2🐝

1.8K 154 62
                                    

I found a love for me. Darling, just dive right in and follow my lead.

🌻🌻🌻

Oflayarak kağıtların arasında kaybolmamaya çalıştım. Bütün masamın üstü ve yerler kağıt tomarlarıyla doluydu. Her zamanki gibi oflayıp puflayarak işin içinden çıkmaya çalışıyordum. Tabi ne kadar başarılı olabilirsem artık. Önümdeki bilgisayarda kısık sesli bir müzik açıktı.

Elimdeki kağıtları da yerde duranların üzerine atıp kollarımı esnettim. Muhtemelen her yerim tutulacaktı. Ama çalıştığım küçük yayınevi için her şeyi yapmaya hazırdım.

Bileğimdeki tokayla saçlarımı bağladım ve esnedim. Anlaşılan yarın uykulu uykulu gezeceğim bir gün olacaktı.

🌻

Üzerimdeki deri montu yavaşça çıkardım ve yürümeye devam ettim. Bu gün gerçekten şanslı günümdeydim sanırım. Yağmur yağmamıştı ve içtiğim kahveler sayesinde uykusuzluğumu giderebilmiştim. Çantamı sağ kolumda sabitleyip gözlerimi etrafta gezdirdim. Dün yağmur yağarken girdiğim kafeye tekrar gidiyordum. Bu gün yanlışları ve hataları düzeltmem gereken bir sürü yazı vardı. Bende bu işi sessiz ve sakin bir yerde yapmayı düşünmüştüm. Dün ki kafenin ortamını ve huzurunu sevdiğim için aklıma orası gelmişti.

Yürümeye devam ederken kafeyi gördüm. Dudaklarımda bir gülümseme oluşurken yaklaştım ve kapısını açıp içeriye girdim. Girdiğim anda burnuma gelen kahve ve çikolata kokusu beni mutlu etti. Sanırım, şu anda 'nerede olmak isterdin?' Sorusuna bin kere buranın ismini verebilirdim. Dün ki kadın sıcak bir gülümsemeyle bana doğru gelirken bende gülümsemesine karşılık verip dün ki masama oturdum. Çantamı ve elimdeki deri montu masanın kenarına bıraktım.

"Hoş geldiniz." Kadının neşeli sesi gülümsememi sağlarken karşılık verdim. "Merhaba."

Gözleri montum ve çantama kaydıktan sonra tekrar bana dönüp konuştu. "Ne alırsınız?"

Gülümseyerek düşünmeden konuştum. "Çikolatalı pasta ve kahve."

Kıkırdadı ve kafasıyla onaylayıp yanımdan ayrıldı. Çikolatalı pasta yiyeceğimi duyan midem sevinçle guruldadı. Sandalyemde daha rahat bir konum alıp çantama uzandım ve bütün kağıtları çıkardım. Telefonumu da çıkarıp masaya bıraktım. Gözlerim bir süre kağıtlarda yazan metinleri taradı. Aslında Sophia, metinleri hafta sonundan sonra teslim edebileceğimi söylemişti. Ama ben hemen bitirip diğer günler kendimi film izlemeye ve dinlenmeye adamak istiyordum. Düşünceler beynimden akarken birinin yanımda boğazını temizlediğini duydum. Kafamı hızla kaldırıp kim olduğuna baktım. Pekala, bakın, bunu hiç beklemiyordum! Yayınevinden ya da saçma ve meraklı komşularımdan biriyle karşılaşacağımı düşünmüştüm.

Dün, masalarına kahve döküldüğü için peçete alan çocuk karşımda duruyordu. Dejavu gibi hissettiğim için gülümsedim. Gözleri yüzümü tararken kaşlarını yukarıya kaldırdı ve yavaşça konuştu. "Merhaba?" Gülümseyerek iç çektim ve karşılık verdim. "Merhaba."

Dudaklarında ufak bir tebessüm oluşurken gözleri yüzümden önümdeki kağıtlara döndü. Sonra gözlerinin endişeyle kısılmasını izledim. Hızla bana dönerek, eliyle önümdeki kağıtları gösterdi. "Eğer seni böldüysem çok özür dilerim." Dudaklarımda büyüyen gülümsememi engelleyemedim. Burada yaşayan ve tanıdığım çoğu insandan kibardı. Ve beni böldüğünü söylerken epey endişeli görünmüştü. Samimiyetine inanarak kıkırdadım ve kağıtları bir kenara çekerken cevapladım onu. "Hayır bunlar için daha zamanım var."

Dudaklarında rahatlamış bir gülümseme oluşurken karşımdaki boş sandalyeye göz attı ve konuştu. "Peki, oturabilir miyim?" Hiç düşünmeden kafamı sallarken buldum kendimi. Sandalyeyi çekip karşıma oturdu ve 'teşekkür' içeren gülümsemesini yolladı. Az önce ki kadın, masama yürüdü ve elindeki çikolatalı pastayı ve kahveyi bıraktı. Harry, yani dün kendini tanıttığı için ismini tabiki biliyordum. Kıkırdayarak kadına döndü ve konuştu. "Bende aynılarını alabilir miyim?" Kadın başını sallayıp yanımızdan giderken Harry bana döndü.

"Çikolatalı pasta ve kahve buradaki favori menüm. Ve görünüşe göre seninde öyle?"

Elimi çeneme yaslarken ona döndüm ve cevapladım. "Aslında bu ikinci gelişim ve ilk defa buranın pastasını yiyorum."

Kıkırdadı ve o da elini benim gibi çenesine yaslarken kafasını salladı. "Gerçekten güzel pastaları var." Başımla onayladım ve gözlerimi onun üzerinde tutmaya devam ettim. Gözlerini hafifçe kısarak konuştu. "Buralı mısın?" Dudaklarımda bir sırıtış oluşmaya başlarken kafamı olumsuz anlamda salladım.

Harry'de bana uyup sırıttı ve konuştu. "İngiliz değilsin değil mi?" Sonunda ağzımdan engelleyemediğim bir kıkırtı çıkarken cevapladım. "Ama sen tam bir ingilizsin değil mi?" Harry tahminime güldü ve kafasını sallayıp konuştu. "Holmes Chapel'lıyım."

Kaşlarım yukarıya kalkarken gülümsedim. Eski sınıf arkadaşım da oralı olmasaydı kesinlikle orayı bilemezdim sanırım. Harry, gözlerini şüpheci bir tavırla kısarken konuştu. "Pekala, sen amerikansın öyle değil mi?"

Ağzımdan ufak bir kahkaha kaçarken sandalyemde biraz daha rahat bir pozisyon aldım. Harry hala bana bakarken oflayarak ve gülerek cevapladım. "Tamam, pekala amerikanım."

Harry gülümsedi ve tekrar konuştu. "Ama aksanın neredeyse ingilizler gibi neden?"

Neredeyse beş dakika içinde beni analiz etmesinin hoşuma gitmediğini söyleyemezdim. Daha önce kimsenin anlayamadığı ya da sorma zahmetine girişmediği şeyleri öğrenmeye çalışması beni mutlu etmişti. "Etrafımda hep ingilizler olduğu için sanırım. Amerikan aksanım biraz yok oluyor gibi."

Az önceki kadın gelip pastayı ve kahveyi Harry'nin önüne bıraktı. Harry kadına teşekkür ettikten sonra bana döndü ve az önceki cevabıma karşılık olarak konuştu. "O zaman etrafındaki ingilizlere biri daha mı eklenmiş oldu?"

Kaşlarım yukarıya kalkarken kendinden bahsetmesi beni güldürdü ve konuştum. "Bu etrafımda olacağını söyleme şeklin mi?" Harry, dudaklarını büzerken düşünüyormuş gibi yaptı ve eline çatalını alırken konuştu. "En azından günün sonunda numaranı alabileceğimi düşünmüştüm." Kirpiklerimi kırpıştırdım ve bende düşünüyormuş gibi yaptım. Onu taklit etmeme kahkaha attı. Boğuk ve sevimli kahkahası çikolata kokularıyla birleşince, kulağıma mükemmel geldi.

Harry ben pastamın tadına bakarken beni izledi. Pastanın lezzeti neredeyse gözlerimin kapanmasını sağlayacaktı.

Kıkırdadı ve konuştu. "Güzel, değil mi?" Gülümseyerek kafamı salladım ve o tekrar pastasına dönerken düşünme fırsatı buldum.

Şey, bende günün sonunda ona numaramı vermek isterdim. En azından etrafımda olacağını bir şekilde ima ettikten sonra numaramı vermek isterdim.
















🌻🌻🌻

Merhabalarr😻 nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Ben bu hikayeyi birden gelen bir istekle yazıyorum o yüzden belli bir uzunluk belirlemedim. İçimden ne kadar gelirse nerede durursam o kadar yazıyorum. Böyle tatlı ve sıcak bir hikaye olmasını istiyorum🐳🐳

Umarım seviyorsunuzdur. Çokça sevgilerr dileyip gideyim😍

Ha, bu arada sizi çok seviyorum💓

Only Angel // h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin