•Önemli not: Bölüm içerisinde (*) bu işaretten görebilirsiniz. Bunlar anlamını bilemesiniz belki diye çok nadir koyacağım bir işaret. Bölüm sonunda bu işaretli kelimlelerin ne anlama geldiğininin tanımı olacak.
•Cuma atacağım bölümleri Çarşamba günleri atma kararı alıp yeni bölümü şimdi paylaşıyorum.
•Neyse lafı fazla uzattım.
•Medyadaki kızımız Dolunay.
•İyi okumalar
^^^
Sıkıntı ile nefesimi dışarı verip karşımda bana göz kırpan okuluma baktım. Yani en azından bunun için kendimi zorladım. Çünkü insanların , merak ve acıyan bakışlarından uzaklaşmam için en kolay yöntem buydu. Aslına bakarsan ölmekte en kolay yoldu ama maalesef benim isteğim dışında olmuştu.
Tam 3 yıl önce okulumu dondurmak zorunda kalmıştım. O anların hala aklıma gelmesi ile gözlerim dolmuştu. Manyak bir seri katilin az daha son kurbanı oluyordum. Kafamı sağa sola sallayıp bu düşüncemi yok etmeye çalıştım. Neredeyse 3 senem... Dile kolay 3 sene, bir manyak yüzünden maffolmuştu.
Orada daha fazla dikilmemin bir faydası olmayacağını anladığımda kampüsten içeri doğru adımlamıştım. Üniversite son sınıf öğrencisiydim. Mimarlık bölümü okuyordum. Belki her şey tahmin ettiğim gibi gitseydi şimdiye çoktan mezun olmuş, mesleğim de yükselme derdinde olabilirdim. Ama artık daha önemli dertlerim vardı.
Karşıdan gelen lise arkadaşım Gözde'yi görmem ile yüzümü buruşturdum. 3 sene boyunca her gün istisnasız mesaj atmıştı ama benim sadece yapabildiğim görüldü atmaktı. Gözde benden 2 sene sonra kazanmıştı üniversiteyi. Yanıma gelip sıkıca sarıldı.
"Sen nerelerdesin Dolunay? Neden mesajlarıma cevap vermiyorsun? Arıyorum açmıyorsun..."
Biraz uzaklaşıp bana bakmaya başlamıştı. Gözleri dolduğunda anlamıştım ne soracağını.
" O ... Olaydan sonra bir daha seni ne görebildik, ne de senden haber alabildik." derince nefes aldım işte şimdi başlıyordu asıl zorluk.
"Ben... ola... olaydan sonra... konuş... ma yetimi kaybet...tim." Gözlerimden yaşlar süzülürken o ise bana şaşkınlıkla bakmaya başladı.
Her kelime arasını istisnasız duraklamak zorunda kalıyordum. Çünkü kelimelerle olayları bağdaştırmak benim için en zor şeydi. Uzun cümleler kurmaksa bir işkence... Sırf bu yüzden yanımda laptopumu gezdiriyordum. Uzun bir cümle kuracağımda düzgün ve anlaşılır olması için önce orada sıralıyor ardında okuyordum.
"Sen zorluk çekiyorsun konuşmada. N'oldu sana?"
Gözde şaşkınlıkla sorduğu soru karşısında kafasını sağa sola sallayıp kolumdan tuttu.
"Gel kafeteryada oturalım."
Beraber kampüsün kafeteryasına ilerlediğimizde bir şey içip içmediğimi sormuştu. Olumsuz anlamda başımı salladığımda karşıma geçip oturdu.
"Anlat şimdi."
" Bi... bir kaza geç...irdim. O man...yak yü... yüzünden."
Anlamayan gözlerle bana bakmıştı.
"İyi de bize hiç bir sorun olmadığını söylediler. Nasıl bir şey yaptı sana o manyak?"
Gözlerimi kapatıp o andan beri üstümden atamadığım korku duygusunun geçmesini bekleyip cevapladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFAZİ💫
FanfictionBilinmeyen: Kendini boşuna üzüyorsun. Bilinmeyen: Boşu boşuna yıpratıp tedavini zorlaştırıyorsun. Bilinmeyen: Şunu unutma, Bilinmeyen: Sen engelli değilsin. Bilinmeyen: Tıpkı seni sevmem gibi, engel değil. Bilinmeyen: Afazi bir engel değil.