Bölüm 12

142 41 380
                                    

Bir süre daha sıcak öpücükler devam etti. Sonunda Alex onu azad ettiğinde, nefes almaya çalıştı Melanie. Şaşırmıştı biraz ama belli etmedi. Alex, onu kolundan çekip kanepeye sürüklemeye başladığında Melanie "Gitmem gerekiyor Ian." diye diretince, Alex dudaklarını büzüp ağlarmış gibi yapmıştı. Kıyamayıp ona ayak uydurmuştu Melanie. Davranışları ona biraz garip gibi görünse de üstünde durmadı.

Gün neredeyse bitmek üzereydi ama Melanie hala eve gitmemişti. Sorun etmeyip mutfağa yöneldi ve tencereyi alıp ocağın üstüne koydu. En sevdiği yemeklerden biri olan makarnayı bu kez o Ian' a yapmak istemişti. Melanie mırıldanıp aheste aheste yemek hazırlarken, Alex insanlar üstündeki en etkili gücünü Melanie'nin üstünde de denemeye başlamıştı. Sessizce dudaklarını kıpırdattı. Dakikalarca devam etti ama hiçbir etkisi olmamıştı. Normalde, tek bir sözüyle herkes transa geçer ne söylerse yapardı. Ama işe yaramıyordu. "Bir terslik var!" diye mırıldanarak  yerinden kalkıp tedirgin mutfağa  gitti. Melanie'nin saçlarını bir yanına çekip kulağına fısıldadı. Mel, Alex'in saçlarına dokunuşuyla irkilmişti. Anlam veremedi. Daha birkaç saat önce şehvetli anlar yaşadığı adamdan şuan korkmaya başlamıştı.

"Ne yapıyorsun Ian? Neden kulağıma fısıldıyorsun?" dedi, sesi temkinli çıkmıştı. Alex daha fazla devam etmemeye karar vermişti ama şuan onu nasıl kandıracağını düşünüyordu. "Bir filmde görmüştüm. Denemek istedim sevgilim." dedi gülümseyerek. "Seni öpmemi istiyorsan bunu söylemen yeterli bebeğim, ama neden öldürmemi istiyorsun?" dedi elini onun yüzünde dolandırırken. Alex şaşkınca onun dudaklarına bastırdı dudaklarını ve "Çünkü beni öpmekten vazgeçersen ancak öldürerek kurtulabilirsin. Senden uzak kalmaya dayanamıyorum Melanie." dedi. Az önceki soğuk ortam yumuşamış tabir-i caizse etrafta aşk kuşları ötmeye başlamıştı Alex' in bu cümlesiyle. Melanie sessizce boynuna sarıldı, neden böyle hissettiğini düşünmemeye çalışıyordu.

Mel'in hazırladığı soslu makarnayı afiyetle yerken, kafasında bin tilkinin kuyruğu birbirine değmiyordu Alex'in. Daha önce hiç kimseyi etkileyemediği olmamıştı. Neyi yanlış yaptığını düşünüp sessizce oturuyordu. Kendini savunmasız hissetti bir an. Melanie tedirgin halini fark etmişti ama sormak istemedi. Bir süre daha beraber vakit geçirdiler ve Melanie artık gitmesi gerektiğini söyleyip ayaklandı.

"Artık gitmeliyim. Yarın işe gideceğiz. Bu gece kulübe gidersin belki sen de, benim yüzümden gidemedin. Seni çok engelliyorum değil mi?" dedi derin bir nefes verip. Yüzünü başka tarafa çevirmiş, huzursuzca kollarını birbirine kenetlemişti. Ian'ın ne cevap vereceğini merak ediyordu.

"Sorun değil hayatım. Bir daha böyle şeyler düşünürsen kalbim kırılır, sen her şeyden değerlisin benim için."

Melanie'nin yüzü gülüyordu şimdi, ona sıkıca sarılıp ıslak ve aşk dolu bir öpücük bıraktı dudaklarına. Gecenin karanlığında birer elmas gibi parlayan mavi gözlerine odakladı kendi mavilerini bir süre. "Teşekkür ederim aşkım, seni seviyorum." dedi ve kollarını ondan ayırdı Melanie. Alex bir süre duraksadı. Ne cevap vereceğinden emin değildi ama Ian'ın yerindeydi şimdi ve onun gibi konuşmalıydı. "Ben de seni seni seviyorum. İyi geceler."

Evine yöneldi hemen Melanie, kapıyı çaldığında Jason'ın mutlu yüzüyle karşılaştı. O da gülerek içeri girdi.

Alex, kendine bir viski doldurdu ve Mel'in evini izlemeye koyuldu. Işıkları kapalı, camın önünde oturuyordu. Hiç olmadığı kadar aciz hissediyordu kendini. Gücü Melanie'nin üstünde işe yaramamıştı ve bu planlarını tamamen altüst etmişti.

-Lanet olsun. Bu olmamalıydı. Ne yapacağım şimdi?

Endişesi sadece onu etkileyemediğinden değildi. Aşık olmaktan, kapılmaktan korkuyordu. O Alex'ti bunu yapamazdı. Ama artık yorulmuştu, istenmeyen olmaktan ve değersiz, yarım hissetmekten bıkmıştı.

AŞKIN İKİ YÜZÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin