3 "Kaçmak"

51.1K 3.4K 642
                                    


Urfa sessizdi...

Civan ağa oturduğu koltuğa biraz daha yayıldı. Şu sıralar keyfi epeyce yerindeydi. Hem kardeşini dostum dediği adama veriyordu, hem de işleri yolunda gidiyordu.

Babasının en büyük mirası olan şirketlerini kurtarabilmek için çabalamış, en sonunda başarmıştı. Civan, Cihat'ın başarısını kabul etmek yerine reddetmeyi tercih ediyordu. Cihat'ın emeği büyüktü ama kaç aydır evinde değildi. Bu da demek oluyordu ki; bu başarı Civan'ın başarısıydı. Zaten aksini kabul etmezdi.

Mırrasını içtikten sonra fincanı sehpaya koydu. Nasıl da iyi gelmişti o sert kahve... Kendini daha dinç hissediyordu.

Kenardaki suyu içtikten sonra Urfa'nın manzarasını izlemeye devam etti. Bu şehir, çok özeldi. Dedelerinin onlara yadigârıydı, Urfa onlardan sorumluydu.

Civan başını kaldırmasıyla yutkunamadı.

"Şey, ben..." Narin daha fazla konuşmadan fincanı yeniden tepsiye koydu. "Narin'im?" Civan hemen sevdiği kadının bileğini tuttu. "Bulaşıkları yıkayacağım, gitmem lazım." Narin aceleyle gidecekti ki Civan onun gitmesine izin vermedi.

Narin mecburen onun gözlerine baktığında Civan çoktan yüzünü avuçlarının arasına almış, sevgiyle ona bakıyordu. "Neredeydin? İki gün boyunca yoktun!" Sert sesiyle birlikte kadın alayla güldü. "Sanki bilmiyorsun!" Civan kaşlarını çattı. "Biliyorum bilmesine de benden izin almamana kızıyorum... Ben ağa değil miyim? Neden benden izin almıyorsun?!" Narin hızla geri çekildi. "Çünkü hanımımdan izin almıştım. Ben daha önce hiçbir çalışanın senden izin aldığını görmedim."

Civan sevdiği kadının yanağını okşadı. "Gülüm, karagülüm benim... İnat etme bana, yoruldum diyorum!" Dedi. Narin ona kötü kötü baktı. "Sus Civan sus! Yalvarırım sus artık! Unutmaya çalış, kalbine göm sevdanı!" Civan, bu yanıtla birlikte adeta yıkılmıştı.

"Narin!" Gülistan Hanım'ın gürlemesi duyuldu. "Ne yapıyorsun kız sen?!" Narin annesinin sesini duyar duymaz Civan'dan ayrıldı. "Annem-" Gülistan Hanım öfkeyle kızını Civan'ın ellerinden aldı. "Haydi, yürü git mutfağa! Seninle sonra görüşeceğiz!"

Narin korkuyla mutfağa ilerlediğinde Civan ayağa kalktı. "Ben dedim ana, yemin olsun ki ben çağırdım yanıma. Onun bir suçu yok." Civan, Gülistan Hanım'ın elinde büyümüştü. Hem kendi kızını, hem de Feride Hanım'ın çocuklarını büyütmüştü. "Oğlum, yapma... Ulu orta yerde oynaşıyorsunuz! Kızımın adı mı çıksın istiyorsun?" Genç adam Gülistan Hanım'a yaklaştı. "Ne demek oynaşmak ana? Sadece yanağını okşadım, dokunmadım bile! Kızın hakkında doğru konuş ne olur, ona kötü sözler söyleme! Ben çağırdım onu, gidecekti izin vermedim. Kızma ona, eğer vurduğunu duyarsam bozuşuruz!"

Civan son sözü söyleyip yaşlı kadını arkasında bıraktı. Ona bir şey olmasına izin veremezdi... Ondan iki yaş küçüktü meleği, küçükken bile onu yanından ayırmazdı.

Mutfağın kapısına geldiğinde sevdiği kadını izledi. Elleriyle bulaşık yıkıyor, korkudan arkasını bile dönemiyordu.

"Firuze, bizi yalnız bırak!"

Firuze hemen başını sallayıp mutfaktan çıktı. Narin endişeyle ona baktı. "Civan yalvarırım çık git! Anam görmesin!" Civan onun bu uyarısını dinlemedi.

Birden arkasından ona sarıldığında Narin kaskatı kesildi. Bu adam ne yapıyordu?! Hemen elindeki bulaşıkları bırakıp bir havluyla elini kuruladı.

Civan sevdiği kadının gür saçlarını kenara çekip, tam gerdanına küçük bir öpücük kondurdu. Narin hemen ona döndüğünde içi titremişti.

KARDELENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin