Final

11.7K 538 88
                                    

"Kendine sebep mi üretiyorsun. Sen canavarsın. Bunu gözlerinde gördüm senin. Öldürmek için sebebe ihtiyacın yok. Bak zavallı bir adamı öldürdün sebepsiz yere. Belki o gece küçük kızı babasını bekledi. Bu bitmeyecek. Öldüremezsen ölürsün sen."

Rüyasında babacık gerçekleri suratına vurduğu için sabaha güzel uyanamamıştı. Zaten nasıl uyanabilirdi ki? Bir gün önce masum bir adamı öldürmüştü. Sırf kendi çıkarları uğruna. Çok garip. İçindeki öldürme hissini rahatlatacağına kalbine ağır bir yük eklemişti.

Yetmedi yine Tolga aradı. Sabahın köründe yaptığı aramalar genellikle pek hayırlı olmuyordu. Alev bir küfür savurdu.

"Son gittiğin müşteri de yatağında ölü bulunmuş. Adamı hadım etmişler. Kızım çok cenabetsin sen. Kaç kere polise gittin zaten. Senden şüpheleniyorlar söyliyeyim."

Tolga'ya küfür üzerine küfür etmişti. Yurtta ona tecavüz eden adamı öldürmeden önceki psikolojisine dönmüştü. Kendini gerçekten pek iyi hissetmiyordu. 'Öldüremezsen ölürsün sen.' Gerçekten de kimi şarkı söylmek için doğar, kimi öğreticilik yapmak için. Alev de öldürmek için doğmuştu. Dünyanın fazlalıklarından arınması gerekiyordu. Hayvanları öldürmüyordu. Polis onu hapse atarsa ölecekti. Yaşamasının bir anlamı kalmayacaktı. Çünkü hayatından öldürmeyi atarsa hayatının tek bir anlamı kalıyordu. O da Kader. Ancak hapse girerse onu da göremeyecekti. Hapse girmezse de cinayetler durmayacaktı. Bundan emindi. Dünyadaki kötü insanlar bitmiyordu. Sayıları iyi insanlardan çok daha fazlaydı. Aklına tek bir çözüm geliyordu. O da son bir cinayet işlemek. Cinayetleri tek bir şekilde bitirebilirdi. O da kendini öldürerek.

Kader'e kalın kıyafetler giydirip, arabasına bindirmek için kucağına aldığında küçük gözlerinin içine bakıp "Bugün Nevin ablanı ziyarete gideceğiz." dedi.

Kader artık sevenlerini tanıyordu. Nevin ablasını görünce gülücükler saçmaya başladı. Nevin ablası da hem sevinmişti hem şaşırmıştı. Pek ziyarete gelmiyorlardı. Ayfer'in de yüzünden düşen bin parçaydı.

"Hayrola kızım. Canın sıkkın görünüyor."

"Abla bildiğin gibi. İş ve geçim zorluğu işte."

Bundan bir yıl önce Nevin ablası çocuğuna bakmayı kabul ettiğinde ona ne para ödeyeceğini kara kara düşünmüştü ancak Nevin ablası ondan hiç para istememişti. Anneler de böyle yapar değil mi? Gerçek annesini düşündüğünde kendini şanslı hissetti. Kendi annesi onu öldürmeye kalkmıştı. Sözde o da anneydi. İnsanlara sorsan kendileri masumcacık insanlar, adaletli iş verenler ya da evladının her koşulda iyiliğini isteyen anne babalardı. Ama öyle değildi işte. Nasıl Alev'in kendi annesi bir zevk uğruna, belki de kendisinin Kader'i yaptığı gibi para için gebe kalıp, onu doğurduysa; her insan sırf kendisi için, bencilce çocuk doğuruyordu. Kimse çocuğuna doğmak ister misin diye sormuyordu değil mi? Ama doğduğunda agucuk bugucuk sevmesi güzel oluyordu. Biraz büyüyünce belki de kötü insanların ordusuna, şeytanın askerlerine katılacağını bilmeden, tıpkı kendisi gibi. Belki de ölümden sonra yaşam vardı. Belki herşeye yeniden başlayabilirdi. Belki de bu yaşam da yanlış kişiden doğmuştu. Belki de sevgi dolu bir anneden doğsaydı, kötü insanları yakalardı polisler gibi, katil olacağına. Hayatı bir cinayetle başlamıştı ne de olsa. Bir de sevgiyle başlasaydı ne olurdu diye ölümüne merak ediyordu.

Nevin ablasının koyduğu kahve fincanına o kadar çok bakmıştı ki,

"Kızım nedir derdin söylesene. Endişelendiriyorsun beni."

"Abla, eğer bana birşey olursa Kader'e bakar mısın?"

"Aa kızım neler diyorsun sen? Merak etme o Doğan Bey'i öldüren katil bulamaz seni. Sen dert etme kızım birşey olmayacak."

Ayfer cevap vermedi. Kendisine annelik yapan bir ablası vardı. Onun evinden çıkar çıkmaz adının Alev'e dönüşmesi gibi, bir anda çevresindeki hava sıcaktan soğuğa dönüverdi.

Canı çok sıkkın olduğundan mı bilmiyordu ama çok yorgun hissediyordu. Etrafı bulanık gördüğü zamanlardan birinde Kader'i gördü. Ama bir gariplik vardı. Sanki bir kaç yaş daha büyümüştü. Ve elinde tüy yumağı bir şey vardı. Çok da güzel konuşuyordu.

"Anne bak ne buldum."

Bir anda nasıl büyümüştü. Biraz yaklaşınca, Kader'in elindeki şeyin yıllar önce Ayfer'in öldürmek isteyip öldüremediği kedi olduğunu farketti.  Fakat kedinin kafası yoktu. Kader'in ellerinde yüzünde kan olduğunu farketti. Dehşetle uyandığında kendini yatağında üstünü bile örtmemiş halde buldu. Hemen Kader'in yanına gitti. Beşiğinde mışıl mışıl uyuyordu. Belki de kendini öldürmesi daha iyi olacaktı. Belki kızı da kendisine benzeyecekti. Belki cinayetlere ortak olacaktı. Aklını kazanmadan kendisinden uzaklaşması daha iyi olacaktı. Ayfer için Kaderden uzaklaşmanın ölümden farkı yoktu. Belki de Nevin ablasıyla çok daha iyi olurdu. İyi eğitim alır, hanımefendi olurdu.

Kapıdan büyük bir gürültü geldi. Alev'in yüreği hoplamıştı. Biri kırarcasına kapıya vuruyordu. Korkarak kapının deliğinden baktı. Polisler gelmişti. Ellerindeki silahlar havaya doğrultulmuştu. Yakalanmıştı. Polisler onu hapse atacaklardı. Kapıdan gelen sesleri duyabiliyordu.

"İçeride olduğunu biliyoruz."

Korkarak içeriye girdi. Hapse girecekti. Kader yanında olmayacaktı. Orada bir sürü kötü insan olacaktı. İçindeki öldürme hissi kendisini yiyip bitirecekti. Son bir cinayet bütün bunlara son verecekti. Kızının geleceğini kurtaracaktı. Kızı ömrü boyunca hapishanede katil bir annenin gölgesinde yaşayacağına öksüz olacaktı. Ama Nevin ablası ona bakacaktı.

Emektar bıçağını eline aldı. Kendisi için zor olmamalıydı. Kendisini en kısa yoldan öldürmesi en hayırlısı olacaktı. Bileklerini kesmek hızlı bir çözüm değildi. İşlediği cinayetlerden en hızlı ölüm şeklinin boğazını kesmek olduğunu biliyordu. Şah damarını kesmesiyle kalp kanı artık vücudunun dışına pompalayacaktı. Boğazdaki damarların kalple direk bağlantısı vardı. Beynine de giden kan bir an önce kesilecekti.

Kapının koluna bir el ateş edildiğini duydu. Acele etmeliydi. Kendisi için çocuk oyuncağı olmalıydı. Bıçağı boğazına dayadı. Garip keskin olduğunu hissetmesine rağmen hiç acı hissetmiyordu. Bıçağın soğukluğunu hissediyor ama ürpermiyordu. Gözlerini kapattı. Yıllar sonra Kader'i ziyaret ettiğini düşündü. Kader mükemmel bir bayan olmuştu. Eğitimli, güçlü, akıllı bir kadın. Ömrü boyunca bu hayali hep kendi annesi için kurmuştu.

Hızlı bir hareketle boğazını kesti. Hiç acı hissetmemesine rağmen yere düşmüştü. Can acısı yoktu. Ancak inanılmaz yoğun bir uyuma isteği vardı. Kader gürültüden uyanmış ve ağlamaya başlamıştı. Bilmediği bir şey onu sonsuz uykuya çekerken, sanki küçük bebeği ona ninni söylüyordu.

Okuduğunuz, oyladığınız ve yorum yaptığınız için çok teşekkür ederim. 10K'yı geçtiğimiz için çok mutluyum. Kader'e ne oldu ya da gerçekten Alev'i yakalayacaklar mıydı gibi sorularınız varsa Kader'in hikayesi olan 'Destiny' isimli hikayeme bakmanızı öneririm.

Hikayelerim devam edecek. bugünden itibaren sıkı bir araştırmaya giriyorum. Bundan sonraki hikayem ciddi araştırmalarla yazılmış bir bilim kurgu olacak. Okuduğunuz için tekrar teşekkür ederim.

Psikopat AnneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin