.Onlar İçin En İyi Seçenek Bu.

155 16 116
                                    

-Sirius Black-

Başımda fazla kötü bir ağrı ile gözlerimi açtım, loş bir odadaydım, cama baktığımda güneşin battığını gördüm.

Aklımı toparlamaya çalışıyordum. Şimdi, Wanda ve o gerzek kardeşi gelmişti ve sonra gitmişlerdi orası cepte, peki ya sonrası??

O fare dolu zindanda değildim harika, ama ben neredeydim? Rahat bir yatak, koyu gri duvarlar ve bir kaç eşya. Odaya bakılacak olursa hala o ölüm yiyenlerde esir değildim zira onlar bu kadar bonkör davranırlar mıydı şüpheliydim. Yattığım yerden kalkmaya çalıştım, birkaç denemenin ardından kalkabilmiştim.

Odanın kapısını zorladım ve açtım. Tam çıkacakken yatağa geri döndüm ve yastığın altını yokladım, aradığım şeyi bulmuştum. Güzeller güzeli asam! Yavrum gel babana.

Asamı da aldım ve koridorda gezindim. Beni boş bir eve sokmuşlardı. Bir sürü oda vardı, birkaç tanesini açtım içleri boştu ce yine koyu gri renkliydi. Başka bir tanesine daldım.

Bu oda farklıydı. Duvarlar açık maviydi ve her yerde oyuncaklar vardı. Bu ev kimin eviydi aq??

Odada gezindim, bir resim mesim arıyordum evin kime ait olduğu ile ilgili herhangi bir ip ucu, ama yok.

Karşıma bir beşik çıktı, içinde sarı saçlı, çok saçlı bir bebek çıktı. Ya Remus ya da James 'indi bu bebek. Başka çocuk sahibi olabilecek birini bilmiyordum. Aklıma bir anda bir düşünce geldi!

Regulus benim yokluğumda evlenmiş hatta bir çocuk mu yapmıştı?!

Bebeği inceledim, hayır bebek amcasına, yani bana çekmediyse Regulus' dan bu kadar tatlı bir şeyin çıkacağına imkan dahi vermiyordum.

Döndüm ve eşyaların geri kalanına baktım, evin gördüğüm kadarıyla en renkli kısmı bu odaydı, geri kalanına büyük bir yas çökmüştü sanki. Duvarlara göz yaşları sinmişti. Bir anda çok saçı olan bebek ağlamaya başladı.

Ne yapacağımı bilmiyordum, acele ederek kucağıma aldım. Biraz salladım en azından salladığımı düşünüyor ya da umut ediyordum. Çok geçmeden susmuştu.

Büyük gözlerini açtı ve bana mükemmel mavi gözlerini sundu. Yüzümde beklemediğim bir gülümseme oluşmuştu. O da güldü sanki beni anlıyor gibiydi, ve minicik elini bana uzattı. Yanağım ile burnum arası bir yere dokunuyordu ikimizde gülüştük.

Sonra aklıma Wanda 'nın dedikleri geldi...

"E-evet sevgilim, sarışın hemde masmavi gözleri var. Adını istediğin gibi Sara koydum. Sara Vega Helena Black. "

Yüzümdeki gülümseme düşmüştü, yerini daha ciddi bir ifade aldı. Ona bakışım bir anda değişti o ise hala uzun sakalım ile oynuyordu.

Beşiğine baktım el yapımı gibi görünüyordu ya da sadece üzerindeki bir şey el yapmasıydı, bir yazı, bir isim...

Sara Vega Helena Black

Artık kesinlikle emin olmuştum, kucağımdaki bebek benim bebeğimdi, benim ve Wanda'nın, bizim... Kızımızdı...

Bir kaç saniyelik duraklamamdan sonra ona sarıldım, kokusunu içime çektim... O... O benim kızımdı... Kesinlikle papatya gibi kokuyordu. Burası Wanda, Sara ve benim evimdi. Bizim evimizdi.

Sara ile yürümeye başladık o hala benim yüzüme elini basıyordu ve bu... Hoştu. Merdivenlerden indik ve oturma odası olduğunu tahmin ettiğim bir yere geldim. İçeri girdiğimizde Regulus, Meda, James, Remus, bir bebek, Tonks ve Peter vardı.

 #BİTTİ#  Karanlığın İçindeki Beyazlar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin