Yebeyee hegeee
..
Şaşkınlık içinde karşımda duran manzarayı izlerken Karan sinirle koltuğa oturdu.
"Lan orospu çocuğunu bırakacaktın bana ben daha çok dövecektim Ateş!"
Ben Karan'ın bağırışından dolayı irkilirken Ateş, ona nazaran biraz daha sakin bir şekilde oturdu karşısına. Ben hala kiminle, ne zaman, nerede kavga ettiler sorularını düşünürken bu kez Ateş konuştu.
"Dudağını patlattı orospu çocuğu ne yapsaydım vurmasa mıydım?" dediğinde Karan yüzünü buruşturup elini Ateş'e doğru uzattı.
"Seninde kaşını patlatmış!"
Sinirli sesi benide zıvanadan çıkartınca "ayy!" diye bağırıp dikkatlerini üstüme çektim. "Ne olduğunu bana da anlatın artık" diye sözlerimi devam ettirirken aynı zamanda yanlarına ulaşmıştım. Ancak bağırdığım için boğazımda efsane bir acı belirmişti. Bir elim boğazımda, oturmak yerine tepelerinde dikilmekle kalmıştım.
Karan kafasını kaldırıp bana baktıktan sonra "Ateş çocuğu buldu gittik konuşmaya" dedi. Derince soluklandı ve konuşmak için tekrar ağzını araladı. Ancak bir şey söylemeyip susunca Ateş kaldığı yerden devam etti.
"Ama it herif ileri geri konuşunca seninle ilgili Karan üstüne atladı. Ben ayırmaya çalışırken oro- o it Karan'a yumruk attı. Dudağı patladı. Bende başlarım ayırmasına deyip çocuğa yumulunca olanlar oldu" dedi. Söyledikleri kulağımda tekrar tekrar yankılanırken kendimi zorlayıp ona döndüm. Göz göze geldiğimizde patlayan kaşına baktım. Ardından yutkunup Karan'ın dudağına çevirdim bakışlarımı.
Aldığı tek darbe bunlar değildi elbet. Göz çukurunun kenarında hafiften kendini belli eden bir morluk, kızarmış parmak boğumları..
Ben neye sebep olmuştum böyle.
Acılı bakışlarımı, gözlerimi kapatıp açarak düzeltmek istesemde olmamıştı. Yutkunmaya çalışarak bir şey söylemeden mutfağa doğru ilerledim. Mutfağın kapısından içeri girip yerini bildiğim ilk yardım kutusunun bulunduğu dolaba yöneldim. Beyaz, karton kutunun içinden pamuk ve tentürdiyot alıp yara bantlarınıda cebime tıktığım gibi geri salona döndüm.
Aralarında konuşurlarken Karan sarf ettiği küfürleri beni görünce sonlandırmıştı. İki koltuğun arasında bulunan, tamamıyla camdan olan sehpanın üzerine tentürdiyotu bırakıp pamuktan bir parça kopardım. tentürdiyotu pamuğa yeteri kadar döküp Karan'a yöneldim.
"Gel buraya gerizekalı" diye mırıldanıp tam pamuğu yarasına bastıracaktım ki aklıma hemen karşımızda duran Ateş geldi.
Siktir ya.
Hep unutuyordum.
Onun yanında abisini seven bir premses olmalıydım.
Unutma Gece!
"Canım abim benim" diyip yarasını hafifçe temizlemeye başladım.
"Çok acıyor mu canın?"
Sorduğum soru, ses tonum Karan'ı şaşırtmış olmalıydı. Kaşlarını kaldırıp bana baktı. Çünkü şu an normal bir Gece kızarak, sinirlenerek yarasını silerdi, biliyordu. Patlayan dudağındaki kurumuş kanı temizleyip cebimdeki küçük yara bantını patlayan kısma yapıştırdım. Olduğum yerde doğrulup pamuğu sehpanın üzerine bırakınca gözlerim Ateş'e döndü. Kafasını eğmiş oynadığı ellerini izliyordu.
Sorun şu ki, onunda yarası temizlenmeliydi. Kan neredeyse çenesine kadar akmış ve kurumuştu. Ve bu yarayı temizleyebilecek tek kişi de bendim. Yutkundum. Ona o kadar yakın olmak bana iyi gelmeyecekti. Biliyordum. Ve Karan, tam karşımda olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Abimin Kankası || Texting
Teen FictionBilinmeyen: Abimin kankası olmasaydın olmazdı değil mi? Bilinmeyen: Şu kocaman okulda gittin Bilinmeyen: Her yerden sik gibi fırlayan abimi buldun Bilinmeyen: Ve onunla kanka mı oldun Bilinmeyen: Bu mudur yani? Bilinmeyen: Hiç beklemezdim senden B...