Sekizinci bölüm "Sevgili günlük"

1.6K 178 60
                                    

İnsan bir sese kulak bağlar. Sürekli dinlediğiniz bir şarkı ya da seni dinlendiren insanlar gibi. Saatlerce konuşsa bile bıkmadan dinleyebileceğiniz kimseler belki de onunla saatlerce susabileceğiniz gerçeği. Kalp atışının ritmi, dudaklarında ki tebessüm, gözlerinde ki ışıltı olmak.
Bazen bir çift göze,
Bazen bir çift söze aşık olursun..
Bilemezsin.

Keyifli okumalar kiraz çiçeklerim sizleri seviyorum. Upuzun bir bölümle geldim. :')

🌹

O gittikten sonra Yüsra ile kurabiyelerimizi yemiş çayımızı içiyoruz. Daha sonra da eşyalarımızı toplayarak biraz daha oturmuş ve eve gitmek için harekete geçiyoruz. Yolda yine el ele ilerlerken aklımda ki soruyu soruyorum. "Bekir abini nereden tanıyorsun?"

"Nisan teyzemin kardeşi" dediğinde kaşlarımı kaldırarak ona baktım. Çünkü Bekir, Durunun dediğine göre yetimhanede büyümüştü. Ablası varsa neden orada büyüdü? Peki anne babası nerede? Ablasını kim buldu, kim onu bıraktı? Biricik sevdiceğimin başına neler geldi. Düşüncelerimden bir anlığına sıyrılmam gerekiyor. "Kim nisan?"

"Şaşkın mısın hala ya senin annen deyil tabiki" diyerek gülmeye başladı. Gülerken eli ile ağzımı kapatıyordu. Onun bu hâline gülerek konuştum.

"Şapşik yüsra annem olmadığını biliyorum. Kim Nisan teyzen?" dediğimde tuttuğu elime bir ritim tutturarak sallamaya devam ediyor. Keyfin güzel tabi halacım ama beni çatlatmadan konuşsan diyorum hani.

"Annemin arkadaşı" dediğinde bu konuyu yengem ile konuşma kararı alıyorum. Daha fazla yüsraya bir şey belli etmiyorum ve birlikte yürümeye devam ederken Yüsra duruyor. Bende onunla durarak ona doğru eğiliyorum. "Ne oldu halacım?"

"Bana çikolata almayı unuttuk" dediğinde ona gülerek biraz sonra alacağımızı söylüyorum. Markete giderek birer tane çikolata alıyoruz. Eve gidesiye kadar çikolatasının çantasında olduğunu kontrol ettirip duruyor. Sabrımın sınırına az kalıyor. Boyum kısa olduğu için sabrım çabuk doluyor ne yapabilirim ki boyum kısaysa. Etrafımda ki insanlar beni tanıdığı için genelde içimde ki canavarı ortaya çıkarmıyorlar. O çıkmadığı sürece minnoş bir kız olduğumu biliyorsunuz. Daha canavar halimi görmemiş olabilirsiniz ama bilemeyiz değil mi ha bugün ha yarın. Yinede benim o halimden siz Allah'a sığının.

Eve vardığımızda üzerimizi değiştirerek elimizi yüzümüzü yıkıyoruz ve karşılıklı oturarak çikolatalarımızı yiyoruz. Yengem gitti gideli beşinci aramasını yapıyor. Ana yüreği deyip geçiyordum ama artık dayanamayacağım. Telefonu açarak tıslıyorum. "Yine ne var?"

"Yüsra nasıl?"

"Bende iyiyim ya sağ olun."

"Sus görümce kızıma ver."

"Sen bana kurban ol kurban. Hey gidi günler. Uyku sersemi olmasaydım bilirdim ben sana yapacağımı da neyse. Sen zaten beni biliyorsun. Bak yine beni sinir ettin. Uzun uzun konuşmalara başladım." diye devam ederken Yüsra kulağımdan telefonu çekerek kulağına koyuyor. Efendim annecim, diyerek odayı terk ediyor. Hemde bir eli telefonda diğer eli belinde! "Sen beş yaşındasın kendine gel!" diye bağırırken kapı açılıyor ve içeriye Seren giriyor.

"Yine noluyor, ben geldim" dediğinde ona elimi bir şey yok dercesine sallayarak hoş geldin diyorum. Gelip yanağımdan makas alıyor. "Yavrum kim üzdü seni " diyor.

GülceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin