# Umarım bayramınız umduğunuzdan daha güzel geçiyordur. Bayram münasebetiyle biraz gecikmeli paylaştım kusura bakmayın :) benle danaya giren herkese çok teşekkür ediyorum :D
Ve işte beklediğiniz bölüm geldi! Nihahahah 3:) beğenmeniz dileğiyle ^^ Ve bu arada flashbacki fazla uzun tutupta sıkmak istemediğim için kısa kestim. :)
-------------------
Birkez daha gerginliği atma ritüelini gerçekleştirmeden önce bakışlarımı ona çevirdim. Oldukça sevecen bakarken arabadaki gülümsemesinin yerini tutmuyordu. Başımı yeniden yere çevirirken karşıma oturduğunu gördüm.
Yakındı.
Sıcaktı.
Hissediyordum.
Ama acı veriyordu.
"Anlat bana Luhan, ne oldu ? Kim yaptı? Hepsini. İster dünü ister geçmişi, anlat."
Kısık sesle sorarken meraklı olduğu her halinden belliydi.
Parmaklarımla oynamaya yeniden başlarken gözüm elimdeki sargıya takılmıştı. Biran önce herşeyi anlatıp sorunumun ne olduğunu ve tedavi olup buradan kurtulmak istiyordum.
"Ben..." konuşamıyordum. Çıkmıyor. Gözlerim yanarken kendimi sıkıyordum.
"Sakin ol. Ve anlat. Yavaş yavaş. Seni dinleyeceğim." yatıştırıcı sesi beni sakinleştirirken bir cesaretle gözlerimi ona diktim.
2012 Nisan 22 (yazarın doğum günü ^^)
"Doğum günümün üzerinden 2 gün geçmişti ve bu zamana kadar kimse hatırlamamış, arkadaşlarımdan biri bile kutlamamıştı. Onlara kızamazdım. Vizeler, finaller üst üste geldiği için kimse kafasını kaldıramıyordu.
Madem öyle diyip kendi doğum günümü kendim kutlayacaktım. Hızlı adımlarla kampüsün yakınlarındaki pastahaneye girdim. Mavi ve beyaz renklerin hakim olduğu çok şirin bir yerdi.
Kendime pasta bakarken arkamda hissettiğim bedenle kafamı kaldırdım. Gördüğüm esmer tene tezatlık oluşturan beyaz dişleri o kadar harikaydı ki etrafta şu çizgi filmlerdeki gibi pembe kırmızı kalpli ışıklar yayılmaya başlamıştı.
Kısacası onunla orada tanıştım. İlk görüşte aşık olduğumu düşünmüştüm. Kısa süre sonra çıkmaya başladık.
Herşey iyiydi, güzeldi ta ki sarhoş olup eve gelene kadar.
Çıkmamızın üzerinden 6 ay geçmişti ve bu zamana kadar sarılma, elele tutuşma dışında tensel bir yakınlıkta bulunmamıştık. Bu konuda utangaçtım, o yüzden bir türlü yakınlaşamıyorduk. Bunun onun için sorun olmadığını düşünüyordum.
O akşam kapıyı öyle sert çalıyordu ki korkudan elimde tavayla açmıştım kapıyı. Açar açmaz daha ne olduğunu anlamadan beni duvara itip dudaklarını boynuma bastırmıştı. İçki kokusu midemi bulandırırken bir yandanda ondan kurtulmaya çalışıyordum. Bana söylediği "benimsin, benim altımda inleyeceksin sürtük!" kelimeleri iyice kanımın kaynamasına sebep olmuştu.
Onunla elbette birlikte olmak istiyordum ancak özel olmalıydı. Ve bu şekilde bana seslenmemeliydi.
Bir güçle onu açık kapıdan dışarı atıp kovmuştum.
Bu ilk darbeydi.
İkincisi ise, 1 hafta sonra olmuştu.
Beni eve çağırmıştı. Tabii bu süre zarfında ne aramıştı, ne de mesaj atmıştı. Bende özür dileyeceğini düşünmüştüm. Evinin yedek anahtarı ile içeri girmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Can We Start With KISSING?
FanfictionDoktor : Oh Sehun Hasta : Park Luhan Tanı : Afefobi (birinin size dokunmasından ürkmek veya iğrenmek) Tedavi: Öpüşmek (?!?!)