Bölüm 4

213 87 135
                                    

Bir hışımla doğruldu. Yatağındaki sarışın fıstık, ''Ne oluyor?'' dercesine bir bakış fırlatmıştı ama Alex'ın irileşmiş sinirli gözlerini görünce sesini çıkarmaktan vazgeçmişti. Elleri belinde camın kenarında duruyordu. Resmen tepesinden dumanlar çıkacak gibiydi. Gözlerini kapattı ve görmeye çalıştı. Mırıldanıyordu. Bir süre sonra kocaman bir kahkaha ile kıpırdandı Alex.

''Ah, çok aptalsın Ian. Demek aşık oluyorsun? Oyun başlasın kardeşim! Seni buldum.''

Alex, kızın şaşkın yüzüne baktı ve çarpık gülümsemesiyle tekrar yatağa girdi .

''Ne oldu?''

''Boşver sen bunları. Benim kutlamaya ihtiyacım var, yardım edecek misin?'' dedi ve ipek çarşafı kafasına kadar çekerek cevabını beklemeden kızı vahşice öpmeye başladı

☯️☯️☯️

Ian, sabah kalkıp sıkı bir kahvaltı yaptı. Bugün yürüyüşe çıkmak istemediğine karar verdi. Mutluydu ama içinde bir sıkıntı hissediyordu. Pencereye yöneldi, yağmur yağacaktı belli ki. Gri bulutlar giderek yoğunlaşıyordu. Dün gece Melanie ile birlikte olduğu için gece kulübünü asmıştı ama bu akşam öyle bir şansı olmadığını biliyordu. Bu gece yeni bir grup çalacaktı sahnede ve ortalık karışabilirdi. Orada olmalıydı.

Melanie, gece geç yatmasının sonucunu öğlene yakın kalkarak almıştı. Jason çoktan kalkmış, kahvaltısını yapmış bilgisayara yönelmişti. Melanie uyanıp da yatağındaki kitabı görünce bir kez daha gülümsedi. Tüm hafta sonu boştular. Pazartesi'den itibaren işe düzenli olarak gitmeye başlayacaktı.

''Günaydın Jason.'' dedi gülümseyerek merdivenleri inerken. ''Günaydın Mel. Nasılsın?'' diyen Jason'ın yanından ışık hızıyla geçip mutfağa yöneldi. Çok acıkmıştı ve içkiden dolayı da hala biraz midesi bulanıyordu. Yine de yemeliydi ve fıstık ezmeli, reçelli sandviçini hazırlarken, ''Ne dersin Jason, sence artık ehliyet almanın vakti gelmedi mi?'' dedi. Sesindeki çatallaşmaya engel olmak için hafifçe boğazını temizledi. ''Geçiyor bile Mel.'' diyen Jason'ın yüzündeki ifadeden bunu daha önce yapmasını beklediği belliydi. 

''O zaman gidip bugün uygun bir yerde çalışma yapalım. Gelecek haftaki sınavlara yetişirsen, kısa zamanda alırsın.''  diyerek yemeğini hızlıca bitirdi ve hazırlanmak için odasına çıktı. Giyinirken fark etmişti, alıştırma için nereye gideceğini bile bilmiyordu daha. Çalışabilecekleri sakin bir alan arıyordu, ama buraya daha yeni taşınmıştı. Kapıyı kilitledikten sonra anahtarını kardeşine verip arabada beklemesini söyleyerek, kapıdan çıkan Ian'a yöneldi.

''Günaydın Ian.'' dedi neşeli bir sesle. Ian arkasını döndüğünde beyaz şort tulumu içinde, ışık saçan Melanie'yi gördü. Adeta gözleri kamaşmıştı. Neden sonra cevap vermeyi akıl edebildi. 

''Günaydın Melanie. Nasılsın?''  Nazikçe sorusunu yöneltirken gözlerinin içine bakıyordu.

''Çok iyiyim, teşekkürler. Bir şey sorabilir miyim?''  dedi Melanie, boğazı ona iyi olmadığını hatırlatırcasına çatallaştırmıştı sesini yine. Toz kaçmış motor hırıltısı gibi çıktığını düşünüyordu. Ian'ın fark etmemesini umarak devam etti, ''Jason'ı ehliyet sınavı için kayıt bürosuna götürüyorum. Sonra da biraz direksiyon çalışmayı düşünüyoruz. Ama buralarda uygun bir alan var mı bilmiyorum, tavsiye edebileceğin bir yer var mı?''

Tüm yardımseverliliği ile gülümseyerek cevap verdi Ian, ''Çok sevindim, almalı bence de. Yaklaşık kırk dakika uzaklıkta bir açık alan var. Otoyol kenarında, istediğiniz zaman yola da yönelebilirsiniz. Tarif edeyim hemen.'' dedi, anlatırken el hareketleri ile gideceği yönü de gösteriyordu. Melanie o zaman onun ellerinin ne kadar güzel olduğunu da fark etti. Teşekkür ettikten sonra yanından ayrılmak için hareketlenmişti ki Ian'ın seslenmesiyle ona döndü. 

AŞKIN İKİ YÜZÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin