47-Bebek

1.4K 41 4
                                    

Dona kalmıştım adeta boş gözlerle Mahir beye bakıyordum. Bunu bu adam nasıl ve nerden öğrenmişti. İşin kötüsü böyle bir ortamda, böyle birşeyi nasıl anons edebiliyordu. Elim ayağım titremeye başladı.

-Evrim kızım, ne diyor Mahir bey?

Sustum. İnkar edersem eğer elinde sonunda hamile olduğumu öğreneceklerdi. İçim o kadar sıkıştı ki... O sırada Baran'la göz göze geldik. Uzun uzun bana baktı.

-Kızım, Mahir bey ne diyor diyorum, duymuyor  musun?
-Babacığım...

O sırada Mete'ye baktım, olanlardan haberi olmadığı belliydi. Ben söylemedim dercesine başını salladı. Sonrasında annemle göz göze geldik, o da benden bir cevap bekliyordu.

-Şey ben ne diyeceğimi bilmiyorum.
-Aaa, Rahi bey ama gitmeyin kızcağızın üzerine bu kadar, belli ki söyleyememiş size. Neyse şimdi bunu kutlamak gerekir. Dede oluyoruz dede!
-Baba yeter! Gitme bu kadar Evrim'in üzerine!
-Sana ne oluyor Mete? Sen dön önüne!

Mete'nin de tek bir cümleyle söz hakkı elinden alınmıştı.

-Öyle tabi Mahir ama bize bunu söylemeliydi.
-Duyanda torunun olduğuna sevinmeyeceksin sanacak.
-Yani tabi sevindim sevinmesine de böyle öğrenmek beni biraz üzdü.

Babam anneme bakıyordu. Sanırım onun da bilip bilmediğini teyit etmeye çalışıyordu. O sırada Baran'la tekrar göz göze geldik. Gözlerinden yaşadığı hayal kırıklığı belli oluyordu. Korktuğum şey olmuştu işte, Baran bebeğin babasının Alpay olduğuna inanmıştı belli ki. Onu iyi tanıyordum ve içinde yaşadığı üzüntüyü görebiliyordum.

-Ee Rahi bey artık düğünü ertlemek doğru olmaz. İsterseniz bir an önce Evrim kızımızı ve bebeğini babasına kavuşturalım. Bu arada ev işleri yerleşene kadar bizim yanımızda kalabilirler. Evlerinin tadilatı bitene kadar da diledikleri kadar bizimle olurlar. Hem Evrim kızım da bu süreçte yorulmamış olur.
-Mahir bunları daha sonra özel olarak ailecek konuşalım. Baran bey ve Ahu hanıma ayıp olmasın.

Babam Alpay'ın babasının yapmaya çalıştığı şeyi anlamıştı. İnsanlar içinde emrivaki yapıp hem düğünü hem de evlilik sürecini hızlandırmak için babamdan söz almaya çalışıyordu. O sırada Alpay'a baktım, yüzünde ki sinsi gülümsemeyi gördüm. Sanki bana ders vermeye çalışır gibi ailesini örgütleyip gelmişti. Şu an içimden ona saydırmak geliyordu. Nasıl bu kadar pervasızca davranıyor ve herkesle yarışıyordu. Şimdi içinde Baran'a karşı galibiyetini kutluyor olmalıydı ama çok iyi bildiği birşey daha vardı! Bebeğin babası o değildi! Bunu çok iyi bilmesine rağmen, Baran'a hissettirdiği ızdıraptan ötürü çok ama çok mutluydu. İçimden masadaki herşeyi Alpay'ın başından aşağı dökmek geliyordu.

-Babam haklı, lütfen daha fazla bu mevzudan konuşmayalım. Evet aileme söyleyemedim ama Mahir bey sizde böyle bir haberi vermeden önce bana sormalıydınız. Ben zaten söylemek için uygun bir zaman kolluyordum.
-Evrim kızım ben sen söyleyemiyorsun diye söyledim, kabalık ettiysem özür dilerim.
-Ben biraz yoruldum siz isterseniz yemeğe devam edin. Hatta zaten düğün için tarih filan belirleyin bana sormadan herşeyi hallettiğiniz gibi...
-Ben seni bırakayım.
-Yok Alpay sen de kal şu an kimseyi görmek istemiyorum, diyip masadan kalktım ve arkama bakmadan dışarı çıktım. O kadar sinirlenmiştim ki! Nasıl böyle densiz davranabilirlerdi. Üstelik Alpay nasıl da bebeği kabullenmişti.

-Seni gideceğin yere bırakabilirim istersen.

Arkama döndüğümde Ahu bana bakıyordu.

-Teşekkür ederim ben kendim gidebilirim.
-Çok kötü bir akşam yemeği oldu senin için, çok üzgünüm.
-Ne bekliyordum ki elinde sonunda öğreneceklerdi ama böyle olsun istemezdim.
-Haklısın, neyse olan oldu. İstediğin vakit benimle konuşabilirsin.
-Teşekkür ederim, çok incesin.
-Ne demek.

YANGIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin