4

1.1K 160 76
                                        

Seokjin bir şeylerin doğru olmadığının farkındaydı ancak sevgisi bu bilginin önüne geçiyor ve onu Taehyung'a itiyordu. Olanların dün gittiği büyücü kadınla ilgisi olabileceğini düşünüyordu, ilk hedefi de oraya tekrar gidip bunu düzeltmesini istemek olacaktı. Taehyung'un zarar görmesini istemiyordu. Dün bütün gün ona sarılmıştı, herkesin içinde böyle bir şey yaparsa ikisinin de işi biterdi.

Üzerine rahat birkaç kıyafet giyip ekmek almak için kapıyı açtı. Fırına gitmeyi planlıyordu. Verandaya çıktığı gibi üstüne atlayan bir Taehyung beklememişti. "Günaydın meleğim!" diyerek kollarını Seokjin'e dolayan Taehyung ile geniş omuzlu olan irkilmişti. Refleksleri direk çevreye bakınmaya odaklanmışken kollarını diğerine sardı ve kimsenin görmemesine özen göstererek kokusunu hafifçe içine çekti.

Taehyung onu gerçekten sevdiği için yapmasa da o kadar iyi hissettiriyordu ki... Gözlerini yummaktan başka bir şey yapamıyordu Seokjin. "Günaydın Taehyung," dedikten sonra endişesinden dolayı diğerini hafifçe ittirmişti. Taehyung bu ani hareketi karşısında afallayıp geriye bir adım atarken sevdiği adamın yüzüne baktı. Gün ışığı Seokjin'in yüzünü çok güzel aydınlatıyordu, kusursuz olan vücudundaki ayrıntılar belli oluyordu.

Taehyung hafifçe kırıldığını hissetmişti. Seokjin ona dünden beri biraz uzak davranıyordu. Bir sorunu olduğunun gayet de farkındaydı Taehyung.

"Sana ne oluyor?" dedi kaşları hafif çatılmış bir halde. Dudaklarını büzmemek ve gözleri dolu dolu bakmamak için çırpınıyordu. "Beni sevmiyor musun? Eskisi gibi?"

Seokjin yanaklarının kızardığını hissetti. Bakışlarını kısa bir süreliğine kaçırırken önündeki güzelliğin hangi eskiden bahsettiğini bilmiyordu. Ona neler olduğunu da anlayamıyordu ancak kalbinin hızlı atmasını da engelleyemiyordu. Üstelik her an sokaktan biri geçebilirdi ve bu durumda yakalanacak olurlarsa tehlikeye girerlerdi.

Seokjin arkasında duran kapıya bakış attıktan sonra kilidi açıp diğerini kolundan tuttuğu gibi içeri sürükledi. Taehyung şaşkınlıkla diğerinin yönlendirmesine ayak uydururken Seokjin kapıyı kapatıp diğerinin yaslanmasını sağlamıştı. Gözlerini yumup birkaç dakika diyeceklerini düşündü. Taehyung bu süre zarfında sadece yüzüne bakıyordu.

Seokjin ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Yıllardır sevdiği kişinin onu sevmesi kendisini nirvanaya ulaştırmış gibi hissetse de bunun sahte olduğunu hissedebiliyordu. Üzücü olan ise sahte oluşu bile onu mutlu hissettiriyordu. Şimdi ne yapmalıyım? Seokjin içinden soruyordu kendine. Onun beni sevmesini istiyorum. Böyle kalmak istiyorum. Onu kullanmak istemiyorum. İçinde büyük bir karmaşa yaşıyordu.

Bu işte büyücü kadının parmağı varsa ve oraya gittiğinde bunu düzeltebilecekse bile ne yapacaktı? Kabul edebilecek miydi? Taehyung'un bu hale gelişinin ikinci günüydü ve sadece kendisine sarılıp güzel sözler söylemişti. Kalbi paramparça olmuştu çünkü böylesine güzel bir sevgiye daha önce şahit olmamıştı. Taehyung olmadan yaşayamazmış gibi geliyordu.

Onun sevgisini bir kez hissettiği için bir daha bırakmak istemiyordu. Daha fazlasını istiyordu. Daha uzun süre istiyordu. Meğerse bunca senedir tek ihtiyacı olan buymuş. Taehyung ona bir kez sarılsa tüm dünyası yerine gelirmiş.

Öyle güzel hissetmişti ki Seokjin... Çileklerine bakar gibi bakmıştı Taehyung ona, hatta daha özenliydi bu sevgi. Heyecandan ölebileceğini düşündü Seokjin. Tüm bu düşüncelerin üzerine Taehyung'u kullanmaması gerektiğini de biliyordu. İlk işi bunu büyücüye düzelttirmek olacaktı. Kimseye yakalanmadan evine gitmeliydi. Peki, bunu nasıl yapacaktı?

Peki ya eğer büyücüyle alakalı bir durum yoksa ne olacaktı? Taehyung ve kendisi iyi olacak mıydı? Kapıya yaslanmış dakikalardır kendisine bakan Taehyung'a bakma gafletinde bulundu. Önündeki bedenin siyah saç tutamları yine uzamıştı. Esmer tenini süsleyen birkaç beni elmas değerindeydi. Boncuk gözleriyle kendisine olan bakışlarına dayanamıyordu.

strawberries & melonsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin