Bölüm 14

134 32 295
                                    

Sabah, Melanie müzik sesiyle açmıştı gözlerini. Içeri dolan güneş bir süre kör etmişti adeta onu. Yavaşça doğrulup pencereye ilerledi ve açıp denizin ormanla birleşmiş o muhteşem kokusunu gülümseyerek içine çekti. Tatlı bir meltem günaydın dercesine yüzüne çarpıyordu. Hiç böyle güzel bir sabaha uyandığını hatırlamıyordu. Sonbahar olmasına karşın hava yazdan kalmaydı. Müzik sesini takip ederek doğruca aşağı indi. Üstünde ipek beyaz geceliği ve sabahlığı vardı. Alex bir yandan bir şeyler pişiriyor bir yandan da dans ederek müziğe eşlik ediyordu. Bir süre sadece onu izlemek istedi. Simsiyah eşofmanı oldukça seksi olan  poposunu gizlemeye yetmiyordu. Üstündeki yine siyah sporcu atleti de şekilli kaslarını daha bir ortaya çıkarmıştı. Melanie onu izlemeye devam ederken Alex orada olduğunu anlamış ve gülümseyerek ona dönüp harika ve ıslak bir 'günaydın" öpücüğü vermişti.

"Günaydın sevgilim, ne güzel bir sabah!" dedi onun öpücüklerine karşılık verirken. "Kokulara bakılırsa yine harikalar yaratıyorsun." diyerek tamamladı cümlesini. Onun yemek yapmasına hayrandı Melanie. Bazen bilerek yardım etmiyor, o harikalar yaratırken aklındaki düşünceleri hayata geçirse Ian' ın ondan kaçacağını bile düşünüyordu. Hatırlamasıyla tekrar gülümsemişti. "Nedir bu güneşi içeri dolduran gülümsemenin sebebi?" dedi Alex ocağın başına geri giderken. "Uzun zamandır gülüşümün tek sebebi sadece sensin aşkım." diyerek birkaç küçük adımda yanına gidip ona sarılmıştı. Alex sarıldığında istem dışı irkilmişti, onun dokunuşlarının kendisini tedirgin etmesine anlam veremiyordu ama engelleyemiyordu da bunu. Melanie'nin fark etmemesini dilemekten başka çaresi yoktu. "Bunu duyduğuma sevindim. Sen benim ışığımsın Melanie. Yolumu aydınlatan karanlık gecemi gündüze çeviren ışığımsın. İyi ki hayatımdasın."

Mel sözlerine anlam veremese de birkaç gündür ondaki duygusallığı fark etmişti. Üstünde fazla durmak istemiyordu. Buraya harika bir hafta geçirmeye gelmişti ve bunları sorup onu sıkmak istemiyordu açıkçası. "Çok acıktım, bana ne hazırlıyorsun şefim?" diyerek elinin altındaki yumurtayı çırpmaya başladı Melanie. Yardım eder gibi görünüyordu ama tek amacı ne yiyeceğini öğrenmekti. "Brioche ve patatesli yumurta bu sabahki spesyslimiz madam." diyen Alex, savaştığı yumurtayı elinden alıp ustaca çırpmaya kendi devam etmişti. "Ama biraz beklemelisiniz, henüz hazır değil."

O cümlesini tamamladığında Melanie Alex'i kendine çevirdi ve dudaklarını dudakları ile buluşturdu. Bir süre sonra bırakıp, "Bu biraz idare eder. Seni yememi istemiyorsan acele et!" dedi ve arsızca sırıtıp giyinmek için yukarı çıktı. Alex'de yaramazca izliyordu onu çıkarken. Melanie giyinip gelene kadar masayı kurmaya başlamıştı. Hemen oturup, iştahla yemeye koyuldular. "Ian, bence sen kesinlikle aşçı olmalıymışsın. Bu konuda harikasın. " dedi Melanie portakal suyunu yudumlayıp patatesli yumurta dolu çatalı büyük bir hamlede ağzına atıp gülümserken. "Sevdiğim insanlara yaptığımda bu kadar lezzetli oluyor. Herkese yapmam." diyerek ona göz kırptı Alex. "Beni seviyor olman ne büyük şans. Bu zevkten mahrum kalmak çok kötü olurdu." diyerek kıkırdadı Melanie.  "Öyle olsun bayan Porter, yazdım bir kenara." Kocaman bir gülümseme hediye etti ona. "Bugün denize girelim mi? Hava çok güzel görünüyor." diye tamamladı cümlesini Alex ve verecegi cevabı beklemeye başladı. "Çok isterdim ama yanıma bikinilerimi almadım havanın bu kadar güzel olacağını tahmin etmemistim." dedi Melanie üzülerek. Yüzmeyi seviyordu ve şuan valizine atmamış olmasından dolayı kendine kızıyordu. Alex sandalyeden kalkıp onun arkasına geçti ve kulağına eğilip "Bu bir sorun değil bence. Hem deniz suyu cilde çok iyi geliyormuş, o küçücük bez parçaları olmadan da yüzebiliriz. Çıplak... " dedi. Ses tonu adeta mest etmişti Melanie'yi, bu cevabı beklemiyordu. Yanakları kızarmaya başlamıştı ve tenine çarpan nefesi vücudundaki tüm tüyleri diken diken ediyordu.

AŞKIN İKİ YÜZÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin