5

1.1K 149 85
                                    

Seokjin sonunda kavunlarını ekebilmişti. Bu sene onların kendisine neler getireceğini bilmiyordu ancak sezon başlamıştı. Birkaç gün boyunca işleri ile meşgul olduğundan Taehyung'u çok az görebilmişti. Büyücü kadına gitme süresini sürekli uzatıyordu ve bu durum kendisini biraz endişelendiriyordu çünkü bir bahane gibiydi. Taehyung'u daha fazla saklamak için bir bahane.

Taehyung sabahları eskisi gibi 'günaydın' demeye geliyor ve yan yana olan tarlalarının kapılarına yürüyene kadar eşlik ediyordu. O çilekleriyle ilgilenirken Seokjin ekim işleriyle uğraşmış ve gözlerini istemsizce ona kaldırmıştı. Ara sıra kesişen bakışları ikisinin de gülerek çevreye bakınmalarını sağlasa da günleri atlatmışlardı.

Akşamları Taehyung evin kapısını tıklıyordu ve koltukta yan yana sarılarak o gün neler olduğunu anlatıyorlardı. Seokjin bugün ekim işini bitirdiğinden biraz dinlenmeye ihtiyacı vardı. Büyücü kadına üç gün sonra gideceğine karar vermişti. O zamana kadar Taehyung'u sık sık görmeye çalışacaktı. Nitekim şu anda olduğu gibi kapısına dadanmış ve durmadan tıklıyordu. Öğle saatini biraz geçmişlerdi, Taehyung evden tarlasına bakmak için bile çıkmamıştı.

Kapı açıldığında Seokjin'in dudakları kıvrıldı. Karşısında pijaması ve dağınık saçlarıyla eli ensesinde duran Taehyung vardı. Gözlerini kırpıştırarak gelenin kim olduğunu algılamaya çalıştı. Seokjin'i kavrayabildiğinde gözleri uykulu olmasına rağmen olabildiğince açılmış ve kolundan tutup içeri çekmişti. Kapı ardından kapandığında kendini Taehyung'un kolları arasında buldu Seokjin. Gülümseyerek karşılık verdi ve saçlarına minik bir öpücük kondurdu.

"Uykucusun çilek prens." Taehyung boğuk bir sesle onaylayıp "Yeni lakabım," diye konuşmuştu. "Kavun prens ve çilek prens," diye ekledi ardından. "Güzel duruyorlar."

Seokjin geriye çekilerek diğerinin elinden tuttu ve ezbere bildiği evin salondaki koltuğuna yöneldi. "Hem de en güzeli," diye yanıtlamayı ihmal etmemişti. Diğerinin çok uykulu olduğu aşikârdı. Onu yormak yerine dinlenmesine yardım etmeyi uygun gördü. Koltuğa oturduklarında Taehyung'u uzandığı yere çekmiş ve başını göğsüne yaslamıştı. Diğeri reddetmeyi aklından bile geçirmeden oyuncak ayıya sarılıp gibi bedenini diğerine dolamıştı. Sarmaş dolaş küçük bir koltuğa sığdıklarında "Çileklerin çok güzel büyüyor, gelirken baktım," dedi Seokjin.

Taehyung başıyla onaylayıp "Seni düşünerek sevdiğimden oluyor," diye konuşmuştu boğuk sesiyle. Seokjin diğerinin bu güzel sevgisine maruz kalmaktan ölesiye memnundu. Kalbi daha önce hiç bu kadar doğru yeri bulmamıştı.

"Ben de kavunlarıma seni anlatıyorum ve bana çok güzel olduğunu söylediler. Çok ünlüsün Taehyung."

Diğeri küçük bir çocuk gibi kıkırdadı. Gözleri kapalı zihni açıktı ve Seokjin'in kollarında oldukça güzel dinleniyordu. "Bugün bütün günü benimle geçirmen için ne yapabilirim?" diye sordu bakışlarını yukarı çıkarıp Seokjin bir şey yapmasına ihtiyaç duymuyordu bunun için. Sormasa bile kollarına koşardı.

"Bir düşüneyim," dedi oyuncu bir tavırla. Ardından fikir bulmuş gibi gülümsedi ve göğsündeki başa baktı. "Beni öpebilirsin. Hemen ikna olurum."

Taehyung kıkırdadı ve uykusunu tamamen almış gibi gözleri açıldığında yükselip diğerinin boynuna bir öpücük kondurdu. Seokjin gıdıklanma ve haz alma arası bir duygu hissettiğinde diğerine kollarını daha sıkı sardı. "İkna oldum," dedi ardından.

Taehyung başını onaylarcasına sallayıp çenesine de bir öpücük kondurduğunda Seokjin nefes alma gücünü yavaşça yitirdiğini hissediyordu. Taehyung gerçekten kalbe zararlı biriydi. "O zaman sevgilim," diye söze başladı Taehyung. "İlk önce kahvaltı yapacağız ve sonra çilek reçeli yapacağız. Ardından geçen gün mahalledeki çocuklardan öğrendiğim oyunu oynarız."

strawberries & melonsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin