Bölüm 7

156 73 89
                                    

Melanie derin bir nefes alarak açmıştı gözlerini. Dudakları titreyerek ''Neler oluyor?'' dedi endişeli gözlerle kendisine bakan kardeşine. Jason'ın ifadesi onu üzmüştü ama elinden hiçbir şey gelmiyordu. Çok uzun süredir böyle bir kabus görmemişti Melanie. Korku resmen iliklerine kadar işlemişti. Jason, ''Bilmiyorum Mel, dakikalardır bağırıyorsun. Her şey yolunda abla, iyisin. Sadece bir kabustu.'' diyebildi saçlarını okşarken. Kardeşinin kollarında, sakinleşmeye çalışıyordu şimdi. Gözyaşlarına hakim olamadı bir süre. Sonra toparlandı ve Jason'a hafifçe gülümseyip banyoya yöneldi. Aynadaki görüntü hiç hoşuna gitmemişti. Yüzüne soğuk su çarptı, giyindi ve aşağı indi. Jason soran gözlerle onu takip ediyordu. bir şey demek istese de, üstüne gitmemeye çalıştı. Melanie anlamış olacak ki; ''Ben iyiyim, her şey yolunda Jason. Kötü bir kabus işte. Böyle şeylerden ne kadar etkilendiğimi biliyorsun, sanırım bu konuda zayıfım biraz.''  dedi. Başka bir şey söyleme gereği duymadan kendini kapıdan dışarı attı resmen. Serin rüzgar adeta içini titretmişti ama bunun iyi geldiğini hissetti. 

Jason'ı kitapçıya bıraktı yine. Gitmek üzereydi ki, kapıdaki Ian'a takıldı gözleri. Ian'da onu görünce dışarı çıkmıştı. ''Günaydın.'' dedi gülümseyerek. Melanie tabiri caizse maskesini yüzüne geçirip ''Günaydın Ian. Nasılsın?'' diyebilmişti. Ian bir sorun olduğunu anlamışçasına gözlerinin içine baktı bir süre '' İyi misin Melanie? Her şey yolunda mı? Her zamanki gibi değilsin.''  dedi arabasının camına eğilirken. ''Hadi gel, kahveyi yeni yaptım.'' diyerek de tamamlamıştı sözlerini. Ama Melanie'nin ifadesi değişmemişti. İlk kez ona karşı bu kadar soğuktu.

''İyiyim, sadece pek güzel uyandığım söylenemez.Kahve için teşekkürler ama işe gitmem gerekiyor.'' diyerek geçiştirmeye çalıştı ve nazikçe reddetti teklifini. Ian, Melanie'nin kapısını açıp emniyet kemerini de çözmüştü bir hareketle. Mel, hayretle izlerken elinden tutup dışarı çekti onu.

''İtirazınız kabul edilmedi güzel bayan.''

Melanie başka bir şey diyemeden doğruca kafeye yönelip, bir masaya oturdular. Ian ikisine de kahve getirmişti. Ellerini fincanına dolayıp, gözlerini masumca yüzüne odaklamıştı. ''Ne oldu? Dünkü olaya mı takıldın yine?'' dedi çekinerek. Melanie derin bir nefes alıp taze kahveden büyük bir yudum aldı. ''Hayır, kapattım artık onu ama senin de çok iyi göründüğün söylenemez aslında.'' dedi, konuyu değiştirmeye çalışıyordu. Ama bu Ian'da işe yaramayacaktı. Ian tereddütsüz ''Önce sen.'' diye diretince konuşmaya başlamıştı.

''Bir kabus gördüm. En kötüsünden... Çok, çok uzun zamandır görmemiştim böylesini. Jason'ın sarsmalarıyla uyanabildim ancak. Sanki hapsolmuştum.''

Ian'ın ifadesi adeta donmuştu yüzünde. Yerinde rahatsızca kıpırdandı. 'Bu nasıl bir tesadüf böyle?' diye geçirdi aklından. Kafasının içindeki kötü senaryolardan kendi bile ürkmüştü. 

''Kulağa çılgınca gelecek biliyorum ama, ben de bütün gece kabuslarla uğraştım Melanie. Daha önce yaşadığım bir olayı gördüm. Gerçek kabusum desem yeridir.'' dedi yutkunarak. Sanki soğuk bir el sırtına dokkunmuşçasına irkildi. Melanie sorgulayan ve bir o kadar da korku dolu gözlerle ona bakıyordu. Ne demesi gerektiğini toparlayamadı. Ucubeliğini ona da mı bulaştırmıştı acaba?  

''Bu çok garip. Belki de astrolojik bir olayın etkisindeyizdir. Kim bilir, belki negatif enerji vücudumuzda birikip bize böyle saçmalıklar göstermiştir. '' dedi gülümseyerek konuyu dağıtmaya çalışmıştı. Ian çarpık bir gülümseme ile karşılık verdi ona. Gözlerini kahvesine dikmişti. Melanie de öyle. İkisi de aynı anda başını kaldırıp baktığında birbirlerini buldu bakışları.

AŞKIN İKİ YÜZÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin