Beyaz tişörtümü katlayıp valizin içine elimle düzelterek yerleştirdim. Telefonumdan gelen müziğin hafif mırıltıları, ne kadar da bir film yıldızı gibi hissettiriyordu. Yine de bu çok klişeydi. Sanırım insanların klişeden hem nefret etmesinin hem de klişeyi çok sevmesinin nedeni buydu.Müzik sesi kesilip yerini alışık olduğum melodiye bıraktığında dolu dolu gözlerimi kırpıştırıp telefonuma uzandım. Ekrandaki adının arka planında duran içi dolu valiz, telefonun sesini kısıp yanıma koymama sebep olmuştu.
Aradan saniyeler geçerken telefon yeniden çalmaya başladı. Hiçbir şekilde kaçışı olmadığını fark ettiğimde sesimi temizleyip aramayı yanıtladım. "Efendim?"
"Ah Chaeyoung, neredesin!"
"Ders çalışıyordum," diye yalan söyledim. "Önemli bir şey mi var?"
Yine o gereksiz okulun gereksiz ödevlerini mi yapıyorsun diye bana laf atmasını beklerken, "Böldüğüm için üzgünüm, senden başka arayacak kimseyi bulamadım," dedi.
"Sorun değil," dedim gerçekten konuştuğum kişi Jungkook mu diye ekrana bir bakış atarak. "Ne oldu?"
"Sen iyi misin? Sesin bir garip geliyor." Kaşlarını çattığını hissedebiliyordum. Bu konuşma eğer dün gerçekleşmiş olsaydı, hatta bir saat önce, mutlu olabilirdim. Fark etmiş olması bile bir gelişme sayılabilirdi belki, ancak artık çok geçti ve önemi yoktu.
"Üşütmüşüm biraz, ondan olabilir."
"Chaeyoung, hava 37 derece."
Hiçbir zaman yalan söylemeyi beceremeyecektim. "Geçen gün yediğimiz dondurma çok soğuktu."
Hafifçe kıkırdadı. "Bir dahakine sana sıcak alalım da üşütme."
Bir daha hiçbir zaman olamayacak demek istesem de susmak zorunda kalmıştım. "Of Jungkook, beni oyalamayı bırak. Ne söyleyeceksen söyle."
"Heh, doğru ya!" dedikten sonra sesini kısarak devam etti. "Benim hani o iş vardı ya..."
"Ne işi?"
"Biliyorsun! Evdeyim o yüzden rahat konuşamıyorum."
"Evet?" diye sordum devam etmesi için. Kayıtsız görünmeye çalışıyordum, en az onun kadar merakla beklediğimi bilmemeliydi.
"Beni aradılar. Görüşmeye çağırıyorlar." Sonlara doğru sesindeki enerji düşmeye başlamıştı. Birden verdiğim bu tepkinin nedenini sorguluyor olabilirdi.
Mutluluğuna senden uzakta ortak olduğum için üzgünüm Jungkook. Her zaman senden uzakta olacağımdan elimden hiçbir şey gelmediği için çok üzgünüm.
"Ne güzel, tebrikler!" dedim heyecanlı tutmaya çabaladığım zoraki sesimle. "Zaten başaracağını biliyordum."
"Öyle," diye mırıldandıktan sonra bir süre bekledi. Bir şey daha söylemek istediğinin farkındaydım ancak çok üzerinde durmadım.
"Başka bir şey söylemeyeceksen kapatıyorum?"
"Ne? Hayır! Yani şey... ben... hm... bunu kutlarız diye düşünmüştüm?"
Gözlerimi sımsıkı kapatıp titrek bir nefes aldım. Gözlerimin dolduğunu ancak yanağımdan ince bir yol çizen yaşla fark etmiştim. "Daha iki gün önce beraberdik zaten, ona saysan olmaz mı? Hem bitirmem gereken ödevlerim var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
behind lights ღ rosékook
FanfictionKeşke sana hak ettiğin her şeyi verebilseydim. Park Chaeyoung ღ Jeon Jungkook 20.07.19