2.4

4.8K 296 56
                                    

Kapımın tıklatılmasıyla derin bir nefes aldım. "Aç değilim anne, her dakika gelip sorduğunda da acıkmıyorum!"

Kapı yavaşça açıldı. "Annen değilim, aç olduğunu da sormayacağım. Yine de girebilir miyim?"

Cevap vermedim, dönen sandalyemde hafifçe kıpırdanıp bilgisayar ekranına doğru eğildim. Birkaç saniye kapının önünde bekledikten sonra kapıyı kapatıp masamın yanında dikildi. "Ne yapıyorsun?"

Önüme aniden çıkan adamla hızlıca tuşa bastım. "Gördüğün gibi, oyun oynuyorum."

"Kaç saattir bu ekranın başındasın Jungkook?" Hayıflanan bir sesle pencereme ilerleyip camı açtı. "Odanın içi fosil kokuyor!"

"Rahatsız oluyorsan git Chaeyoung."

Derin bir nefes alarak yeniden masamın başına geldi. "Hiç misafirperver biri değilsin."

"Evet öyle, davetsiz misafirlerden hoşlanmam çünkü." Geldiğinden beri hiç dönüp ona bakmamıştım, yine de saçlarının örgüsünü seçebiliyordum. Anlaşılan okuldan yeni gelmişti.

Aynı okulda değildik. Şu anda gittiği liseye girebilmek için özel bir sınava girmişti ve kazanmıştı. Bu sayede o iğrenç okulun bir öğrencisiydi. Her ne kadar kaliteli olursa olsun ters orantılı bir şekilde iğrenç olduğunu düşünüyordum çünkü mutlu değildi. Mutlu olmamasına rağmen ne için bu kadar uğraştığını anlayamıyordum, o iğrenç okulun saçma sapan kurallarına uyarak mutsuz olan Chaeyoung'u hiçbir zaman anlayamıyordum. Saçlarına aşık bir kızın her gün saçlarını örerek kendisine işkence etmesi ne kadar mantıklıydı ki?

"Bugün okula gitmemişsin."

"Ne olmuş yani? Sen her gün okula gidiyor musun?"

Hiç tereddüt etmeden, "Evet," deyince göz devirip, "Sen ineksen ben ne yapayım," diye homurdandım.

"Ne zaman beynini uyuşturmayı bırakıp gerçeklerle yüzleşmeyi planlıyorsun?"

Başımı ilk defa ekrandan kaldırıp ona baktım. Gözleri söylemek istediklerinin altını çizermiş gibi bakıyordu. Ortamı bozan vurulma sesiyle beraber gerçekliğe döndüm, aslında koca bir yalana. "Chaeyoung—ah, senin yüzünden ölüyordum!"

"Bu aptal simülasyonun sonunda ne kazanmayı planlıyorsun, koltuk başında kıçını uyuşturan bu süreyi sana her şeyi yoluna koymuş bir şekilde geri vermesini mi?"

"Chaeyoung cidden," diye mırıldanırken fareye kırmak istermiş gibi basmaya başladım. "Annem seni başıma psikolog olarak mı gönderdi? Lütfen ona git ve iyi olduğumu söyle çünkü ben söyleyince anlamıyor."

"Hayır," dedi sinirli bir sesle. "Eğer telefonun kapalı olmasaydı buraya gelmeme gerek kalmazdı aptal." Bir şeyler daha söyleyecekken kendini frenlemişti ve birkaç saniye sonra usulca mırıldandı. "Seni merak ettim."

Şaşırdığımı belli etmemek adına yalandan gülümsedim. "Hangi yazılı metinden bu? Güzel ezber yapmışsın."

"Senin sevimli falan olman gerekir ama sen fazlasıyla sinir bozucu bir tavşansın."

Kaşlarım anında çatılırken dişlerimin arasından, "Bana şunu söylemeyi kes," dedim.

"Neden? Bu gerçeği de mi dile getirmekten kaçınacaksın?"

"Park Chaeyoung, sadece çık odamdan."

Ellerini masama dayadı. "Hiçbir yetenek, bir kalıba sokularak değerlendirilemez. Sırf o kör insanlar için vaktini boşa harcamana değer mi?"

behind lights ღ rosékook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin