İyi okumalar! Ve oylar, yorumlar lütfen... 🖤
Love get with us.
《《《Dondurmamdan bir kaşık daha aldım ve ağzıma götürdüm. Perrie bu halime kıkırdadı ve kendi dondurmasını sehpanın üzerine bırakıp tekrar bana döndü. "Evet... neden bu depresyon halindesin bakalım?"
Sorusu gözlerimin irileşmesini sağlarken hızla kendimi savundum. "Hiç de öyle değilim. Canım dondurma istemiş olamaz mı yani?"
Gözlerini kısarak birkaç saniye gözlerimin içine baktı. Sonra kanepede arkasına yaslanıp rahat bir ifadeyle konuştu. "Neyse ki, şuan da yalan söylediğini anlayacak kadar iyi tanıyorum seni."
Ofladım ve onun yaptığı gibi bende dondurmamı sehpaya bıraktım. Tamam, dünü atlattığım pek söylenemezdi. Hem Harry mesaj bile atmamıştı. Sanırım hala uyuyordu. Gerçi, sabaha kadar süren bir partideyse yorgun olması çok normal değil miydi? Beynim, saçma bir şekilde başka olasılıkları düşünürken yerimde kıpırdandım. Acaba eve tek mi dönmüştü? Yani... bakın belki de saçma düşünüyordum tamam mı? Ama düşüncelerimi ve saçma sapan kıskançlığımı durduramıyordum.
Ama sonra da aklıma Harry geliyordu. Yani, beni önemsediğini ve hayatında olduğumu bir şekilde hissettirmişti bana. Birden bire başkasıyla görüşmezdi ya da eve başka bir kadınla dönmezdi. En azından şu zamana kadar bana verdiği izlenim buydu. Acaba bunları düşündüğümü bilseydi bana kızar mıydı? O, eğer benim hakkımda böyle düşünseydi ben tepki gösterirdim sanırım...
"Hey! Angel? Sen çok fena depresyondasın işte! Birde düşüncelere dalıp beni duymuyorsun!"
Perrie'nin hızla konuşmasına gözlerimi devirdim ve yerimde doğrulup ona dönerken konuştum. "Peki... bak, sana dün olanları anlatmalıyım."
Perrie, benim yaptığım gibi hızla yerinde doğruldu ve konuştu. "Seni dinliyorum!"
İç çektim ve nereden başlayacağımı bilmediğim için dün ki telefon konuşmasından itibaren anlatmaya başladım.
"Dün Harry'le telefonda konuşuyorduk, her şey normaldi. Sonra telefonu kapatacaktım ama o anda Tyler odaya girdi ve yemeğe gidip gidemeyeceğimizi sordu. Bende onayladım."
Perrie kafasını salladı. "Bu sırada Harry'le telefonda mıydın?"
Kafamı salladım ve konuşmaya devam ettim. "Sonra, Harry'nin tavrı değişti. Yani... en azından ben öyle hissettim. Yemeğe gideceğimden falan konuştuk."
Perrie'nin gözleri parlarken imalı bir şekilde konuştu. "Hissettiğin duygu kıskançlık mıydı?"
Dudaklarımı yaladım ve kafamı salladım. Tamam, emin olmadığımı söylememe gerek falan yoktu. Dün telefonda gerçekten Harry'nin kıskandığını hissetmiştim. Bunu değişen sesinden, konuşmalarından anlamıştım işte.
"Sonra?" Perrie tekrar sorunca düşüncelerimden hızla kurtuldum. "Sonra... hiç konuşmadık. Eve geldiğimde mesaj attım ama cevap vermedi. Sonra sabah işe giderken cevap verdi. Gece boyunca partide olduğunu ve uyumaya gittiğini yazmıştı."
Perrie şaşırtıyla kaşlarını kaldırdı. "Yani, gece boyunca partide takıldığı için mi sana cevap verememiş? Bu nasıl bir mesaj tanrım!"
Omuzlarımı silktim. "Umrumda değil. Zaten bugün de hiç konuşmadık. Bilmiyorum işte... saçma bir şekilde üzgün hissediyorum."
Gerçekten... üzgün ve sinirli hissediyordum. Üstelik ortada pek bir şey olduğu söylenemezdi. Ayrıca sorunum Harry'nin bir partide olması falan değildi. Sabaha kadar bir partide olup bana cevap vermemesi sorundu. Yani hiç aklına bile gelmemiş miydim? Ve bana uyandıktan sonra da mesaj atabilirdi. Neden bir partide olduğunu söylemişti ki? En azından bunu söylemeseydi, aklımı saran bu aptal düşüncelerle uğraşmazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Only Angel // h.s
FanfictionGözlerim senin gözlerine kenetlendiği an bir şey olduğunu biliyordum. Bir şey vardı biz, 'biz' olacaktık. 🧚♀️1-Harry