0.2

966 118 27
                                    

Bölümün Yayınlanma Tarihi: 29/06/2019

Park Jimin

Hızlı adımlarla giden kızın arkasından bakıyordum hala.

Çok garip bir kızdı, bir anda yolun ortasında belirdi ve ona doğru gelen arabaya rağmen milim kıpırdamadı. Sanki araba ona çarpsa da ölmeyecek gibiydi, yüz yüze geldiğimizdeyse daha da garipleşmişti.

Nazikçe iyi olup olmadığını yoklamak için onun elbisesinden görünen kısımlarına bakacaktım ama o benden uzaklaştı.

Elimi uzattığımda elimi tutmadı, Seulgi düşmemesi için onu tutmak amacıyla yanına gittiğinde hızla ondanda uzaklaşarak resmen kaçmıştı.

Acaba insan değilde ruh muydu? Hoş ruh olsaydı görünmezdi.

''Aşkım'' Seulgi'nin sesi beni tüm düşüncelerimden uzaklaştırırken gülümseyerek ona baktım. Güzelliği her geçen gün beni daha da esir altına alıyordu, kokusuysa resmen oksijenim olmuştu.

''Kız çok tatlıydı ama garipti'' dedi. Başımı sallayarak onu onayladım.

''Kesinlikle, ona nazik davrandığımız halde sapıkmışız gibi bizden uzaklaştı. Oysa sadece yardım etmekti amacım, amacımız'' elimi kavrayıp: ''Doğru ama demek ki dokunulmaktan hoşlanmıyor ya da korkuyor'' dedi iç çekerek.

''Neyse gidelim'' dedim ve bu konuyu daha sonra dile getirmek amacıyla askıya alarak Seulgi'yle beraber çocuklarla buluşacağımız mekana doğru yürümeye başladık.

Mi Young

İnsanlar bana hayalet görmüş gibi bakıyorlardı, aslında bu bir yandan doğruydu. Hayaletlerden hiçbir farkım yoktu, zaten insanların 'Hayalet' dedikleri varlıklar sadece ölmüş ya da dünyada kaybolmuş ruhlardı. Onlardan korkmak yerine onlara yardım etseydiler belki her şey değişebilirdi.

''Pardon kızım'' elimi kavrayarak beni durduran yaşlı kadınla irkilerek ondan uzaklaştım. Bana dokunmuştu, bana dokunabiliyor muydu insanlar?

''Korkuttum sanırım, özür dilerim'' kolumu sıvazlayarak pat pat vurdu ve elindeki not kağıdını bana uzattı. Uzattığı kağıdı alarak incelemeye başladım, ne yazdığını okuyabiliyordum ama yazdığı şeyin ne olduğunu anlamıyordum.

''Bu adresi biliyor musun?'' yutkunarak bakışlarımı kağıttan yaşlı kadına çevirdim. Gözleri bir umutla parlıyordu, ona yardım etmek istesem de edemiyordum. Çünkü burası hakkında bildiğim tek şey bir çok şeyin para karşılığında alındığıydı.

Kağıdı nazikçe yaşlı kadının eline verip: ''Özür dilerim, buralarda yeni olduğum için en ufak bir fikrim yok. Lütfen affettin beni'' eğilerek selamladım yaşlı kadını. Arafta sıkıştığım zamanlarda melekler bana okumayı, yazmayı, nezaketi, sevgiyi ve saygıyı öğretmişlerdi. Bu yüzden bir çok şeyi biliyordum, bilmediğim şeyse bu koskoca Seul'de yolumu nasıl bulacağım, aşkımı nasıl bulacağımdı.

''Sorun değil kızım, merak etme yardım eden başka iyi insanlara soracağım. Kendine iyi bak, dünyamız bu zamanlarda fazla acımasızca'' dedi ve gülümseyip, kolumu bir kez daha sıvazlayarak ilerlemeye başladı.

Bana dokunabiliyordu!

Melekler kimsenin bana dokunamayacağını söylemişti, belki de bu kural sadece Araf'a ait bir kuraldı. Eğer dünyadaysam insan gibi görünmem gerek değil mi?

'Sadece sana aşık olacak kişi sana dokunamaz' kulağıma doğru fısıldanan cümleyle her şey şimdi yerli yerine oturmuştu.

'Sana dokunmadan seni sevecek birini bulursan, insan olacaksın.' diye fısıldadı kulağıma bir başka melek.

Araftaki Kalp | Kim Taehyung | ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin