12.Bölüm-yitik bir umut -

2K 64 4
                                    

Şirkette odama hızla ilerleyip içeriye girdim üstümdeki ceketi çıkartıp koltuğumun arkasına asıp gömleğimden bir düğme daha açtım işe başlamadan önce kahvemi istemek için telefonu elime alıp sedefin masasındaki telefonu aradım
-buyrun efendim
-bana en sertinden bi kahve sedef ama kahvemi yeni asistan getirsin
-peki efendim.

Telefonu kapatıp masaya koydum ardından incelemem gereken dosyaları açıp biraz işime odaklandım bu aralar işlerle ilgilenememistim ama saolsun cem çok ilgilenmisti hakkını ödeyemem.
Cem benim iş ortağım. Yani yarı yarıya değil ama %55 bana %45 i ona aitti.
Odamın kapısı minik ellerle tıklatıldığında yüzüm de oluşan gülümsemeye engel olamadım
-gel bakalım

Kapı açılınca içeriye tüm güzelliğiyle benim ufaklığım gelmişti. Beni görünce o kadar şaşırmıştı ki büyük olan gözleri şaşkınlıkla daha da büyümüstü hemde ağzı hafifce açılmıştı ve o şeklini almıştı.
- sürpriz!
Ben ona gülerek bakarken o kapıyı kapatıp yanıma geldi
- sen ne arıyorsun burda !?
- patronum ben burda aslında sana soylicektim ama sürpriz olsun istedim
- Ben.. çok şaşırdım da ne diyeceğimi bilemedim bi an
- belli oluyo şaşırdığın o gözlerini kıs biraz yavrum ya
- ama şimdi ben buraya torpilli mi gelmiş oldum?
-Yok be güzelim. Sonuçta çalışıyorsun ve emek veriyorsun. Torpil felan yok.
- peki.. keşke söyleseydin beraber içeriye girerdik yani
-olsun şu şaşkın halini görmek güzeldi ufaklık. Hadi ver kahvemide gidip çalışmaya devam et sen hadi hadi oyalanma
O şaşkın bi şekilde kapıdan çıkarken bende onunla nasıl eğleniceğimizi düşünüyordum. önümdeki dosyaları tekrar incelemeye başlayınca kendimi kaptırarak işime dikkat kesildim.
♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧
Naz duru kılıç'dan
Bu işlerin bu kadar basit olduğunu düşünmemistim yada sedef hanım çok iş vermemeye çalışıyordu bilemiyorum. Peki ya mirzanın bana yaptığı sürprize! Ne diceksiniz?
Şaşırsamda yinede içten içe yanlız olmadığım için seviniyodum. Masada oturmuş önümdeki dosyanın sayfalarını değiştirirken masaya koyulan erkek eliyle kafamı kaldırıp elin sahibine baktım. Sarı saçlı mavi gözlüydü bide izdanbut gibi vücudu vardı mirzanın ki gibi.
- sen kimsin ufaklık?
- ben . Yeni asistanım. Mirza beyin yeni asistanı
- ne çabuk buldu yeni asistan.. Neyse iyi olmuş. Adın neydi senin
-duru. Sizinki nedir ?
- bende cem memnun oldum güzel bayan ama yanlış anlamazsaniz yaşınızı merak ettim zira çok küçük duruyorsunuz.
- 18 diyelim
- 18 mi gerçekten mi
-evet. (En azından reşitim diye bilebilirdi.)
- mirza sedefi seçerken o kadar yordu ki herkesi ama en sonunda o oldu zor bi insan tabi.
-Öyle mi..
- ama senin adına sevindim burası iş yerinden çok ev gibi dolayısıyla hepimizi bir aileyiz . Ailemize hoş geldin kelebek.
- teşekkür ederim beni ailenize aldığınız için cem bey
- ne demek canım.sen şimdi yenisinde burda molalarda tek kalirsin öğle yemeğinde sana eşlik etmemi ister misin?
- çok teşekkür ederim ama ben daha kahvaltı bile yapmadım.
-öyle mi bak buna kızarım işte. Hadi hadi gel benimle gidiyoruz.
-nereye gidiyoruz? İş ne olucak mirza bey-
- zaten 10 dakika sonra molaya çıkıcaktın bişey olmaz hadi gel kahvaltıya.
- bilemedim ki mirza bey kızmasın
- o mirza beyse bende cem beyim bişey derse ben hallederim.
-peki o halde.

Nazikçe uzattığı elini tutup masamdan ona doğru ilerledim. Elimi bıraktığı  zaman yanyana yürümeye başladık. Asansöre binince sorularına
Devam etti
- nerde oturuyosun
-buralara yakın biyerde
- ailenle mi yaşıyorsun
-  hayır onlarla görüşmüyorum
- neden diye sorasim geliyor ama sormicam ilerde anlatırsın nasıl olsa vaktimiz olur bol bol
-evet öyle tabi.
- hadi gel bakalım  şurda çok güzel bi kafe var oraya  gidelim .

O önde ben arkada karşıdan karşıya geçtik kafe gerçekten güzel ve sade biyerdi. İçeriye geçip   güzel bir masaya oturduk.
- bakar mısınız buraya
-buyrun efendim ne alırsınız
- kahvaltı yapmadık biz onun için kahvaltı tabağı getir.
E tamam kahvaltı yapıyoruz da benim beş kuruş param yokki. Onu hiç düşünmemistim işte. 
-nereye daldın gittin öyle
Parmak şıklatmasiyla ona döndüm.
- uykusuzum da biraz halsiz kalmışım ondan.
- senin bu düzensizliğini napıcaz küçük hanım ne uyuyorsun ne kahvaltı yapıyorsun.
- bugün ilk iş günü diye böyle oldu. Ama yinede sabah uyanınca zaten kahvaltı yapamıyorum midem bulanır.
- aslında o bende de var ama mecbur yapıyorum. Yoksa midem bulanıyor.

Bu arada kahvaltı tabaklarımız gelmişti bir yandan sohbet ederken bir yandan da kahvaltımizı yapmıştık  saate bakınca molanin bittiğini gördük hesabı ödemesi üzerine  şirkete doğru harekte geçtik. O kendi odasına geçerken bende masama geçtim. Oturur oturmaz  çalan telefonla yüzümü burusturdum biraz otursaydim yahu.
-alo mirza bey
- odama gel!

Çat. Yüzüme kapanan telefon. Ne olduğunu anlamasamda odasına doğru ilerledim. Sert sesi ürkütsede  hızlıca odasına gidip kapıyı tıklattım.
- Gel!
Hızlıca içeriye girip kapıyı ardımdan kapattım.
- neden bu kadar sinirlisin bişeyin yok Ya?
- nerdesin Sen!
- moladaydım.
- aklım çıktı burda.  Benim ne kadar endişeleneceğimi düşünmedin mi !?
Ne kadar korkucağımı ne kadar merak edicegimi düşünmedin mi
- düşünemedim..
- hadi onu geçtim..

Sinirle soluyarak kasilan cenesiyle derin bir nefes alarak gözlerini gözlerime kenetledi.
- kiminleydin duru..?
Bu sorduğu sorunun cevabını biliyordu. Hemen anlamistim fakat neden bu kadar sinirliydi.
- cem beyle..
- Cem. Beyle.
-evet..
- kimki o, ona güvenip gidiyosun onunla! Ya anlamıyorum ben ya cem kim ya kim ! Sen nasıl gidiyosun yeni tanıştığın adamla ! Nasıl bu kadar çabuk güveniyorsun insanlara.!

Bu olmamıştı işte ..

- son söylediklerini tekrar düşün ve sakın pesimden gelme duydun mu ben istemiyorum hiç bir şey. Senide. İşinide. Sevginide.. istemiyorum.

Tam o sırada kapı şiddetle açıldı cem bey gelmisti önce bana sonra sinirli gözlerle mirza ya baktı. Ben daha fazla duramicağımı anlayıp odadan koşarak uzaklastim.  çantamı hızla alırken yere düşen dosyalar umrumda bile değildi.  Merdivenleri sonlandirip ara sokağa girdim. Pesimden biri geliyor muydu gelmiyor muydu bilmiyorum. Resmen ışık hızıyla gidiyordum. En sonunda park edilmiş  arabanın arkasına geçip soluklanmaya başladım..
Ne yaptım ben böyle gururum yüzünden sokakta kaldım resmen. Ne param var ne gidicek yerim. Ama geride dönemem şimdi. Dönmekte istemiyorum zaten .. bu gecelik başımın çaresine bakabilir miydim acaba..
Aslında telefonum yanımdaydı kapalı olsada.. güneşe  gidemezdim çünkü aynı mahalledendik görenler söylerlerdi. Bizimkilere gidemezdim yani kısacası.
Bugünü dışarda gecirebilsem yarın bir işe girip gündelik aldığım parayla biyerde kalabilirdim belki.
Kimsenin olmadığı sokakta ilerlerken bir park olduğunu gördüm. Zaten kimsede yoktu tenhaydı biraz geceyi burda gecirebilirim sanki.
Gözüme kestirdigim banka oturdum. Kolumdaki saate baktım saat 3 olmuş. Daha çok erken diye düşünürken uyuyabilicegim aklıma geldi.
Oturduğum banka cenin pozisyonu alıp yattım. Biraz uyku iyi gelirdi sanırım en azından vakit geçerdi.
Eteğimi düzeltip düzgünce yattığımdan emin olup hafif bir uykuya bıraktım kendimi.

Alaz mirza ubeyli '
İçeriye giren cemle söyleyeceklerimi susmak zorunda kaldım.
Kapının açılmasını fırsat bilen küçük hanım koşarak çıkmıştı. Tuvalete gittiğini düşünürken cemin sorusuyla ona döndüm.
-ne oluyor kardeşim ilk günden yeni asistanı mı azarlıyosun?  Valla simdiden soyliyim molaya erken çıkıp geç gelmesi için kızıyosan o konuda onun suçu yok ben ısrar ettim.
- benim asitanimı niye işinden alıkoyuyosun?
- kardeşim kızı ilk günden sık boğaz etmeyelim. Dimi.?
- bidaha böyle bişey istemiyorum cem. Çıkabilirsin şimdi.
- biraz sakin olmaya çalış ne bu sinir . Başkalarına sinirlenip gelip bizden çıkarma.  Şu lanet olası Sesini de alçalt biraz.
-bitti mi. Çık şimdi.

Cem çıkınca sinirden elimde çevirip durduğum kalemi hırsla kırdım.
Ağrımaya başlayan başımla masaya dayandım biraz gözlerimi dinlendirsem fena olmazdı . Gerçi gidip duru dan dilenicek bir özrüm vardı fakat bu  sinirle gidersem kavga ederdik.
Gözlerimi sinirle kapatıp uyumayi diledim. Ne olacaksa şu siktiğimin baş ağrısı geçince olmalıydı.

RUHU REVANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin