Herkese selam.
Geciktim biliyorum ama yazmak için anca fırsat bulabildim, ki şu sıralar yazma konusunda pek istekli değilim. Ama daha ne kadar sizi bölümsüz bırakabilirim ki? Yada daha ne kadar bekletebilirim?
Siz benim kusuruma bakmayın.
Okuyuverin gari!
...
İyi iş çıkarmıştım.
İlk günüm olmasına rağmen oldukça sakin, rahat ve de özgüvenliydim.
Hocalarla rahatça iletişim kurmuş, yeni insanlar ile tanışmış, sene boyunca başıma gelecekleri birinci ağızdan dinlemiştim.
Henüz ders işlemiştik. Bütün hocalar kendi derslerinde neler ile karşılaşacağımızdan bahsetmiş, neler işleyeceğimizi söylemiş ve bazı olaylar hakkında konuşmuştu. Ve tabi birkaç soru cevap seromonisi yapmışlardı. Örneğin, neredeyse bütün hocalar, aramızda gerçekten bilgisayar mühendisliğinin ne anlama geldiğini veya bir bilgisayar mühendisinin ne iş yaptığını bilen var mı diye sormuştu.
Bu konuda çoğu sınıf arkadaşım bilgiliydi. Tabi buraya baba parası ile gelmiş, tek bir bilgi sahibi bile olamayanlar da vardı. Ama beklediğimin aksine oldukça az sayıdalardı.
Ayrıca gün içinde öğrendiğim çok şey olmuştu. Bunlardan biri matematik ve fizik derslerinin bölümümde ki önemiydi. Örneğin matematik başlığı altında alacağım dersler 6 başlığa ayrılmaktaydı ve bunlardan en önemlileri genel matematik ile diferansiyel denklemlerdi. En önemli derslerimden bir diğerininde yazılım dersleri olduğu konusu vardı. Bölümün en zorlu dersiydi ve kendi içinde 8-9 derse kadar ayrılmaktaydı.
Anlayacağım şuydu ki, henüz birinci sınıf olmama rağmen oldukça zorlanacaktım.
Ancak hayalimdi.
En büyük hayalimdi.
"Gitmeyi düşünmüyorsun herhalde?"
Gülerek söylenen bu cümle ile düşüncelerimden ayrılmış sesin geldiği yöne dönmüştüm. Buse gülümseyen bir surat ile beni izliyordu. Doğru ya, az önce son dersim bitmişti. Ve sınıf neredeyse tamamen boşalmıştı. Hala gülümseyerek bana bakan Buse'ye karşılık vererek çantamı omzuma taktım ve sıradan kalktım. Buse'de benimle birlikte ayaklanırken sınıf kapısına doğru ilerledik.
Gün boyu sınıftan sadece 2 kere çıkmış ikisinde de lavaboya gitmiştim. Karan'ın dediği gibi her ders arasında onların fakültesinde bulunan kantine gidecek değildim ya?
Sınıftan çıkıp kat başında bulunan merdivenlere oradan da giriş katına gelmiştik. Kantinden oluşan bir kattı ve binanın giriş kapısı buraydı. Kapıya doğru yürüdüğümde Buse'nin adımlarının durması ile bende durdum.
"Hemen gidecek misin?"
Ona istemsizce kaşlarımı çatarak bakarak "gitmemem mi gerekiyor?" diye sordum. Oda gülerek "hayır canım" dedi. Ardından "gitmemen için bir neden yok sadece ben biraz kantinde oturacaktım, bir arkadaşımı bekleyeceğim. İstersen bana katılabilirsin" dedi. Ancak ben bir an önce eve gitmek istiyordum. Ve akşam Yade ile buluşmak.
Kafamı olumsuz anlamda sallayarak "teşekkür ederim ama başka işlerim var bir ara otururuz ama sonuçta aynı sınıftayız" dedim gülümsemeye çalışarak. O zaten gülümsediği için başını sallamakla yetindi. Bu konuda anlaşmamızın ardından vedalaşma serüveni başlamıştı.
Nihayetinde fakülte binasından ayrılıp kampüs bahçesinde ilerlemeye başladım. Mecburen Karan'ın yanına gidecektim ancak derste olup olmadığını bilmediğimden çantamdaki telefonu çıkarıp onu arama gereği duydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Abimin Kankası || Texting
Fiksi RemajaBilinmeyen: Abimin kankası olmasaydın olmazdı değil mi? Bilinmeyen: Şu kocaman okulda gittin Bilinmeyen: Her yerden sik gibi fırlayan abimi buldun Bilinmeyen: Ve onunla kanka mı oldun Bilinmeyen: Bu mudur yani? Bilinmeyen: Hiç beklemezdim senden B...