Boynuna bir boyunluk geçirilip, sedyeyle ambulansa taşınmaya başladığında omzunun arkasındaki bıçak yarası yanmaya başlamıştı. Son anda yakalanmanın kaçınılmaz olduğunu anlayınca aklına böyle birşey gelmişti. Her zaman kurbanı oynamak daha iyiydi.
Anestezi verildikten sonra biraz daha rahatlamıştı. Dikişleri atıldıktan sonra polis yanına gelmiş, neler olduğunu sormuştu.
"Doğan Beylerin dadısı olarak çalışıyorum. Daha önce birkaç kere Doğan Bey beni iş yerine temizliğe çağırmıştı. O gün yine çağırdı. Geldiğimde kapı açıktı. İçeriye girdiğimde bir terslik olduğunu anlamıştım. İçeride daha önce görmediğim bir adam vardı. Elindeki bıçağı omzuma soktu. Sonra bayılmışım."
Ayrıntılı soruşturma için kendisini karakola çağırmışlardı. Gördüğünü söylediği aslında orada olmayan adamın eşgalini vermesini istediler. Aklında bir eşgal vardı. O da evde artık yarı ölü hale gelmiş tek gözü kalmış adam.
Bu aslında dahiyane bir fikirdi. Zaten babacığın kayıp dosyası da duruyordu. Belki de bir dolandırıcı yüzünden aklını kaybetmiş ve evini, ailesini terkedip kendini hasada vermişti. Hikayeden kendisini çıkarınca böyle birleşiyordu zaten. Doğan denilen herif kimleri kimleri dolandırmıştı. Dolandırmadığı bir babacık kalmıştı belki de.
Doğan Bey'in layığını bularak, yanarak öldüğünü Sedef Hanım'ın yanına gittiğinde anlamıştı. Evi hemen bir matem havası bürümüştü. Sedef Hanım üzüntüden mahvolmuş görünmemesine rağmen oldukça durgundu. Şehrin dört bir yanından tanıdıkları taziyeye geliyorlardı. Ayfer hemen yardıma girişti.
Doğan denilen herifin diri diri yanmasına sebep olduğu için hiç üzülmüyordu. Ama sebep olabileceği kötülüğü evde taziye alırlarken farketmişti. Sedef Hanımla çocuğuna baktı. Artık o çocuk babasını hatırlamayacaktı. Bebeklikten itibaren yetim büyüyecekti. Baba diyebileceği kimse olmayacaktı. Hayır hayır böyle düşünmemeliydi. O adamdan hayırlı bir baba olamazdı. Karısını bile aldatıyordu. Ama yine de çocuğuna bakacaktı. Kendi istediği de bu değil miydi? Hayırlı bir insan olmasa da babasının çocuğuna bakmasını istemiyor muydu? Kafası iyice karışmaya başlamıştı.
Gözlerinin ışıltısı sönen Sedef Hanım'a ve kucağındaki çocuğa baktığında bir aileyi yıktığını farketti. Başlangıçta tek amacı bir aileye hizmet etmekti. Sonra aileyi bir şıllığın gazabından kurtarmıştı. Şimdiyse evin direğini yok etmiş olması çok ironikti. Herşey bir kenara, en önemli amaçlarından biri ise evladına mükemmel bir anne olabilmekti. Ama aslında anne olabilecek özelliklere sahip değildi. İçindeki bu inadın tek nedeni kendi annesinin haberi olmayan, olsa bile belki umrunda olmayacak olan bir yarışa girmiş olmasıydı. Hep içinden -bugün beni görseydi yaptıklarına utanırdı- diye düşünmek hoşuna gidiyordu. Ama aslında kafasında yarattığı canavar anne belki de ta kendisiydi.
Akşam Sedef Hanımları yalnız bırakıp Kader'i de yanına alıp kendi evine gitti. Sanki aileye daha fazla rahatsızlık vermek istemiyor gibiydi. Tabi Sedef Hanım nereden bilecekti. Sessiz sakin evlerine geldiklerinde karanlık sessizliği, babacığın iniltilerinin bozduğu farketti. Kader artık rahatlıkla oturarak oyuncak oynayabilecek seviyeye ulaşmasına rağmen olacaklardan asla haberi olmayacaktı.
Uzun bir süredir ağzına yapışık duran bandı çekip çıkardığında beklediği gibi çığlığı basmamıştı. Adam çok halsiz bir durumdaydı.
"Öldür beni." dedi. Bu bir yalvarmamıydı?
"Seni öldürmeyebilirim. Sana kimse inanmaz. Artık cinayetten aranıyorsun. Zengin bir iş adamını öldürdün."
"Lütfen daha fazla eziyet etme. Öldüreceksin nasıl olsa." bu çok garipti ilk kez birisi kendisini öldürmesini istiyordu.
"Sen öldürülmeye layık birisin. Kim evladını sokağa atar ki? Hadi ben karın değilim. Bebeğin suçu ne? Hiç kendini küçük Kader'in yerine koydun mu? Belki aç kalacak. Ayağına giyecek pabuç bulamayacak. Eğitim göremeyecek. Belki de yetimhaneye düşecek. Sen kendi evladını kötülüklerden korumak varken karının estetiğini, kıyafetlerini düşünüyorsun. Eğer adaletin buysa, yaşamayı haketmiyorsun."
"Kendine sebep mi üretiyorsun. Sen canavarsın. Bunu gözlerinde gördüm senin. Öldürmek için sebebe ihtiyacı yok."
Afallamıştı. Belki önceleri sadece öldürme isteği vardı. Ama sonra cinayetleri bir anlam kazanmaya başlamıştı. Bazıları karnını doyurmuştu. Bazıları masum insanları kurtarmıştı. Evet bir tek cinayeti bile sebepsiz olmamıştı.
"Ben canavar değilim. Asla hayvan öldürmedim. Neden? Çünkü onlar masum. Asla yaşamak için bir diğerinin yaşamını gaspetmiyorlar. Sadece yemek için avlanıyorlar. Öldürdükleri asla boşuna gitmiyor."
"Yani insan öldüren sen sırf hayvan öldürdüğün için canavar değilsin öyle mi?"
"Merak etme." eline satırı aldı. "Sen de boşuna ölmeyeceksin."
Babacığın tek gözünde dehşet ifadesi belirdi.
Ayfer işi bittiğinde kapının kenarından Kader'e poz verdi. Adamı iyi paketlemişti. Keşke daha büyük bir dipfrizi olsaydı. Kader annesini görünce gülmeye başladı. Ayfer'in elleri dirseklerine kadar kan içindeydi. Kader bunu bir oyun sanmış olmalıydı. Kırmızı tüm kız çocuklarının hoşuna gider değil mi? Ayfer kızına kanlı ellerini neşeyle salladı. Artık Kader'in et yeme zamanı gelmişti.
Yeni bölüm geciktiği için çok özür dilerim. Düğünüm vardı. O telaş arasında yazacak vakit bulamadım bir türlü. Çalışmalarım tüm hızıyla devam edecek. Ve yeni bilim kurgularıma da başlayacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikopat Anne
Gizem / Gerilim"Sana defol git dedim." dedi kızarak. Satırla adamın kolunu kesip çöp torbasına koyarken genç kız dehşet içindeydi. "Ne? Ne yapıyorsun?" dedi titreyerek. "Evde benden yemek bekleyen biri var." dedi genç kadın. Sonra da umursamaz bir şekilde omuz sil...