Sonunda anne, baba ve çocuk evdeydi. Ne kadar mutlu bir aile tablosu. Ama baba baygın. Kafasında kanayan yere tampon yapılmış. Öylece bacakları açılmış vaziyette yerde oturmakta. Elbette bebeğin hiçbir şeyden haberi yok. Anne çok mutlu…
Alev sanki avını ele geçirmiş de her an yemeye hazırmış gibi heyecanlıydı. Ama yememeliydi. O çocuğunun babasıydı. Bir taraftan stokları azalıyordu.
Adamı bir güzel bağlamıştı. Ağzını da özenle bantlamıştı. Nevin ablasına durumu çaktırmamalıydı. Kapıyı kilitleyip, ev sahibinin evin bir odasına eşyalarını koyup kapattığını söyleyecekti. Adamın ses çıkarmamasını umuyordu.
İs yerindeyken uzun uzun düşündü babacığı ne yapacağını. Ne kadar da umursamaz ne kadar da sorumsuzdu. Hemen kendilerini başından atacak elinden gelse bebeğini bir kaşık suda boğuverecekti. Onun anlayacağı dilden konuşmak gerekiyordu. Kendi çoluk çocuğuna ne kadar değer veriyor olabilirdi ki? Ona öyle şeyler yapacaktı ki çocuğunu kabul edecekti. Hem belki bu şekilde öldürme isteği de azalırdı.
Sabah Kader’i uyuttuktan sonra kapının kilidini açtı. Babacık çoktan uyanmıştı. Gevşetmesine imkan vermediği bağlarını zorluyor, ağzındaki bandın arkasından ses çıkarmaya çabalıyordu. Nazikçe yanına oturdu. Eliyle babacığın burnunun ucunu oynamaya başladı.
“Gördün mü bak. Hiç senin bildiğin kızlara benzemiyormuşum değil mi? Çocuk yaparken herşey çok güzel di değil mi? İşte siz erkeklerin beyni bu kadar çalışıyor. Ah canım ağzın yüzün akmış. Karnın da acıkmıştır senin.”
Babacık onun yemi ya da avı değildi. Hayatta kalması gerekiyordu. Hem yardıma ikna olduğunda artık aç da kalmayacaklardı. O Şevket denilen iğrenç herif ne yapıyordu. Ağına düşürdüğü kızları hayatta tutuyordu. Onlara yemek veriyordu. O yüzden Alev de bunlara dikkat etmeliydi. Buz dolabından leziz bir et yemeği –Bu Ateş denilen herifti.- ve bir sürahi su çıkardı. Aile yemeği yiyeceklerdi.
Bantı ağzından cart diye asıldı. Gözlerinde yaşlar birikmesine rağmen bakışları nefret doluydu.
“Sana kendi ellerimle yemek yedireceğim canım.”
Kaşığı kavrulmuş küçük etlerden birkaç tanesine ve bolca suyuna daldırdı. Tam elini tabaktan kaldırıyordu ki bir anda babacık Alev’in elini ısırdı. Alev kaşıkla kafasına vuruyordu ama o koparacak gibi ısırıyor ancak bırakmıyordu. Kafasına kafa attı. Bu hiçbir işe yaramamış başının zonklamasına yol açmıştı. Elinden bir et parçası koparmak üzereydi ki elindeki kaşığı sertçe suratının bir yerine soktuğuyla elini bırakması bir oldu. Kaşık adamın gözüne girmişti. Adam korkunç bir şekilde bağırıyordu. Bebeği uyandıracaktı. Tekrar bandı ağzına kapattı. Eli deli gibi kanıyordu. Bir daha ağzını açmayacaktı. Kaşığı ne yapacaktı. Çıkarsa gözü dışarı akacaktı. İğrenç olacaktı. En iyisi gözünün içinde tutmaktı. Hem kötülük değil gözünü korumuş oluyordu böylece. İşi bittiğinde beraber hastaneye giderlerdi. –Aile yemeği yerken bir kaza oldu doktor bey.- Eli kolu bağlı olduğu için kendi gözünü de oynayamazdı. Onu öylece odada bıraktı ve üstüne kilitledi.
Açlık meselesini bir şekilde çözmesi gerekiyordu. Belki bir pipetle verebilirdi. Ama bunu sonra halledecekti. Babacık onu uğraştıracağa benziyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikopat Anne
Mystery / Thriller"Sana defol git dedim." dedi kızarak. Satırla adamın kolunu kesip çöp torbasına koyarken genç kız dehşet içindeydi. "Ne? Ne yapıyorsun?" dedi titreyerek. "Evde benden yemek bekleyen biri var." dedi genç kadın. Sonra da umursamaz bir şekilde omuz sil...