''Jimin'' diyen Taehyung'un yüzünü görmek amacıyla başımı onun ritmik iniş kalkışlarla hareket eden göğsünden ayırdığımda devam etti ''Gitmem lazım'' derkenki gözleri olabildiğince sönüktü.
''Nereye?'' bunu, tüm vücudumu ondan ayırırken söylemiştim. Ayrıca sesime az miktarda endişe hakimdi.
Taehyung gayet sakin bir tavırla ''İşe'' dediğinde ''Dalga geçiyor olmalısın, bugün günlerden pazar'' dedim. Pazar günü herkesin tatil yaptığını düşünüyordum. Hatta öyle olduğunu biliyordum.
Gözleri sağ koluna takmış olduğu koyu kahve tonlarındaki saatteyken ''Aslına bakarsan bugün son günüm bile olabilir'' dedi ''Kovulmuş olabilirim çünkü''
Daha önce yapmış olmama rağmen onu baştan aşağı süzdükten sonra ''Kovulmak mı?'' diye sordum ''Senin iş veren olduğunu sanıyordum. Yani patron falan gibi işte'' giyiniş tarzı yüzünden böyle düşünmüştüm. Başka kim sabahın erken saatlerinde siyah kumaş pantolon, beyaz ve -asansörde geçirdiğimiz süre zarfı içerisinde kırışmış olmasına rağmen- ütülendiği belli olan, takmış olduğu saatiyle son derece uyumlu bir kemer kombini giyerdi ki, değil mi?
Kurduğum cümleye karşılık olarak sesli bir kahkaha patlatan Taehyung ''Beni zengin mi sandın?'' derken kelimeleri arasında kıkırtılar serpiştirilmişti ''Sakın bana bu yüzden denemek istediğini söyleme'' karnını tutuyordu.
''Salak mısın?'' derken koluna geçirdiğim tokat tamamen reflekstendi ve ''Paran için seninle çıkacak değilim'' deyip ''Zaten o kadar çok yokmuş'' diye ekledim.
Hemen ardından kollarını göğsüne çıkarıp çaprazlayan Taehyung ''Bir dakika'' dediğinde irkilmediğimi söylersem yalan söylemiş olurdum ''Çıkıyor muyuz?'' gülümsüyordu ''Sadece deneyeceğiz sanıyordum''
''Ben öyle bir şey demedim'' bunu söylerken gözlerimi kaçırıyordum.
''Söyledin, çıkıyoruz dedin''
''Söylemedim!'' derken çocuk gibi olduğumun farkındaydım ama Taehyung'un ''Söyledin'' diyerek devam ettirmesi hoşuma gitmişti doğrusu.
Daha fazla devam ettirme gereği duymadan ''İyi, tamam'' deyiverdim ''Söyledim, mutlu musun?''
''Park Jimin ile çıkarken nasıl mutlu olmayayım?''
****
Taehyung işe gitmesi konusunda ısrar edip yanımdan ayrıldığından beri evimde yayılıyordum. Yatmıyordum, tam anlamıyla yayılıyordum. Pijamalarımı bile çıkarma gereği duymadan uzandığım koltukla bir bütün haline gelmiştim. Haftasonlarında yaptığım tek iş buydu çünkü. Rutin haline gelmişti.
Daireme çıkarken asansörü kullanmak yerine yürümeyi tercih etmiştim çünkü bugün yaşadığım travma yetmişti hatta artmıştı bile. Yeniden asansörde kalmaya hiç niyetim yoktu doğrusu. Sahi, kaç saat kalmıştık kokuşmuş asansörde?
Aslına bakılırsa asansör bozulduğu için minnettardım. Yoksa aynı binada yaşamış olduğum komşum Kim Taehyung ile belki de asla tanışamayacaktım. Yıllardır beraber yaşadığım komşularımın adını bile bilmediğim düşünülürse eğer, Taehyung ile tanışabilme olasılığımın oldukça düşük olduğu gözle görülür bir gerçekti.
Taehyung, geçirdiğimiz süre zarfı boyunca tanıdığım kadarıyla sevecen biriydi. Şakayla karışık olarak kendini övmeyi seviyordu ve bunu yaparken asla egoist görünmüyordu. Ayrıca kurmuş olduğu derin cümleler ne kadar bilgili biri olduğunun da kanıtıydı. Romantik olabilmek hatta daha da iyisi karşısındakini tek bir cümleyle etkileyebilmek için tonlarca kitap okumuş olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elevator | vmin ✔
Short StoryAsansörde kaldıkları 51 dakika aralarında bir elektrik oluşması için yeterliydi hatta belki biraz fazlaydı bile #5 vmin (02.03.2019)