29-Dönüm Noktası

1.5K 43 7
                                    

-Peki öyleyse ne zaman gideceğiz.
-Lakin bir dakika bir şey daha var, bu evlilik kağıt üzerinde olacak ve 1 yıl sonra boşanacağız.
-1 yıl mı? O süre zarfında zaten işlerimizi yeni kurmuş olacağız. 3 yıl diyelim o vakit, 3 yıl sonra boşanmak istersen şayet boşana bilirsin.
-Saçmalama Alpay biraz abartı olmadı mı?
-Evrim süre için de pazarlık mı yapacağız? Ailemiz ve bizim için önemli bir durum bu.
-Alpay şansını zorlama fazla ve bir şey daha var evlendikten sonra burada çalışmaya devam edeceğim.
-Evrim ben sana İstanbul'da hastahane açacağız diyorum sen ne diyorsun?
-Alpay bu konu da anlaşalım baştan, şayet gelmek istersem buna karar verecek olan benim.
-Peki Evrim, Peki.
-Bir kaç gün geçsin yola çıkarsınız. Bu adam seni gördü, tanıdı. Dikkat çekmeden halletmemiz lazım bu işi. Ben Revin ile de konuşayım. Evden kaçıp buraya gelmesi gerekiyor, üzerini değiştirip birlikte havaalanına gidersiniz.
-İyi Peki. Şimdi birşeyler yiyelim mi?
-Tamam çıkalım hadi.

...

-Bekir sağlık ocağına sür.
-Ama ağam.
-Aması ne Bekir?
-Şimdi değil de akşam mı gitsek diyecektim. Gündüz vakti gören eden olursa diye şey ettim.
-İyi tamam akşam ben gelirim tek başıma. Konağa sür şimdi madem. Kafam çok dolu bu aralar, evlilik yetmezmiş gibi bu Aziz şerefsizi burnunu bizim işlerede soktu.
-Ağam sen bilirsin ama ben pek sevmedim bu adamı.
-Bekir sen ben doğduğumdan beri konaktasın, bizi bilirsin, kan davamızı bilirsin. Bu Kiranlar bizim soyumuzu kurutmaya and içmiş. Böyle kansızdan hayır gelir mi?
-Doğru diyorsun ağam. Ağam bir de...
-Söyle Bekir söyle, çıkar ağızındaki baklayı.
-Hanımağam bana bir şey sordu dün.
-Ne sordu Bekir söyle, gizleme benden hiç bir şey.
-Ağam sizi sordu.
-Ne diye sormuş anam beni?
-Evrim Doktora gidiyor mu hala diye sordu.
-Ben biliyorum anamın derdini, sen bir şey dedin mi?
-Yok ağam Ne haddime. Valla bir şey demedim.
-İyi etmişsin Bekir. Anam çok merak ediyorsa bana sorar.

Konağa varmıştık. Yemek vaktiydi herkes sofrada oturuyordu.

-Selamunaleyküm, afiyet olsun herkese. Elimi yıkayayım geliyorum.
-Gel oğul gel, Ayşe kızım bir tabak daha getir Baran Ağaya.

Sofraya oturduktan sonra bir sessizlik oldu. Yeni karım Songül ortalıkta yoktu.

-Songül nerde ana?

Kimseden çıt çıkmıyordu. Ortalıktan kaybolması pek hayra alamet değildi. Keşke hep kaybolsaydı ama konağa geldiğinden beri bir dakika yakamdan düşmedi. Meğer ne meraklıymış evlenmeye.

-Odasında.

Kalktım yukarı odasına çıktım. Songül'e ayrı oda ayarlarmıştım. Kapıyı çaldım.

-Songül orda mısın?

-Songül uyuyor musun?

Sen soluk çıkmıyordu. İçeri daldım.

-Napıyorsun kızım sen bu odada insene aşağıya herkes yemek yiyor.
-Seni bekledim.
-Niçin bekledin beni. İnsene yemeğe yemek vakti.
-Baran anan beni sevmiyor, bana bu gün çok ağır laflar etti.
-Allahım sen mukayyet ol. Yav sizin karı kız dalaşınızı dinleyemem. Karnım aç! Yürü in sende yemeğe.
-Baran anan bana çok ağır konuştu.
-Songül uzatma. Yürü yemeğe.

Ayağa kalktı sallana sallana çıktı dışarı.

-Baran bana neden böyle şeyler söylüyor?
-Ne bileyim Songül.
-Bizim evde Helin'e gül gibi bakılıyor, eli sıcak sudan soğuk suya...
-Songül uzatma hadi yemeğe!

Zar zor aşağı indirdim. Songül çirkin bir kız değildi ama kafası pek herşeye basmıyordu. Anlatılan şeyleri de hemen anlayamıyor, soruyor daha da salak durumuna düşüyordu kendini.

YANGIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin