"Özür dilerim..."...
Sirius 'un elini tuttum ve birlikte koştuk hiçkimse bizi fark etmiyordu bile. Biz Remus ve James'in yanına gelince onlar büyü yapmayı kesti ve Meda da dahil hepimiz cisimlendik, oradan ayrılmadan önce gördüğüm son şey babamın hayal kırıklığı ile bakan gözleriydi...
Sirius 'un dairesine gelince hepimiz oturduk ve sohbet ettik sanki az önce olanlar olmamış gibi. Sonra Meda, James ve Remus gitmişlerdi. Ben ve Sirius tek kalmıştık. Sirius ayaklandı ve ellerini birbirine vurdu.
"Pekala, aç mısın?"
"Sence cidden ilk yapmamız gereken şey yemek yemek mi Sirius? Beni ne kadar zor bir duruma soktuğunun farkında değil misin? Ya seninle gelmeseydim? "
Yanıma oturdu.
"Üzgünüm, sadece seni paylaşma fikrine sıcak bakmıyorum. Lütfen artık mukaatsız geçinelim. Ailemizi kuralım."
Ellerimi ellerinin içine aldı ve öptü. Gülümsedim.
"Şimdi ne yemek yiyoruz hanımefendi? Müthiş sandviçlerimden denemeni isterim doğrusu."
"Ben can güvenliğimiz için dışarıdan söyleme taraftarıyım."
"Nankörsün sevgilim, kim sevgilisini ilk düğünden kaçırıp sonra da kendi elleri ile yemek yapar ki?"
"Pekala pekala. Ne yapıyorsan yerim sevgilim de bana olucak bir kıyafet var mı?"
"Doğru bir de o konu var. Benim odamda büyük bir dolap var onun içinden tişört giysen zaten elbise gibi olur sana."
"Ha ha çok komik."
Oradan ayrıldım ve Sirius 'un odasını aramaya başladım. Sonunda bulduğumda dolapların kapaklarını tek tek açtım ve karşıma çıkan kırmızı kısa kollu tişörtü giydim gelinlik çıkarmak cidden zor işti.
Saçımı falan da açmıştım gerçekten de Sirius'un dediği olmuştu tişört bana elbise gibi olmuştu.
Aynasının önüne gittim ve parfümlere baktım bir tanesinin şişesi benimkinin tıpatıp aynısıydı. Şişeyi açtım ve kokladım bu benim kokumdu. Bu bana özelüretilen bir kokuydu demek parfümümü araklamıştı köpek.Çıplak ayaklarımla ses çıkara çıkara Sirius 'un yanına gittim. Masaya baktığımda iki tane sandviç gördüm. Ikimizde oturup yemeğe başladık.
"Sirius."
"Hı?"
"Benim parfümümün sende işi ne?"
Bir anda öksürük komasına girmişti. Beklemiyordu tabii. Kendine geldiğinde konuştuk, gülüştük. Sonra iş ciddi konulara geldi. Tabakları kaldırdık ve oturduk.
"Sirius sana bi şey sormam gerek."
"Sor bebeğim, dinliyorum."
"Şu aile kurma işini yani baba olmayı cidden istiyor musun? Hazır olduğunu nasıl bilebiliyorsun?"
"Elbette istiyorum. Hazır olduğumu da biliyorum. Bunu hissediyorum. Peki ya sen? Sen benimle bir aile kurmak istiyor musun?"
"Evet ama hazır olduğumu düşünmüyorum. Belki daha sonra ama şu sıralar değil Sirius. Kendime bile doğru düzgün bakamazken minicik bir cana nasıl bakabilirim ki?"
"Senden çok iyi bir anne olur Wanda bunu unutma ama kabul daha sonra olsun."
-Aylar Sonra-
Hayatımız fazlasıyla mükemmeldi. James ve Meda evlenmişlerdi bir de bebek bekliyorlardı bu durum Sirius 'u daha da istekte bırakmıştı ama biz evlenmiyorduk.
Eğer ileride bir çocuğumuz olursa ve sihir bakanlığı tarafından benim yüzümden aranırsa Sirius 'un çevresine bırakabilirdik. Soyadı Riddle olacağı için kimse onlara bakmicaktı. Sirius zaman geçtikçe bu isteğini bir kenara bırakmış rolü yapıyordu.
Kendini tamamen Zümrüdüanka Yoldaşlığına vermişti. Onu çok nadir bir şekilde görüyordum. Bell'ler ile savaşıyordu. Bende uykusuz gecelerde babamı düşünüyordum ayrıca da Sirius 'un sağ salim şu yatağa yatmasını istiyordum...
Yine Sirius 'suz bir geceydi, bu sefer yataktan kalktım ve bir çekmeceyi açtım. Oradan bir kutu çıkardım ve içini açtım babamın düğün gününde verdiği yüzük ve kolyeye bakıyordum. Yüzüğü elime aldım ve baktım dikkatlice baktım bunları verdiği gün ki lafları dolaştı aklımda: "Ona layık olacağını biliyorum..."
Peki layık olabilmiş miydim? O kargaşada yanlış bir karar vermiş olmaktan korkuyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
#BİTTİ# Karanlığın İçindeki Beyazlar
FantasyBen Wanda Riddle hesabımı kullanamadığım için yeni bir hesap açtım. Hikayenin devamını burada sürdürücem.