Keyifli okumalar kiraz çiçeklerim sizleri seviyorum.
🌹
Neredeyse üç saattir bilgisayara bakmadan boynum tutulmuş parmaklarım hareket etmekte zorlanıyordu. Geriye yaslanarak nefes aldım ve yorulduğumu belirten bir ses çıkartınca Bekir kafasını kaldırarak bana baktı. Ay birde siz bilmiyorsunuz. Yuvarlak gözlükleri var dinlendiriciymiş. Arkadaşlar dinlendiriyor mu bilmem ama ben onu gördükçe dinleniyorum kiraz çiçeklerim. Böyle adam olmaz olsun. Ay tövbe tövbe. Neyse artık alıştım ki işimi yaparken kafam karışmıyor.
Gözlerinin üzerinden bana bakınca ona gülüyorum. "Yoruldun mu?" dediğinde kafa sallıyorum. Ardından ayağa kalkarak duruyorum. "Kahve, çay bir şeyler bakacağım" diyorum. Saat şu an dokuz civarı ve dünya kadar işimiz var. Bir hafta zamanımız olunca kitabı altı parçaya böldük. En azından kısım kısım ilerleyelim diyoruz. O yüzden durmadan usanmadan çalışıyoruz.
"Banada çay alır mısın?" diyor. Tabi alırım dedikten sonra odadan çıkıyorum. Bana önceden çay getiren ablayı buluyor ve iki çay alıyorum. Çoğu kişi gittiği için oldukça sessiz duruyor. Ikı büyük bardak çay doldurup içeriye giriyorum. Bu sefer o kendini kenarda ki koltuğa atmış gözleri kapalı duruyor. Hafif tebessüm ile kapıyı sessizce çekiyorum. Çaylarımızı masaya bırakarak yerime oturuyorum. Birkaç dakika geçmiyor belkide yerinden kalkıyor ve saçlarını karıştırıyor. Karşılıklı çaylarımızı içiyoruz. "Sen ailenle mi yaşıyorsun?"diye soruyor.
"Ailem istanbulda burada abim var bir tek. Ama ben arkadaşım ile birlikte kalıyorum" diyorum. Çayını yudumluyor.
"Bugün parka gittin mi?" Diye soruyorum kendime inanamayarak. Bunu ben nasıl derim.
"Cık" diye bir ses çıkartıyor. Bu nasıl yazılır bilmiyorum ama öyle güzel geliyor ki kulağa. Böyle içim kıpır kıpır. Hafif tebessümle konuşuyor.
"Sende gitmedin herhalde" dediğinde yok diyorum utanarak. Ardından tekrar konuşuyor. "Hani geçenlerde arkadaşım bana bekir dediğinde neden korktun?" Gülüm sen onu biliyon mu?
"Şey. O çok farklı bir konu. Ben kitap yazdım ve o kitap karakterinin adı bekirdi. Orada birkaç hafta karşılaşmıştık hiç konuşmadık ama seni görüyordum yani dikkatimi çekmiştin." Cesaret mi dersiniz yoksa delilik mi kiraz çiçeklerim? Haftaya sevdiğimi söylerim diyorum ben sizce? Bir sonraki hafta evlenelim oh mis. Bende ki bu hızla giderseniz tamamdır. Ama annem bana hep der günsüz çocuk diye. Dokuz ay dayanamamışım ben adamın dile gelmesini nasıl beklerim dostlar.
"Fark etmiştim" diyor. Ya kurban olduğum benim yerime kızardı çocuk. Içimde ki çürük bir vişne yine beni azarlıyor. Azıcık utanma olsun kızım sende!
Çaylarımız bitince tekrar başlıyoruz. Yaklaşık bir saat sonra Seren arıyor ona daha gelemeyeceğimi söylüyorum ve devam ediyoruz. Bir saat daha geçiyor bu sefer Mehmet bey ellerinde yemekler ile içeriye giriyor. Yanında da tesettürlü bir bayan ile birlikte geliyorlar.
"Size yemek getirdim." diyor. Kafamı masadan kaldırmak bile zor geliyor ama yerimden kalkarak Çiçek ile tanışıyorum. Çiçek oldukça hoş birisi olarak algılıyorum ilk izlenim olarak. Uzun boylu, beyaz tenli bir kadın. Yüzünde ki tebessüm eksik olmazken oldukça da çekingen duruyor. Onunla kısa bir muhabbetle iyi anlaşarak oturuyoruz.
Biz karşı tarafta bulunan kanepede otururken onlar masada buldukları boşlukta yemeklerini yiyorlar. Bizde burada yiyerek biraz dinleniyoruz daha sonra bizi daha fazla meşgul etmek istemiyorlar ve yanımızdan ayrılıyorlar. Saat on ikiye yaklaşınca bizde bitirmek üzereydik.
"Beynim error verdi" dediğimde bana gülerek konuşuyor.
"Senin dediğini beynim arapçaya çeviriyor. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gülce
EspiritualBaharın harika günlerinde dondurma serinliğinde, güneş sıcaklığında yaz hikayesi okumak ister misiniz?Hadi gelin tanışalım, kaynaşalım♡ "Durumunu sona atayım dedim yanlışlıkla seni soluma atmışım sevgilim. Kızma bana, bir ömür sahip çıkarım sana. Ya...