ne demek bakamam babacım? Geldim işte, mutlu olma vakti artık." 

"Ben Çanakkale'ye neden taşındım sanıyorsun? Her şeyden uzaklaştım, kendime yeni bir düzen kurdum. Ben sana bakamam, seni polise teslim edeceğim." 

"Beni gördüğüne hiç mi mutlu olmadın baba? Sen, Rıfat değilsin. Benim öz babamsın sen." Gözlerim buğulanmıştı. Sinirlenince ağlama huyumdan nefret ediyordum. 

"Yürü gidiyoruz, anneni arayalım yolda." 

"Hayır, hayır baba beni verme onlara. Yalvarırım." 

"Ben üzgünüm Derin. Düzenimi bozamam, reşit değilsin." 

"Hayır babacım, verme beni onlara." 

"Hadi, gidiyoruz. Yürü bakalım." 

Telefonunu eline alan, öz babama baktım. Dört yılın sonunda, bol sarılmalı bir  kavuşma beklemiştim. Böyle olacağını hiç tahmin etmemiştim. Uzun süre telefonun çalışını dinlediğinde aradığı kişi telefonu açmıştı. "Dilan, kız burada. Derin burada, polise teslim ediyorum Çanakkale'ye gelip alacaksınız muhtemelen. İyi günler."  Ve telefonu bir hışımla kapatan öz babama baktım. İnsanlar bu kadar kötü müydü? İnancımı kırarlar mıydı her zaman? Beni kendilerine güvendirmezler miydi hiçbir zaman? Her zaman, hiçbir zaman. Ah tanrım, dayanamıyorum. 

"Beni vur, beni onlara verme baba."  

"Sen bu sözleri nereden biliyorsun cimcime, yürü bakalım." 

"Baba, ne istersen yaparım. Yalvarırım yanında kalayım." 

"Eeh, yürü be! Seninle mi uğraşacağım, yürü!"

"Baba, beni onlara verme."

"Verme, baba lütfen." 

"Baba, lütfen."

"Baba."

"Baba, beni vur." 


---


"Şş, tamam güzelim geçti sakin ol. Sadece kabustu."  

"B-baba..." 

Aniden yatakta doğrulduğumda, bir bacağı sırtımın altında, bir bacağı yatağımdan aşağı sarkan, elleriyle yüzümü sıvazlayıp, beni sakinleştirmeye çalışan bir Teoman görmeyi beklemiyordum. İsmi ona o kadar çok yakışıyordu ki... Soy ismiyle birbirini o kadar tamamlıyordu ki. 

Teoman Zifir. 

Soy ismi gibi, karanlık mıydı? Onun zifiri, benim sularımı delip geçer miydi? 

N E P E N T H E ( ZİFİRİ SULAR )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin