13-İçimdeki Ben

3K 91 11
                                    

Hem hırçın, hem kırılgan...

Doktorun zerafeti beni büyülemişti. Beni ilk gördüğüm andan itibaren etkilemeyi başarmıştı ama onu ürkütmekten korkuyordum. Üstelik bana olan ön yargısını kırmak çok zordu.

Onu bıraktıktan sonra düşüneceler içinde eve sürdüm. Az önce sıcaklığını hissettiğim bu kadın benim olsun istiyordum. Onu arzuluyordum!! Lakin bir anda bana gelmeyecek kadar inatçı olduğunu biliyordum. Üstelik çok fazla engeller vardı.
Benim ailem doktoru kabul etmezdi, onun aileside muhtemelen aşiret ağasını kızlarına yakıştırmazdı. Paraysa paraydı! Doktora yeterdim! Ama onda da eksiklikler vardı. Bu yöreye çok uzaktı.
'Ben onu yola getirmesini bilirim.'
...
Eve girip ayakkabılarımı çıkarttım. Bu ayakkabılar işkence resmen! Çantamı koltuğun üzerine fırlatıp odama gittim. Üzerimi değiştirip hemen uyumak istiyordum. Küpelerimi çıkaracağım sırada boynumda nefesini hissettiğim an geldi aklıma. Vücudumda bir ürperti hissettim. Neyse en azından kafam biraz olsun dağılmıştı. Evde kalsam hepten kafayı yiyecek boyuta gelecektim. Hafta sonu için İstanbul'a gitme planını iptal etmek geldi içimden, ama biricik arkadaşımı Doğum gününde yanında olmam gerekirdi. O kadar yorgundum ki düşünceler içinde uyuyakaldım.
...
-Günaydın Canan.

Odama girdim ve önlüğüm ile terliklerimi giydim. Yorgunluğum hala geçmemişti.

-Günaydın canım kahve yapayım mı?
-Yok kahvaltı etmedim bu gün. Dolapta süt var mı? Gevrek yiyeyim bari, dedim.

Oysa asla kahvaltı etmeden evden çıkmazdım, İstanbul'da olduğum zamanlarda ise, kahvaltıdan sonra sahilde yürüş yapar açılırdım. Buraya geldim geleli yatıyordum resmen, hiç bir spor aktivitesi yoktu.

-Dün yorgunsun diye aramadım.
-Evet biraz yorgundum o yüzden katılamadım size, dedim.

Canan'a dün Baran ile görüştüğümü söylemekle söylememek arasında kaldım lakin beni o da takılmak için davet etmişti. Onları ekip Baran ile buluştuğumu söylersem yanlış anlaşılabilirdim. Oysa adam kapıma dayanmış, Alpay olayından ötürü düştüğüm bir boş anımda beni yakalamıştı.

Öğlene doğru Canan ile kahve arası verdik. Kahvelerimizi bitiremeden bir hasta geldi. 16 yaşlarında bir kızdı ve gebeliğin 26.haftasındaydı. Anlattığına göre anlık kasılmalar yaşıyordu, detaylı soruları sorduktan sonra Braxton-Hicks kasılmaları olduğunu anladım.
Yanındaki adama dönüp.

-Kızınızın yalancı sancıları var doğum öncesi bu tip sancıların olması gayet normal. Lakin eğer ağrılar şiddetlenir ve sıklaşırsa kadın doğum uzmanı ile görüşmelisiniz.

Bir sessizlik olmuştu ne adam ne de kızı cevap vermiyordu. Hamile kadın hızlıca toparlanıp, kalktı.

-Teşekkürler doktor hanım, diyip çıktılar.

Onlar çıktığı andan Canan hemşire bastı kahkahayı.

-Ne oluyor yahu? Dedim şaşkın şaşkın.
-O adam onun kocası!
-Ne! Kız daha on altısında bile değildi. Nasıl o adam onun kocası olur, dedim.
-Evrim burda bu tarz evlilikler çok oluyor. Ne yazık ki ağalar bir çok kere evleniyor, kuma alıyor.
-O giden adam ağa mıydı? Ağalığı batsın!
Dedim. Sinirim bozulmuştu. Baran da ağaydı o da evli olabilir miydi? Bir an çok yoğun bir duygu hissettim ve henüz tanımlayamadığım bu duygu, beni hiç tahmin edemeyeceğim davranışlara sürükleyebilirdi.

Akşamüzeri önlüğümü asıp, spor ayakkabılarımı giydikten sonra kendimi dışarı attım. Gerçekten bu gün olan o olay aklımı kurcalıyordu. Dün gece evli bir adamla yemek yediğim düşüncesi geldi aklıma, düşüncesi bile ürkünçtü. Sonra da kendime kızdım, kendi başıma çevirdiğim işler ayağıma dolanırsa, herhalde hak ettiğimi bulmuş olurdum. Ah Evrim! Tanımadığın etmediğin bir adamla yemeğe çıkmakta ne! En azından Canan Hemşireye sorsaydın! Diye kendime kızdım yol boyunca. O sırada karşıdan Diyar amcanın geldiğini gördüm.

YANGIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin