Başımı sallamamla eş zamanlı olacak biçimde avuç içlerini yanaklarımla buluşturan Taehyung oldukça nazikti. Kalçası üstünde kayıp bana yaklaşmasına gerek kalmadan ben ona yaklaşıverdim. Yanaklarım halen onun elleri arasında olduğu için bunu yaparken japon balığına benzediğimden emindim fakat umrumda değildi. Artık onunlayken hibir şeyi umursamıyordum.
Komşumun ''Asansörü icat eden insana teşekkür etmeliyim bence'' derkenki sesi fısıltı halindeydi. Fısıltı kavramı Taehyung'un üzerinde oldukça farklı bir etki oluşturuyordu doğrusu. Zaten derin ve erkeksi olan sesi daha derinden çıkıyordu, tarif etmesi zordu.
Benim ''Bence adansörü icat edene değil aylık bakım çalışmalarını geciktirip burada kalmamıza neden olan insanlara teşekkür etmelisin'' derkenki halim ise ondan farklı sayılmazdı. Fısıltı halindeydi fakat daha yumuşaktı.
''İlla teşekkür edecek birini arıyorsak bu sen olmalısın'' dudakları belli belirsiz bir şekilde benimkilere dokunuyordu bu kelimeleri sarf ederken.
Taehyung'un sorusu üzerine başımı mikroskobik bir hareketle yukarı kaldırıp sordum ''Neden?''
''Çünkü çok güzelsin ve göz bebeklerim sana bakarken o kadar mutu oluyorlar ki dans ettiklerini beynimin tüm iletim demetlerinde hissedebiliyorum''
Önce beğenmişçesine dudak büzdükten sonra ''Buna düşmeyen de ne bileyim...'' diye ekledim. Son günlerde sosyal medyada geçerli olan kalıpların etkisinde kaldığım apaçık bir gerçekti.
Çok geçmeden artan dudak dokunuşları ile beraber ''Sanırım senden fena halde hoşlanıyorum'' deyip 'fena' kısmını bastıran Taehyung dudaklarımızı daha fazla ayrı bırakmayarak birleşmelerini sağladı.
Hali hazırda kulağımın arkasına yönlenmiş durumda olan parmakları, başımın ona yaklaşmasına yardımcı olurken baş parmağı ise her iki yanağımı birden okşuyordu. Daha önce hiç böyle sevilmiş miydim emin değildim açıkçası. Cevap hatırladığım kadarıyla hayır olmalıydı.
Dudaklarımız birbirine baskı uygulamaya devam ederken kapanan göz kapaklarımla aynı anda olacak biçimde kollarımı onun ensesinde birleştirdim. O beni kendine yaklaştırıyordu ve benim de ondan altta kalmaya niyetim yoktu doğrusu. Neden bilmiyordum ama kendimi adeta bir yarışın içindeymiş gibi hissediyordum.
Dudaklarımız aralanıp öpücüklerimiz derinleşirken Taehyung'un başını sola çevirmesi işleri hızlandırdı. Ellerimi onun saçlarına çıkarışım Taehyung'un narin okşayışlarını takip ederken dillerimiz de öpüşmeye dahil oldular. Egemenlik yarışına tutuşan ıslak parçalarımız birbirleri üstünde kayıyor, içinde bulunduğumuz ortam vıcık vıcık bir sesle kaplanıyor, komşumun saçlarında gezinen parmaklarım daha fazla baskı uyguluyor ve tüm bunlar vücudumda ne kadar hormon varsa hepsinin çalışmasına neden oluyordu.
Nefes almak amacıyla arada bir birbirimizden ayrılıyorduk ve bu süre zarfları içerisinde tutmuş olduğum saç tutamlarını çekiştiriyordum. Ne fazla sert ne de fazla yumuşak olan saç tutamlarının parmaklarım arasında gezinmesini seviyordum ve bunu yapmamam için herhangi bir uyarı almadığımdan dolayı yapmaya devam ediyordum.
Neden sonra kazanmaya çalıştığımız hakimiyeti elime almak amacıyla dizlerim üstünde yükselerek Taehyung'un alnına kendiminkiyle baskı uyguladım. Artık ondan daha yukarıdaydım ve hareketlerim eskisi kadar sınırlı değildi.
Alınlarımız halen birleşikken nefes almak için geriye çekildim ve konuştum ''Taehyung'' fısıltı halindeki kelimem soru kalıbı biçimindeydi.
''Efendim?''
''Denemek istiyorum'' derken nefes nefeseydim.
''Neyi?''
Cevap vermeden önce yutkundum çünkü nasıl toparlanacağımı bilmiyordum ''Seninle birlikte olmayı'' diyerek giriş yaparken başlarımızı ayırıp gözlerinin içine odaklandım ''Denemek istiyorum işte'' dedim ''Hemen sevgili olmayalım çünkü daha önce dediğim gibi ben eskiden hiç bir erkekten hoşlanmadım ve kalbini kırmak istemiyorum''
Gülümseyerek ''Jimin'' demesine rağmen devam eden ben oldum ''Buradan çıktıktan sonra birlikte takılıp bir şeyler yaparız ve birbirimizi daha iyi tanırız, ne dersin?'' sorduktan sonra cevap beklemeden devam ettim ''Ondan sonra da duruma göre bakarız işte, bilmiyorum''
Ben konuşmaya başladığımda yüzümden ayırıp kendi kucağına yerleştirdiği ellerinden birini sağ elimi tutmak için kullandı ve bunu yaparken bana bakmıyordu ve ''Evet derim'' derken elim onunkinin arasındaydı ''Denemek istediğin için teşekkür ederim'' derken ise tam olarak göz bebeklerime bakıyordu ''Ayrıca bu kadar düşünceli olup kalbimin kırılabileceğini göz önünde bulundurduğun için de teşekkür ederim''
Konuşmadan önce onun cümlesinin bitmesini bekledim ''Asıl ben teşekkür ederim'' ve tıpkı onun gibi gülümsedim ''Sevildiğimi hissettirdiğin için''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elevator | vmin ✔
Short StoryAsansörde kaldıkları 51 dakika aralarında bir elektrik oluşması için yeterliydi hatta belki biraz fazlaydı bile #5 vmin (02.03.2019)